You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Bir tohum (kavram) ekiyorsunuz ve onu bozacak bir şey yapmazsanız bu tohum kesinlikle tomurcuklanacak ve çok yakında meyvesini verecektir. Mesele şu ki bilinçaltınız şakadan anlamaz, unutmaz. Ne ekerseniz zamanı gelince ektiklerinizi biçersiniz. İşin özü; kişinin dilekleri kökleriyle buluştuğunda, yüreğinin arzuları da gerçekleşir. Başına gelen hiçbir şeyin tesadüf olmadığını zamanı gelip gerçekleştiğinde göreceksiniz. Üçüncü sayfadaki QR kodunu akıllı telefonunuzla taratın ve ‘Bilinçaltını Yönet Terapi’ dosyasını indirin. 21 gün boyunca her gece yatarken, sizin için hazırladığımız bu terapiyi dinleyin. Üç hafta sonunda düşünce sisteminizdeki değişime inanamayacaksınız!
Sükûnet! İlla ki sükûnet! Kulakları sağır eden bütün çığlıkların ardından ya da sağır edici sessizliklerden sonra illa ki sükûnet… Yarıp geçtiği, erdiği, ya da eremediği bütün boşluklardan geçerken sesler ya da sessizlikler, sonsuz huzurun tam ortasında Elhamdülillah sükûnet. Evhamların, vesveselerin, acıların ya da çıkmazların en sonunda sükûnet… “Sükûnet ya Yunus!” dedi, Hünkâr. “Vallahi, Billahi Sükûnet…” ses, kulaklarına fısıldayan huzurlu bir sedaydı… Ve sonra… Ölülerden maksat mezardakiler değil, Hakk’tan habersiz yaşayanlardır, diye ilave etti ve yine tekrarladı; Sükûnetle yol al ki, yolun pak olsun, yoksa dikenlerden canın acır. Nerden başlamak lazım sükûnete? Diye sordu Yunus. Yine o yankılanan huzurlu ses: İki Yunus’tan birini yok et! Kendini kendinde yok et, Hakk’ı ihya et! Yunus’u yeniden doğur! Keremli zamanda, keremli kavme katıl! Yunus’un gözlerinden üç mısra yanaklarına aktı: Benden beni al Rabbena, senden yana sal Rabbena, Bahşet bana hal Rabbena, rahm et şu biçare kulunu, Koyma işimi yarına, rahm eyle şu avare kulunu,
‘İnsan bazen durup temize çekmeli kendini… Heves edip hayal kırıklığına uğradığı şeyler için de teşekkür edebilmeli… Önce kendi kalbinin kapısını çalmalı ve en iyisini istemeli… Acele etmeden, telaş etmeden, sevmekten vazgeçmeden, göğsünün ortasındaki pencereyi açabilmeli… Ne geleni ne gideni gönlünde öyle çok da büyütmemeli… Son kez bakmalı geriye, neler neler yaşadım, kimler geldi kimler geçti diye… Nerede eksik kaldım, kimlere çok geldim ben diye… Yapın şimdi kendinize acı bir kahve. Geçmişe son kez bakarken dürüst olun kendinize. Kahve bahane olsun dertleşmemize. Gelecek için hayırlı yollar dileyelim birbirimize. Muhakkak sana iyi gelen bir şeyler bulacaksın bu kitabın içinde… Yalnız olmadığını bil istedim. Gönül Dostum hoş geldin…
Hz. Ali, bir taraftan Oğuz Kağan, Afrasiyab ve Mete gibi Türklerin efsanevî kahramanlarının, bir taraftan da Göktürklerin bilgesi Tonyukuk'un ve Oğuzların tam bilicisi Dede Korkut'un özeliklerini taşır ve zamanla onların yerini alır. Türk alperenleri gibi üstün kabiliyet ve güçlerle donatılmış büyük bir savaşçı, mucizeler ve kerametler gösteren bir veli, ayrıca yardım isteyen herkesin imdadına koşan Hızır'dır. Yüzlerce yıl yoğrulup, ilmek ilmek dokunan Buyruklar, cenknâmeler, destanlar, efsaneler, menâkıbnâmeler, fütüvvetnâmeler, makteller, mevlidler, nefes ve deyişler onun mucize, keramet ve yiğitliğini anlatır. O, Şamanlar gibi Tanrı'yla görüşür, semah döner, hastaları iyileştirir, ihtiyarları gençleştirir, göğü gürletir, yıldırımlar gönderir, aslan şekline girer, ejderhalarla dövüşür, narasıyla yüzlerce kâfiri öldürür ve atıyla dağdan dağa uçar. Kılıcı ise yerin yedinci katına kadar iner. İşte bu eserde, bahsedilen kaynakların ışığında, mezhep ve coğrafya farkı olmaksızın Türklerin Ali'sini ve bunun temellerini bulacaksınız.
