You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi alanında son dönemlerde yapılan çok sayıda araştırma, Türkçe öğrenme konusunda oldukça büyük bir ilgiden kaynaklanmaktadır. Bu konudaki ilgi ve merak; Türkiye açısından siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda olumlu sonuçlara katkı sağlamaktadır. Bu denli önemli ve olumlu işlevleri olan Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde bazı sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bir dilin ana dili olarak öğretilmesi ile yabancı dil olarak öğretilmesi arasında bulunan yöntem, yaklaşım, strateji ve teknik bağlamdaki farklılıklar, süreçte yaşanan sıkıntıların en önemli sebepleri arasında sayılabilir. A...
2. Uluslararası Rating Academy Farkındalık Konferansı , bildirilerini çermektedir.
Türk edebiyatı, Tanzimat’tan sonra yeni bir yola girerek hayata bakış açısını ve muhtevasını zenginleştirmeye başlamıştır. Bu yürüyüş iki yüz yıla yakındır, nicelik ve nitelik bakımından git gide büyümektedir. Birçok tartışmaları içinde barındıran ve Yeni Türk Edebiyatı olarak anlam kazanan bu edebiyat, günümüzde hem sanat camiasında hem de bilim dünyasında varlığını ve önemini muhafaza ederek güncelliğini korumaktadır. Öyle ki Türkçenin, dünyanın en çok konuşulan dilleri arasında olan Arapça ve İngilizceden de öte âdeta yürüyen bir dil özelliğine kavuşması Yeni edebiyat sahasının kapsama alanını daha da genişletmiş ...
HZ. MEVLÂNÂ’NIN HAKK’A VUSLATININ 741. YILDÖNÃœMÜ’NDE KEÅžKÃœL DERGÄ°Sİ’NDEN HZ. PÃŽR İÇİN YENÄ° BÄ°R SAYI DAHA… YaÅŸadığı 13. asra ve günümüze kadarki tüm zamanlara mührünü vurmuÅŸ bir sûfî: Hazret-i Pîr Mevlânâ Celâleddîn Rûmî… Ve onun yolu Mevlevîlik… Mevleviyye için Hazret-i Mevlânâ’dan sonra oÄŸlu Sultan Veled Hazretleri’nin tesis ettiÄŸi bir tarîkat vurgusu yapılır. Ancak bilinir ki bu yol, Hazret-i Pîr Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin yoludur, ondan asla ayrı deÄŸildir. Ve medeniyetimizin mayasını teÅŸkil eden ana unsurlardan biridir. Bu sebeple bu topraklar için büyük bir öneme sahip. 1925’te tekke ve zaviyelerin kapatÄ...
The book provides the historical setting of Turkey related to the development of democracy, human rights issues, the treatment of cultural and ethnic minorities, and the short- and long-term consequences of the crackdown including impacts on individuals, institutions like education and the media, the criminal justice system, the economy, and Turkey’s standing in the international community. Since the foundation of the Republic of Turkey, the military and the media have been the main traditional powers of oppressive, secularist, and nationalist regimes in the country. After a period of initial reforms, rather than eliminating the structures of the authoritarian state, Recep Tayyip Erdoğan ...
The book explores the idea that pedagogy for autonomy requires the integration of teacher and learner development and can be enhanced through a case-based approach in teacher education. A case-based approach values experiential professional learning and expands professional competences necessary to promote autonomy in schools: developing a critical view of (language) education; managing local constraints so as to open up spaces for manoeuvre; centring teaching on learning; interacting with others in the professional community. Two strategies to implement the approach are presented and illustrated. The first one involves teachers in designing, implementing and evaluating experiences of pedagogy for autonomy, which are the basis for writing professional narratives and building a case portfolio. The second draws on teachers’ pedagogical experience as the basis for the construction of case materials where experiential elements are combined with theoretical input and reflective tasks, so that the teachers who use those materials can reflect about and explore their own practice.
In the 2010s, Turkey’s ruling Justice and Development Party (AKP) began to mobilize an international media system to project Turkey as a rising player and counter foreign criticism of its authoritarian practices. Bilge Yesil examines the AKP’s English-language communication apparatus, focusing on its objectives and outcomes, the idea-generating framework that undergirds it, and the implications of its activities. She also analyzes the decolonial and pan-Islamist messages AKP-sponsored outlets deploy to position Turkey as a burgeoning great power opposed to imperialism and claiming to be the voice of oppressed Muslims around the world. As the AKP wields this rhetoric to further its geopolitical and economic goals, media outlets pursue their own objectives by obfuscating facts with identity politics, demonizing the West to aggrandize the East and rallying Muslims under Turkey’s purportedly benevolent leadership. Insightfully exploring the crossroads of communications and authoritarianism, Talking Back to the West illuminates how the Erdogan government and its media allies use history, religion, and identity to pursue complementary agendas and tighten the AKP’s grip on power.
Osmanlı tarihinin en dikkate değer padişahlarından biri olan II. Abdülhamid, tahttan indirilmesinin ardından başkent dışında bir yere sürgün edilen ilk ve tek Osmanlı padişahıdır. Elinizdeki bu çalışma, onun Selanik’te Alâtini Köşkü ve daha sonra İstanbul’da Beylerbeyi Sarayı’nda geçirdiği hükümdarlık sonrası yıllarını ele alıyor. II. Abdülhamid, 1909-1918 yılları arasındaki yaklaşık dokuz yıllık süre zarfında sürgün ve gözaltında bir hayat geçirmesine rağmen meydana gelen siyasî ve askerî hadiseler ister istemez onun hayatını da etkilemiştir. I. Dünya Savaşı’nın son yılında ve Osmanlı Devleti’nin kesin yenilgisinden birkaç ay önce hayata gözlerini yuman II. Abdülhamid’in sürgün günleri, tarihin en muhataralı dönemlerinden birinin perde arkasında yaşanan olaylarına ışık tutması bakımından büyük bir öneme sahip. [ Ötüken Neşriyat ]