You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
“On altıncı yüzyılın ‘din savaşları’nda da her şeyden önce çok somut maddi sınıf çıkarları söz konusuydu ve bu savaşlar, tıpkı daha sonra İngiltere’de ve Fransa’da ortaya çıkan iç çatışmalar gibi, sınıf mücadeleleriydi. Bu sınıf mücadelelerinin o dönemde dinsel işaretler taşıması, tek tek sınıfların çıkarlarının, ihtiyaçlarının ve taleplerinin dinsel bir örtünün altında gizlenmesi, işin özünü hiçbir şekilde değiştirmez ve dönemin koşullarıyla kolayca açıklanabilir.” Friedrich Engels, “1525 Devrimi” diye de andığı Alman Köylü Savaşı’nı incelerken, Karl Marx’a ait olduğunu özellikle vurguladığı mat...
Elinizde tutmuş olduğunuz bu kitapta Türkiye’de yaşayan Almanlar, Türk-Alman ilişkileri açısından ele alınmaktadır. Geçmişten günümüze Türkiye’de yaşayan Almanları bütünlüklü bir şekilde konu edinen başka bir çalışma yapılmamış olması bu kitaba ayrı bir önem ve özgünlük katmaktadır. Ayrıca bu çalışmanın ortaya çıkması ileride Türkiye’de yaşayan Almanlar veya yabancılar hakkında yapılacak bilimsel çalışmaların ivme kazanmasına yol açacaktır. Bu kitapta Almanların hangi dönemlerde ve şartlarda Türkiye’ye göç ettikleri, iki ülke arasındaki ilişkiler çerçevesinde sahip oldukları yasal haklar, Türk toplumuna intibak d...
Osmanlı Devleti'nin girdiği son savaşta; en hayatî ve kritik cephelerde, adeta ölüm kalım mücadelesinin verildiği savaş sahnelerinde ordu komutanlığı yapan Liman von Sanders, Türkiye'de en çok tanınan ve bilinen yabancı asker olmuştur. Mondros Mütarekesi'nin imzaladığı gün olan 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Komutanlığını Mustafa Kemal Paşa'ya devreden Liman Paşa, İstanbul'a dönmüş, bir müddet Türkiye'deki Alman askerlerinin vatanlarına dönüşünü organize etti. Savaştan sonra Almanya'ya dönerken Mata'da İngilizler tarafından savaş esiri olarak tutulduğu süre içerisinde yazdığı hatıratı "Fünf Jahre Türkei" (Türkiye'de Beş Sene) adıyla Berlin'de 1920 yılında yayımlandı. Osmanlı Genelkurmayı Askeri Tarih Encümeni tarafından tercüme edilen hatırat, 1921 yılında İstanbul'da neşredildi. Yayında esas aldığımız söz konusu neşirde orjinalinden farklı olarak; Askeri Tarih Encümeni tarafından; Limon von Sanders'in hatıratındaki bazı yorumlara ve gerçeği yansıtmadığına inandıkları olaylara dair açıklamalar eklenmiştir.
Alman vakıfları, Almanya'nın siyasi değerlerinin ve kültürünün diğer ülkelerde yayılmasını sağlayarak Almanya'nın yumuşak gücüne de katkıda bulunmaktadır. Alman ulusal çıkarları etrafında programlarını yürüten vakıflar, bulundukları ülkelerin politikalarıyla çıkar çatışması yaşanmasına sebep olabilmektedirler. Vakıflara yönelik yürüttükleri her tartışmada, vakıflar ile çıkar çatışması yaşayan ülkeler, karşılarında, organize olmuş bir Alman kamuoyu ve devletini bulmaktadır. Özellikle siyasi boyutta çalışmalar yürüten vakıfların yeni dönem Alman dış politikasının önemli sacayaklarından birisi olduğu açıktır. Çalışmanın öncelikli amacı, Almanya'nın dış politikasını, vakıflar çerçevesinde ele almak ve değerlendirmektir. Çalışma kapsamında genel olarak, Almanya'nın dış politika yaklaşımı, soğuk savaş sonrası değişimi, siyasal yapısı, vakıfların kuruluş amaçları ve tartışma yaşanılan ülkelere yönelik politikaları ele alınmaya çalışılmıştır. Her bölüm bu temel amaçlar doğrultusunda biraz daha detaylandırılmış ve açıklanmaya çalışılmıştır.
Im November 1863 wurde in Deutschland, im Königreich Württemberg, mit dem "Württembergischen Sanitätsverein" die weltweit erste Hilfsgesellschaft gegründet, die das Rotkreuzzeichen führt. Dies erfolgte nur einen Monat nach den Beschlüssen einer internationalen Konferenz in Genf, die zur Gründung derartiger Hilfsgesellschaften aufriefen und das rote Kreuz auf weißem Grund als neutrales Zeichen festlegten. Nur wenige Jahre danach, 1868, entstand in der Türkei, im damaligen Osmanischen Reich, die "Hilfsgesellschaft für Verwundete". Zunächst führte sie ebenfalls das Rotkreuzzeichen, aber schon einige Jahre später ließ das Osmanische Reich wissen, dass es fortan den roten Halbmond ...
None
None
Raymond Williams' reputation rests mainly on his contribution to literary and cultural studies, but he was also an important critic and theoretician in the field of drama. "Drama in Performance", first published in 1954, pioneered a method of dramaturgical rather than literary-critical analysis of plays, locating dramatic texts in the conditions and conventions of their original performance and reading them to disclose their performance potentialities. This method, which anticipated such contemporary developments as performance analysis and the semiotics of drama, is here applied to representative texts from key periods of the history of drama: the Greek stage, the medieval theatre-in-the-ro...