Masal, yediden yetmişe her insana gerekli olan bir edebi üründür. Halk edebiyatı anonim ürünü masallar da yazarların halk edebiyatından ilham alarak yazdığı masallar da insanın hayal gücünü geliştirmede çok büyük payları vardır. Yazar, şair, ilim adamı ve düşünür Ziya Gökalp, Türk çocuğunun hayal gücünü geliştirme yolunda derlediği masalları bazen mısralar halinde, bazen de düz yazıyla kâğıda dökerek bu yolda büyük hizmetler vermiştir. Bu kitapta çok güzel masallarla birlikte manzum masalların en güzeli "Ala Geyik" masalının mısralarıyla tanışacaksınız. Siz ne kadar çok okursanız sizin geleceğiniz, Türk yurdunun geleceği o kadar aydınlık ve güzel olacaktır.
Devlet Bahçeli âdeta Milliyetçi Hareket için dünyaya gelmiş bir liderdir. Devlet Bahçeli Milliyetçi Hareket Partisi'nin 30 yıllık lideri Alparslan Türkeş'in 4 Nisan 1997'de vefatından sonra 6 Temmuz 1997'de yapılan 5. olağanüstü kongrede genel başkan seçilmiş; 6. 7. 8. 9. ve 10. olağan kurultaylarda yine delegelerin teveccühünü kazanmıştır. Devlet Bahçeli'nin sırrı nedir? Devlet Bahçeli'nin kendisine has bir siyaset üslûbu vardır. Muhtemelen kazandıran da bu tavizsiz ileriye matuf güven veren davranışıdır. Bahçeli rastgele televizyon kanallarına çıkmaz; her önüne gelen gazeteciyle mülâkat yapmaz. 1997'den 2014 yılına kadar görüştüğü gazeteci sayısı sınırlıdır. Bu mülâkatları da kitabımızda okuyacaksınız ve hiçbir röportajın sıradan yapılmadığını göreceksiniz; dolayısıyla neden seçkinci olduğunu anlayacaksınız. "Türkmen Beyi Devlet Bahçeli" kitabı çok merak edilen bir lideri çocukluğundan bugüne getiriyor ve nasıl istikrarlı bir politika takip ettiğini kronolojik olarak ortaya koyuyor. MHP'de Devlet Bahçeli döneminin bütün merak edilenlerini bu kitapta bulacaksınız.
Dinle Sebastian! Her ne yaşanmış olursa olsun, benim hala umudum var… Ve ben mucizelere hep inandım dostum! Ne fırtınalarla boğuştuk, ne dalgaları dize getirdik seninle… Vazgeçme Sebastian! Ayağa kalk! Toparlan ve kendine gel… Gününü gösterelim şu çivisi çıkmış dünyaya… Biz çakalım onun eksik olan çivilerini! Meydan okuyalım fırtınalara… Sebastian! Söyleyeceklerim var, Senin de, dinleyeceklerin…
O’nun tanrısına yeminler olsun ki,çift dişli mıhlar sağ elinin ortasına çakılmaya başladığında isa yok oldu! Buna gözlerimle şahit oldum.Ellerine ve ayaklarına çift dişli mıhlar çakılan adam,İsa’nın yerini söyleyen havarilerden biriydi. Çarmıha gerilen vücut başkasınındı… Ben Bilgeler Çırağı Azibo… Bir gün Son-Bilge bana dedi ki: İsa burada,Tanrı’nın yanında…Benden çok sonra tekrar dünyaya dönecek! Sen yolundan dönme,suyu yıkamaya devam et! O günden sonra ömrüm suyu yıkamakla geçti. İnsan, bir damla sudur. Dünyaya temiz akar,yaşadıkça kirlenir. Ve onları yalnızca Bilgeler temizler!
Osman Ağa, 1883 yılında Giresun’un Hacı Hüseyin Mahallesi’nde doğdu. Babası Feridunzade Hacı Mehmet Efendi, annesi Zeynep Hanım’dır. Babası tüccar dedesi Hacı İsmail Efendi ise kaptandı. Gençliğinde deniz ve tütün ticaretiyle meşgul olan Osman Ağa iki evlilik yaptı. İlk evliliğini Panazzade Hacı İsmail Ağa’nın kızı Hatun Hanım’la, ikinci evliliğini Dervişoğlu Zehra Hanım’la yaptı. İlk eşinden İsmail ve Mustafa adında iki oğlu vardı İkinci eşinden hiç çocuğu olmadı. Ailesi denizcilik ve ticaretle uğraştığından durumları oldukça iyiydi. Düzenli bir eğitim görmediği halde zeki, akıllı, atılgan bir kişiliğe sahipti. “Eğer geri çekilirken veya yara alır da yürüyemezsem beni düşmana sağ teslim etmeyin. Beni vurun ondan sonra çekilin!”