You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
A history of the continent-spanning Armenian print tradition in the early modern period Early Modernity and Mobility explores the disparate yet connected histories of Armenian printing establishments in early modern Europe and Asia. From 1512, when the first Armenian printed codex appeared in Venice, to the end of the early modern period in 1800, Armenian presses operated in nineteen locations across the Armenian diaspora. Linking far-flung locations in Amsterdam, Livorno, Marseille, Saint Petersburg, and Astrakhan to New Julfa, Madras, and Calcutta, Armenian presses published a thousand editions with more than half a million printed volumes in Armenian script. Drawing on extensive archival ...
This book is the largest referral for Turkish companies.
For many, the middle ages depicted in Walt Disney movies have come to figure as the middle ages, forming the earliest visions of the medieval past for much of the contemporary Western (and increasingly Eastern) imagination. The essayists of The Disney Middle Ages explore Disney's mediation and re-creation of a fairy-tale and fantasy past, not to lament its exploitation of the middle ages for corporate ends, but to examine how and why these medieval visions prove so readily adaptable to themed entertainments many centuries after their creation. What results is a scrupulous and comprehensive examination of the intersection between the products of the Disney Corporation and popular culture's fascination with the middle ages.
Social Networking in South-Eastern Europe in the 15th–19th centuries exhibits specific characteristics: the Ottomans and the Habsburgs, for example, each have their pattern of building and using social networks, with the Third South-Eastern Europe, i.e., the vassal principalities in the Balkans and the re-created national states, staying closer in the Ottoman pattern. It seems that the Muslim-Oriental social traditions established in the Balkans during Ottoman rule had a clear impact on the building of networks and the exercising of social influence. The specific regional practices, once established, were very hard to overcome or to replace by other patterns of social networking. These practices, however, could easily interact in border areas with one other, giving the inhabitants on both sides of the frontier the possibility of living a socially amphibious life, at least in terms of Social Networking.
Hazret-i Hatice, İslâm’ın sesinin gür çıkmasına ilk ve en büyük hizmeti ortaya koyan, Allah Rasûlüne “Yâ Rasûlallah” diye ilk hitab eden, Habibullâh’ın her vesile ile ismini andığında aşk gözyaşları ile yâd ettiği tek hanımı, Ehlibeyt’in ve Âl-i Beyt’in mahfazası, bu mübarek soyun Hazret-i Rasûlullah ile beraber menbaı ve hanımefendiliğin şâhikasıdır. Bütün bu yüce hasletlerine rağmen ne yazık ki Hazret-i Hatice annemiz ilim erbâbı ve irfân ehli olan küçük bir zümre dışında ümmet içinde gereği kadar tanınmamaktadır. Her Müslümanın O’nu tanıması İslâm nîmetine ermesine mukâbil vefâşinaslık gereğidir. Elinizdeki mütevâzı eser, O’nu tanımak yolunda ilk adımımızdır. Tanıdıkça ve tanıttıkça, O kendini bize daha da tanıtacaktır…
Felsefe ve bilim tarihinde eşine az rastlanır bir şahsiyet olan İbn Sînâ, fikirleriyle İslâm dünyasında ve Batı’da yüzyıllar boyunca derin etkiler yaratmıştır. İslâm felsefesinin “altın çağ”ını temsil eden büyük filozof, tarihsel süreç içerisinde sadece felsefeye değil kelâm ve tasavvuf düşüncesine de yön vermiştir. Kuşkusuz İslâm entelektüel geleneklerinin gereği gibi anlaşılması, onun bu geleneklere nüfuz eden son derece ayrıntılı ve mükemmel felsefî sisteminin kavranmasından geçmektedir. İşte İbn Sînâ’nın hayatı, eserleri ve felsefesi ile İslâm dünyasında ve Batı’daki etkilerinin ele alındığı bu çalışmada onun düşünce sistemi özlü, bütüncül ve anlaşılır olarak ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Din Felsefesi şemsiyesi altında Recep Alpyağıl tarafından derlenmekte olan çalışmaların önemli bir parçası daha: Mâtürîdî Gelen-Eki... İslâm düşüncesinde neredeyse kayıp bir halka görünümünde olan bu geleneğin yeniden keşfi, bugün içinde yer aldığımız kuramsal sorunlar sebebiyle zorunlu hale gelmiştir. Bu derleme, akademik anlamda hak edildiği ölçüde çalışılmamış olan Mâtürîdî mirasını bilgi kuramından varlık tasavvuruna, insanın özgürlüğü meselesinden kötülük sorununa değin olabildiğince çok yönlü bir şekilde, temel metinler ve onların çağdaş yorumları eşliğinde sunmaya çalışmaktadır.
Hazret-i Fâtime vâlidemiz, Allah’ın Habîbi’nin ve mü’minlerin emîri İmâm Ali’nin mahbûbesi, mâsum İmâmların annesi, evliyânın ser-çeşmesi ve ancak bu şecereye bağlı olanlara tevdî edilen büyük bir sırdır. Eser, mübarek annemiz hakkında yayınlanacak daha teferruatlı eserlerin önsözü mâhiyetindedir. Hazret-i Fâtime’yi tanıyanlar, O’na âşinâ olanlar için, dünya ve âhiret saâdeti muhakkaktır. Okuycularımızın saâdetine küçük bir hizmet…
Yüceliği, Allah’ın selâmı ve Rasûlullah’ın meveddeti ile mühürlenmiş olan Hatice kimdir? Şahsiyeti, faziletleri, İslâm’ın ortaya çıkıp yayılmasındaki hizmet ve himmetleri nelerdir? Kureşî’nin büyük bir dikkatle hazırladığı çalışma, ömrünü Rasûlullah’a ve onun davasına adayan Hazret-i Hatice’nin, İslâm’ın zuhuru ve güçlenmesi için ortaya koyduğu benzersiz himmet ve feragati şükran hisleri ile yâd ettirmektedir. Zira Hazret-i Hatice’nin evi, Hazret-i Peygamber’in en zor zamanlarında mutlu olduğu müstesna bir saadethâne; kapısı, Müslümanların sığınağı; sofrası, fukaranın eksik olmadığı bereket sofrası; serveti, ...