You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
There is a wide scope of clinical phenomenology in Alzheimers disease, regarding the age of onset, presenting features, rate of progression and appearance of other clinical manifestation. Although clinical appearance and neuropathological hallmarks have been defining AD since its first description, major factors which trigger pathology are still unknown. The role of comorbidity is discussed controversially. Important environmental risk factors in AD development are continuous stress, low education and cardiovascular risk factors such as alcohol intake, smoking, hypertension. The role of lipids and cholesterol has been recognized, but the relevant pathogenetic steps are still to be identified. There is an urgent need to understand molecular disease pathogenesis in order to develop early therapeutic targets for the disease.
High Military Council; history; Turkey; politics and governments; 20th century.
This edited book provides an ensemble of contemporary research related to the challenges, impacts and precautionary measures for tackling plant invasions in the context of changing climate in different regions of the world. In current scenario, plant invasions are expansive and significant component of anthropogenic global climate change. Temperature variations may compromise the adaptability of native species, thereby stressing them and decreasing the resistance potential of natural communities to invasion. Invasive alien species under the current scenario have been suggested as a major threat to biodiversity. It is also predicted that increasing disturbances or extreme events such as fires...
Her insanın yaşamı bir roman gibidir: pişmanlıklar, doğru yapıldığına inanılanlar, kırgınlıklar, mutluluklar, kederler, dostluklar ve düşmanlıklar. “Ah Şu Öğretmenler” kitabında Türkkan Gülyurdu, 44 yıllık öğretmenlik hayatının iz bırakan anılarını, zorluklarını ve sevinçlerini okurlarla paylaşıyor. 1976’dan 2020’ye uzanan bu süreçte, kara tahtalardan akıllı tahtalara, teksir makinelerinden yazıcılara, mektuplardan WhatsApp mesajlarına kadar eğitimin ve öğretmenliğin dönüşümünü gözler önüne seriyor. Hekimhan’dan Edremit’e, Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye uzanan yolculuğunda, sadece bir öğretmenin değil, aynı zaman...
Weeds have a strong impact on arable production, causing yield quantity and quality losses. Adequately controlling them is fundamental in arable cropping. However, weeds develop strategies to survive control. For decades, the dominating method to manage weeds was the use of chemical herbicides. Weeds becoming resistant against these chemical herbicides is an obvious and global reaction; together with undesired environmental consequences, this creates increasing pressure to overcome chemical herbicide use. Therefore, foreseeing weed management demands exploiting and evaluating novel methods to replace them. Since each single method will probably be less effective than chemical herbicides, systematic integration and upscaling on levels like fields, farms, cropping systems, landscapes and socio-economics is required in research. Agro-ecological management of weeds stands for this ambition.
Bir veteriner Hekimin, çalıştığı Bakanlıkta ki yaşanan olayları edebi bir üslupla ele alıyor. En üst düzeydeki bakanı mizahi bir dille anlatıyor. Bir Türkiye panoraması, insan davranışlarını ustalıkla edebiyata aktarıyor… Çok güzel bir kitap okudum. Bu yaşananları çocuk gözüyle hatırlıyorum. Göremediğim, bilmediğim çok şey varmış. Onları gördüm, okudum sayende; ellerine, kalemine, yüreğine sağlık. Tebrik ediyorum seni seviyor ve seninle gurur duyuyorum. Kızınız, Ayşen Tuğba Adıbeş Uysal
Derlemeler - Çeviriler
Eşşekler Kasabası günümüzün hikâyesi. Bu kasaba şehirlerden uzakta, ormanlarla kaplı dağlar arasında, tabiatın bozulmadığı bir vadide kurulmuş. Düzgün yolları, köprüleri yoktu. Çoğu yere patika yollarla ulaşım sağlanıyordu. Şehre giden yol ise yalnız yağmur yağmayan yaz günlerinde birkaç ay çalışıyordu. Su getirmek için her gün iki kilometre yol yürürlerdi. Kasabalılar, dünyada olan bitenden çok zaman haberleri olmazdı. Kasabada bütün canlılar birbirini seviyordu. Kimse kimseden üstün değil, kimse kimseye hükmetmiyordu. Karşılıklı ilişkilerle hayat devam ediyordu. Bütün canlılar gelenek ve töreleriyle idare ediliyorlardı. Huzuru ...
İnsan bazen kaderinden kaçıp kurtulmak ister, amma velakin asıl o zaman koşmaya başlar kaderinin peşinden. Meseleler içinden çıkılmaz hale gelindiğinde beyinde başlar çınlamalar. Her şey bitti sanıldığı anda yeni bir kapı açılır. Bir bakarsın tutunu verir duvarın çatlağından sızan ışığa, musluktan damlayan su sesine, köpek havlamasına, rüzgâr vınlamasına… Belkide en yakın dostu, saksıdaki çiçek ya da pencerenin önüne konan bir kuş... Yolcular, yaz gecelerinde cırcırböceklerini kendine yol arkadaşı sayar ya; unuturlar yalnızlığın getirdiği yorgunluğu. Taşların arasındaki yıldızböceklerini saatlerce oturup seyreder ava çıkan adam. Şahit, romanın küçük kahramanı bir fare! Hiç beklenmedik bir anda, ümitsiz bir mahkûma arkadaş olur. Her şey ne kadar değişir o günden sonra… “Hasmın karınca olsa da hor görme.” der bir atasözümüz.