You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Filoloji Alanında Uluslararası Araştırmalar III
Ülkemizde, en çok tartışma konusu olan meselelerden birisi de mezhepler... Bu kitap “Mezhepler Tarihini” kapsamlı olarak ele alan iki ciltlik bir serinin ilk kitabı. Bu kitapla “Fıkhî Mezhepler” hakkında bilgi sahibi olacak: Peygamberimiz zamanında mezhep var mıydı? Mezhepler nasıl ortaya çıktı? Mezhepler arasındaki farklar nereden kaynaklanıyor? Günümüze kadar yaşamayan sünni mezhepler hangileridir? Zeydiyye ve Caferilik hakkında neler biliyoruz? Taklit devri ne zaman başladı? Bir mezhebe baðlanmak şart mı? Mezhep deðiştirilebilir mi? Mezhepler teke indirilebilir mi? Mezhep fıkhı mı? İslam fıkhı mı? Mezhepsizlik nedir? Mezhep taassubunun sonuçları nelerdir? Mezhebe yaklaşımda aşırılıklar nelerdir? (...) gibi sorularınızın cevabını öðreneceksiniz...
İçinde bulunduğumuz çağın en önemli terimlerinden birisi olan dijitalleşme, hayatın her alanında karşımıza çıkan ve ister istemez herkesin yaşamında kendisine yer bulan önemli bir kavramdır. Dijitalleşmenin getirileri ve yenilikleri ile birlikte ortaya çıkan hayat düzeni içerisinde insan, kendini yeniden yaratma ve konumlandırma arayışına girmektedir. Dijital araçların etkisi neticesinde birçok farklı alanda gerçekleşen dönüşümle de normallerin sınırları değişmeye başlamıştır. Dijital dünyada kendisine yer edinmeye çalışan insan da geçmişten bugüne kadar oluşturduğu kültürel ortamı yeniden tanımlamakta ve böylelikle geçmişle bugünü harmanlamaktadır. İşte tam bu noktada kültür bireyden topluma doğru bir hareket alanıyla her kademeden insanı ve grubu etkileyerek kendisini canlı tutmaktadır. Özellikle son iki yıl içerisinde hayatımızı baştan aşağı değiştiren bir salgının yaşanması ve bunun etkisiyle kişilerden kurumlara kadar neredeyse her aşamanın dijitalleşmeye hızlı girişiyle birlikte yeni düzenin araçları ve etkilerinin ne derece önemli olduğu açığa çıkmıştır.
Vahiy meleği Cebrâil’in Hz. Peygamber’e (s.a.s.) bir insan suretinde gelerek İslâm, iman, ihsân ve kıyametin zamanı gibi konularda sorular sorması ve Resûlullah’ın ona cevaplar vermesi olayından bahseden “Cibrîl Hadisi” temel hadis kaynaklarında ilk dönemden itibaren son derece yaygın bir şekilde nakledilmiştir. Buna paralel olarak onun sonraki âlimler tarafından da sıhhati konusunda en ufak bir şüphe duyulmadan kabulle karşılandığını görüyoruz. Tarih boyunca İslam âlimlerinin bu hadisle ilgili kanaati öylesine müspet olmuştur ki, ihtiva ettiği konularla her fırsatta istidlâl edilmiş hatta çoğunlukla isnâd tahliline bile gerek duyulmamıştır. Günümüzde ise durum biraz değişmiş, bu meşhur hadisin sıhhati hakkında bazı şüpheler dile getirilmeye başlanmıştır. İşte bu çalışmada, Cibrîl Hadisi’nin ulaşabildiğimiz tüm tarikleri bir tahlile tutularak, bunun İslâm düşüncesine yansımaları konusunda bilgi verilmiş ve öne sürülen şüpheler değerlendirilmiştir.
Türk halk anlatılarının en sevilen tiplerinden birisi olan Keloğlan, önemli bir geleneğin baş aktörüdür. Keloğlan masalları incelendiğinde giriş bölümündeki tekerlemelerde kahramanın garipliği, çaresizliği, öksüz veya yetim oluşu sıklıkla vurgulanmaktadır. Masal boyutuyla Keloğlan yerleşik olanın, haksızlıkların, aldatılmaların karşısında bir destan kahramanı gibi bedeniyle, bileğinin gücüyle değil kıvrak zekâsı ve uyanıklığı ile durmaktadır. Kendisine yöneltilen soruları kıvrak zekâsıyla yanıtlaması destan devrinin bilge tiplerini hatırlatmaktadır. Bu bilgelik, masallarda gördüğümüz şekliyle şöyledir: Herkes uyur, Keloğla...
Toplumların gelişmesi/gelişebilmesi, bilim adamlarına verdiği değerle doğru orantılıdır. Topluma öncülük eden bilgili, kültürlü ve donanımlı bilim adamları, içinde bulunduğu topluma gerçeği gösterebilir. Söz konusu tarih bilimi olunca, topluma gerçeği öğretmenin önemi daha da artmaktadır. Yıllarını tarih bilimi için harcamış, kitap ve makaleler yazmış, farklı kongrelerde pek çok konuya parmak basmış ve değerli öğrenciler yetiştirip 17 Ekim 2016 tarihinde emekliye ayrılmış değerli hocamız Sn. Dr. Rıfat ÖZDEMİR’in anısını yaşatmak için bir çalışma yapmanın gerekliliği sonucu böyle bir armağan kitap ortaya çıkmıştır. Sn. ...
Hikmet Yurdu dergisinin 2011 yılı Ocak ayında yayınlanan 5. cildinin 9. sayısı