You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
In Managing Invisibility, Hande Sözer examines complicated invisibilities of Alevi Bulgarian Turks, a double-minority which faces structural discrimination in Bulgaria and Turkey. While the literature portrays minorities’ visibility as a requirement for their empowerment or a source of their surveillance, the book argues that for such minorities what matters is their control over their own visibility. To make this point, it focuses on the concept protective dissimulation, a strategy of self-imposed invisibility. It discusses cases indicating Alevi Bulgarian Turks’ strategies of dealing with historically changing majorities in their larger societies and argues that dissimulation actually reinforces the intergroup distinctions for the minority’s members. The data for the book was gathered during 18 months of ethnographic fieldwork in Bulgaria and Turkey.
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi ve Balkan Savaşları’nın getirdiği ölüm ve sürgünlerden sonra hâlâ Bulgaristan topraklarında kalan Türkler, Pomaklar ve Müslüman Romanlar için var olma mücadelesinin günleri başlar. Bulgaristan yönetimlerinin öteden beri var olan homojen bir ulus oluşturma politikaları 1980’li yılların ortalarında zirve noktasına ulaşmış ve Türklere uygulanan zorla isim değiştirme ve zorunlu göç hâdisesi dünya gündemine oturmuştur. Elinizdeki eser, Osmanlı sonrası Bulgaristan Müslümanlarının demografik yapısını, merkezî dinî teşkilatları olan Başmüftülük kurumunu, camilerini, kadı yardımcıları yetiştirmek üzere ikili anlaşmalara konu olmuş Osmanlı yâdigârı Medresetü’n-Nüvvâb okulunun tarihçesini ve burada yetişen âlimleri incelemektedir. Komünizm sonrası demokratik döneme geçişle elde edilen bazı siyasi, dinî ve kültürel haklar çerçevesinde çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi ile Müslümanların dinî inanç ve ibadetlere bağlılıkları da tespit edilmeye çalışılmaktadır.
15. ve 16. Yüzyıllarda Balkanlar'da İskân Bulgaristan Örneği
Sayın Başkan ve Sayın Yargıçlar Kurulu Üyeleri! İşte ben, yüksek dağlardaki karlara bastıkça ayaklarından "kart-kurt” diye sesler çıkaran Türkmenlere Kürt demiş olduğum ve onların ulusal kültür haklarını savunmuş olduğum için, hiçbir zaman kabul etmediğim sanık sıfatıyla karşınızda bulunuyorum. Hiçbir alçakgönüllülük gösterişine düşmeme gerek yok ki, ben salt Türkiye’nin değil, dünyanın tanınmış çağdaş gülmece yazarlarından biriyken, Türkiye Cumhuriyetinin en ciddi kurumu olması gereken Genel Kurmay Başkanlığının yayınları arasında çıkan ve bir kurmay yüzbaşının sözleri olan bu "kart-kurt” ses benzetmesinden esinlenerek Kürtlerin Türk olabileceği gibi bir büyük gülmeceyi ortaya koymaktan âciz kalacağımı itiraf ederim.
“Bir insanlık mirası göz göre göre kayboluyordu. Ve biz, her bir görüşmemizde bu gerçeği biraz daha yakından gözlemliyor, bu büyük kaybın hüznünü biraz daha derinden seziyorduk. Bütün anlatıcılar bir kayıp hikâyesi anlattıklarının farkındaydı. O yüzden hep hüzünlüydüler. Ve yine o yüzden hep daha fazla anlatmak istediler.” Aleviliğin, gitgide kaybolmakta olan bir katmanını ele alıyor bu kitap: Rıza Yıldırım’a göre, günümüz Aleviliğinin en alt katmanını oluşturan geleneksel Aleviliği. “Yalıtılmış, sıkdokulu, kırsal” ilişkilere dayanan, “mistik ve mitik nitelikli dogmalar”la kendini sözlü iletişimle yeniden üreten bir...
Ahmet Yaşar Ocak'ın bu incelemesi, onun "kitabî"-"ortodoks" İslâmiyet dışındaki Müslümanlık anlayışları ve pratikleri hakkındaki araştırma zincirinin önemli halkalarından birini oluşturuyor. Türkler, Türkiye ve İslâm ve Türk Sufîliğine Bakışlar'dan bildiğimiz kuramsal bakışı ayrıntıya indiren bu usta zanaatkâr ürünü çalışma, "Anadolu heterodoksisi" tarihine değerli bir katkı sunuyor. Kitapta, eski Türk inançlarının, şamanizmin, Uzakdoğu ve İran dinlerinin, Hıristiyanlığın, Yahudiliğin, putperestliğin İslâm öncesi dönemde Türk topluluklarını nasıl etkilediği ve İslâm sonrasına hangi motifleri miras bıraktığı üzerinde du...
The Kizilbash were at once key players in and the foremost victims of the Ottoman-Safavid conflict that defined the early modern Middle East. Today referred to as Alevis, they constitute the second largest faith community in modern Turkey, with smaller pockets of related groups in the Balkans. Yet several aspects of their history remain little understood or explored. This first comprehensive socio-political history of the Kizilbash/Alevi communities uses a recently surfaced corpus of sources generated within their milieu. It offers fresh answers to many questions concerning their origins and evolution from a revolutionary movement to an inward-looking religious order.
Bu kitap Aleviliğin tarihî arkaplânı, teolojik boyutu ve erkânı konusunda bilgi vermek üzere hazırlanmıştır. Akademik yoğunluktan arındırılarak hazırlanan çalışmanın birinci bölümünde, onuncu asırdan günümüze kadar gelen tarihî seyir işlenmiştir. İkinci bölümde bu sosyo-kültürel yapının İslamî inanç ve ibadetlere bakışı ve yorumlayışı ile belli başlı erkân ele alınmıştır.