You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
None
İki dünya savaşı ve ardından yaşanan Soğuk Savaş'ın damgasını vurduğu "Kısa Yirminci Yüzyıl"ın bitiminin habercisi, Sovyetler Birliği'nin çöküşü ile serbest piyasa fundamentalizminin iflası oldu. Bu yüzyılda kapitalist ekonominin sıkça yaşadığı krizlere, 90'lardaki milliyetçi kalkışmalar ve etnik boğazlaşmalar eşlik etti. Eski dengelerin altüst olmasıyla birlikte kuralsızlık ve belirsizliğin egemen olduğu, zenginle yoksul arasındaki uçurumun akıl almaz derecede derinleştiği yeni bir çağa girildi. SSCB ve Doğu Bloku'nun çözülüşünün, büyük insan kitleleri üzerinde tahmin edilenden çok daha yıkıcı bir etki yarattığı artık daha...
Çeviriler, kültürler arasında yaşanan siyasal, toplumsal, sanatsal, yazınsal, düşünsel ilişkilerin bir aynası niteliğindedirler. Çeviri etkinliği, özellikle, Osmanlı imparatorluğu ile Fransa krallığı gibi başlangıçta iki karşıt inanç, düşünce, yaşam olgusu sergileyen, iki kutup oluşturan toplumlar söz konusu olduğunda da, doğal olarak, bir tarihsel veri niteliği almaktadır. Çeviri kaynakçaları bu ilişkilerin başlangıç ve gelişim süreçleri ile zaman içindeki konumlarını tüm özellikleriyle sergileyen belgelerdir. Sansürlenme, duraklatılma, engellenme, yasaklanma süreçlerini, dolayısıyla çevirinin yapıldığı bağlamın tarihsel konumunu da satır aralarında vererek. Bu kitap, Fransızcadan Türkçeye (Cumhuriyete kadar Osmanlıcaya) değişik alanlarda yapılmış ve yayınlanmış çeviriler, sahnelenmiş çeviri oyunlar ile Türkçe olarak Fransız yazarlar, düşünürler, kuramcılar, sanatçılar, kurumlar… üzerine yazılmış ve yayınlanmış kitapları ve makaleleri yazar adı sırasına göre aktarmaktadır.
Bu kitapta derlenmiş olan 26 makale, emek tarihine ilişkin öncü çalışmalardır. Eric Hobsbawm, 1950-1980 arasında yazdığı emek ve toplumsal protestolar tarihine ilişkin bu makalelerle yeni araştırma alanları açmış ve bunların, geniş kapsamlı zekice çağrışımları da içeren, standartlarını belirlemiştir. Bu kitaptaki makaleler, Britanya işçi sınıfının oluşumunu; emekçi âdetlerini ve geleneklerini; 19. yüzyıldaki ayakkabıcıların siyasi radikalizmini; devrimci hareketlerdeki kadın ve erkek imgelerini; makine kırıcılarını; devrim ve seksi; köylüler ve politikayı; şiddetin kurallarını ve Tom Paine’in sağduyusunu kapsıyor. Hobsbawm, daha y...
Ülkemizin üniversiteleri, gelişmiş ülkelerdeki kadar kurumsallaşabilmiş değildir. Bunun tarihi nedenlerin yanı sıra birçok toplumsal ve kültürel sebep rol oynamıştır. Devlet Osmanlı döneminde medreseleri, Cumhuriyet döneminde de üniversiteleri bir ideoloji üretme kurumu, bir iktidar üretme aracı olarak görmüştür. Bunda güçlü bir sivil toplumun yokluğu, farklı siyasi, tarihi ve ekonomik sebepler, sorgulayıcı bir eğitim modelinden yoksunluk ve daha birçok etken rol oynamıştır. Üniversiteler her şeye rağmen kendilerince gelenekler üretebilir. Bu gelenekler uzun dönemde kurumsal kültürün temelini oluşturacaktır. Biz de genel kamu hukukuna akademik...
Tam Metin Bildiriler Kitabı, Akademik Düşünce Enstitüsü Derneği tarafından Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın GPDP 2020-1 desteğiyle gerçekleştirilen Uluslararası Göbeklitepe’den Bugüne Türkiye’nin Tarihi ve Kültürel Mirası Sempozyumunda kabul edilen bildirilerden hakem süreci tamamlanmış tam metinlerden oluşmaktadır.
Büyük idealist filozof Georg Wilhelm Friedrich Hegel, ortaya koyduğu fikir ve eserlerle günümüz dünyasını anlamak için hala vazgeçilmez bir isimdir. Tarih, devlet, uluslararası ilişkiler ve din gibi alanlarda yaptığı önemli çalışmaların kıymetini geçen uzun seneler azaltamamıştır. Hegel için tarih, devlet ve uluslararası ilişkilerin aslî kurucu unsuru dindir. Din olgusu bilinmeden Hegel felsefesini anlamak mümkün değildir. Din, devlet, tarih ve uluslararası ilişkiler gibi öğeleri bir zincirin halkaları şeklinde görmesi nedeniyle Hegel’in dış siyaset felsefesi birlik merkezlidir. Hegel için birlik olmadan felsefe eksiktir. Ayrıca Hegel felsefesi i...
Kadının güzel olmasını eleştirel bağlamda inceleyen bu çalışma süresince, kadının güzel olmasına dair oluşturulan toplumsal algının neticesi olarak zaman zaman “Kadın güzel olmalıdır.” türünden içsel konuşmalar yaptığımı fark ettim. Bu içsel konuşmalar çalışmanın başlangıcından olgunlaşma aşamasına kadar yaşanırken, güzellik olgusunun aile içinde başlayarak toplumsallaştığını, aile içi yaşamda deneyimleyerek öğrendim. Kadınların bir araya geldiğinde güzellik ve tüketim konusu üzerinden üretilen söylemler, güzellik ve tüketim ilişkisinin medyada temsil edilen bütünleşik yapısı, ana haber bültenlerine kadar yayılan toplumsal gerçekliği bu ilişkinin toplumdaki boyutunu göstermektedir.
Tüketim kültürü, toplumsal ilişkilerin tüketim ilişkileri çerçevesinde anlam kazandığı bir kavramı ifade etmektedir. Nesnelerin bireysel ihtiyaçların büyük bir çoğunluğunu karşılaması, bu süreci doğurmuştur. Yani toplum içindeki bireylerin birbirleriyle olan dayanışma gereksinimleri nesneler tarafından ikame edilir olduğunda, toplumdaki sosyal bağların gereksizleşmesi gündeme gelmiştir. Buna bağlı olarak toplumsal ilişkilere anlam veren değerler alanının üretimi, kişiler arası ilişkiler bağlamından çıkarak, kişilerle nesneler arası ilişkiler sürecine aktarılmış olmaktadır. Bu süreçte her nesne belli düzeyde sosyal anlamla yüklenmi...