You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
AST, Türkiye’de yargının siyasallaşması ve hakim-savcılara yönelik kitlesel fişlemeler, ihraçlar, gözaltılar, tutuklamalar, işkence ve kötü muameleler hakkında “Yargıya Darbe” başlıklı bir rapor hazırladı. 100 sayfalık raporda kronolojik olarak AKP iktidarı tarafından yargı erkinin bağımsızlığına yönelik müdahaleler, hukukun nasıl askıya alındığı ve nihayetinde yargının siyasallaşması belgeleriyle anlatılıyor. Mağduriyetler bölümünde ise binlerce yargı mensubunun yasadışı şekilde tutuklanmasına, sözde darbe girişiminde bulundukları veya terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanırken cezaevlerinde nasıl işkence ve kötü muamelelere maruz kaldıklarına dikkat çekiliyor. Ağır hücre koşulları nedeniyle sakat kalan, zihinsel rahatsızlıkları ortaya çıkan veya hayatını kaybeden hakim ve savcıların ortak noktası hükümeti rahatsız eden kararlara imza atmış olmaları…
Insani erdemler ile toplum sagligi arasinda dogrudan bir iliskinin varligini vurgulayan Ibn Rüsd'e göre, ruhsal ve fiziksel olarak toplum sagliginin bozuk olmus olmasinin en önemli göstergesi, kent halkinin doktorlara ve mahkemelere (gereginden fazla..) gereksinim duymasidir. Bu iki gösterge, toplumsal yapinin cökmekte olduguna ve halkinin görüslerinin bozukluguna isaret eder. Erdemli toplumda ise bu iki meslege (doktor ve mahkemelere) ihtiyac azdir. Cünkü, "ahlaken kötü olan bir yargic (hakim), adil bir yargic olamaz. Zira ahlaken kötü olan kisi, ne erdem (fazilet) bilir ne de erdemin cevherini!"
Türkçe’de bir deyiş vardır: “Et kokarsa tuzlarsın, tuz kokarsa ne çâre” diye. Elinizdeki bu çalışma Türk yargı sisteminde tuzun koktuğunu kanıtlıyor. Eğer bir ressam veya karikatürist olsaydım, bugünün Türkiye’sindeki yargı sistemini şöyle resmederdim: Bir meydan ve ortada Adalet Tanrıçası Themis, gözleri açık. Bir elindeki terazinin ağır basan kefesinde yürütmenin çıkarları, yukarıya kalkan kefesinde ise Anayasa, AİHS ve evrensel hukuk kuralları. Arkasındaki insanlar, iktidarın yandaşları; dans edip eğleniyorlar, hayat onlar için çok güzel. Önünde bulunan insanlar, siyasi iktidarın emniyet güçleri tarafından sıraya konulmuş, sırtlarında “muhalif” damgası, Themis diğer elindeki kılıçla sırası gelen muhalifin boynunu vuruyor. Yürütmenin 17-25 Aralık 2013’teki yolsuzluk operasyonlarından sonra bir dizi müdahale ve siyası baskı yoluyla kendisine bağladığı Türk yargı sistemi tam olarak böyle. Yani siyasi iktidarın elinde muhalifleri cezalandırmaya, yok etmeye yarayan bir silah. Bu çalışmada bunun kanıtlarını fazlasıyla göreceksiniz.
Usta, hoca, RTE, Tayyip, diktatör, sultan, dünya lideri, Davos fatihi, uzun adam… Hangi lakabıyla, nasıl anılırsa anılsın, olumlu-olumsuz nasıl görülürse görülsün, Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin siyasal tarihine damgasını vuran bir lider olduğu kesin. İslâmcı Milli Görüş’ün “muhafazakâr demokratlık” söylemine geçişi, Türkiye’nin neoliberal toplumsal ve ekonomik dönüşümü, “askerî vesayet” -demokrasi- otoriter rejim tartışmaları, onu hesaba katmadan anlaşılamaz. H. Bahadır Türk, bu kitabında Erdoğan’ın analitik siyasal portresini çiziyor. Onun bütün konuşmalarını, bütün siyasal deneyimini mercek altına alan, o...
Çeviriler, kültürler arasında yaşanan siyasal, toplumsal, sanatsal, yazınsal, düşünsel ilişkilerin bir aynası niteliğindedirler. Çeviri etkinliği, özellikle, Osmanlı imparatorluğu ile Fransa krallığı gibi başlangıçta iki karşıt inanç, düşünce, yaşam olgusu sergileyen, iki kutup oluşturan toplumlar söz konusu olduğunda da, doğal olarak, bir tarihsel veri niteliği almaktadır. Çeviri kaynakçaları bu ilişkilerin başlangıç ve gelişim süreçleri ile zaman içindeki konumlarını tüm özellikleriyle sergileyen belgelerdir. Sansürlenme, duraklatılma, engellenme, yasaklanma süreçlerini, dolayısıyla çevirinin yapıldığı bağlamın tarihsel konumunu da satır aralarında vererek. Bu kitap, Fransızcadan Türkçeye (Cumhuriyete kadar Osmanlıcaya) değişik alanlarda yapılmış ve yayınlanmış çeviriler, sahnelenmiş çeviri oyunlar ile Türkçe olarak Fransız yazarlar, düşünürler, kuramcılar, sanatçılar, kurumlar… üzerine yazılmış ve yayınlanmış kitapları ve makaleleri yazar adı sırasına göre aktarmaktadır.
In this book, a novel approach using equations with derivatives of fractional orders is applied to describe anomalous transport and relaxation in disordered semiconductors, dielectrics and quantum dot systems. A relationship between the self-similarity of transport, the Levy stable limiting distributions and the kinetic equations with fractional derivatives is established. It is shown that unlike the well-known Scher-Montroll and Arkhipov-Rudenko models, which are in a sense alternatives to the normal transport model, fractional differential equations provide a unified mathematical framework for describing normal and dispersive transport. The fractional differential formalism allows the equations of bipolar transport to be written down and transport in distributed dispersion systems to be described.