You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
In Russian historiography, the Moscow School’s paradigm shift from political and legal history to social and economic history was markedly driven by Pavel Miliukov (1859-1943), the late leader of the Constitutional Democrats and foreign minister of the Provisional Government. Russian Historiography from 1880 to 1905 develops a narrative of historical sociology’s advancement through the Moscow School under Miliukov’s influence and provides a window into his decision making as a political figure who based his leadership not on public opinion but on the effectiveness of historical processes.
The political uncertainty following the collapse of the Soviet Union and the rejection of the revolutionary model has brought Russian political thought full circle as democratic forces contend with authoritarian nationalism. This volume is essential to understanding the antidemocratic tradition in Russia and the persistent danger of totalitarianism.
“1917’de insan cevheri büyük bir yeniden eritme işlemine sokulmuştu, yıldan yıla iyice ısınıyordu ve şimdi kaynamaya, fokur fokur sesler çıkarmaya başlamıştı; dünyanın henüz görmediği bir metal pişiyordu.” Jurbinler adlı romanında Vsevolod Koçetov, Sovyetler Birliği’ni ekonomide, bilim ve teknolojide sağladığı büyük başarılarla dünyanın iki süper gücünden biri haline getiren “insan cevheri”ni anlatıyor. Üç kuşaktan beri gemi yapımında çalışan Jurbin ailesi, yükselen sosyalist toplumun sıcakkanlı temsilcileri, özverili ve çalışkan emekçileri olarak çıkıyor karşımıza… Kafa ve kol emeği arasındaki gerginlikler, erkek ...
The political uncertainty following the collapse of the Soviet Union and the rejection of the revolutionary model has brought Russian political thought full circle as democratic forces contend with authoritarian nationalism. This volume is essential to understanding the antidemocratic tradition in Russia and the persistent danger of totalitarianism.
Dünyanın en büyük oyun yazarlarından Anton Çehov, özellikle oyunlarındaki karakterlerin kişiliklerini çizerken, duygu ve düşünce yapılarını yansıtırken gösterdiği ustalıkla tanınır. Çehov’un bu üstün yeteneği, insanların kişiliklerini birkaç cümleyle aynı güçte ifade edebildiği öykülerinde de görülür. Sayfiyede, yazarın bu tarzını örnekleyen öykülerden oluşuyor. Kitapta yer alan otuz beş öykü, yalnızca otuz beş olayı ve yüze yakın karakteri aktarmakla kalmıyor. Dünyanın neresinde ve hangi çağda olursa olsun, insanın değişmez yanlarını, ortak paydalarını hiç eskimeyecek bir anlatım ve yaklaşımla bizlere sunuyor. Öykülerde geçen olayları ve o olayların kahramanlarını okurken, tanık olduğunuz ya da yaşadığınız deneyimlerle nasıl benzerlik taşıdığını, hatta bire bir örtüştüğünü duyumsayarak kendinizi o ortamlarda bulacaksınız. Bir öykü, ardından bir öykü daha derken, bitirmeden elinizden bırakamayacağınız bir Çehov şöleni.