You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Arılar olmasaydı dünyamız nasıl bir yer olurdu hiç düşündün mü? Haydi bu sorunun yanıtını arılardan öğrenelim! Yavru arı Polen, Nadir Canlılar Müzesi'nde ailesiyle birlikte cam bir fanusun içinde yaşıyordu. Uzun zamandır kapalı kaldıkları müzeden bir gün ailece kaçmayı başardılar ve kendilerine bir yuva bulmak için yola çıktılar. Ama Bal Dede'den dinledikleri eski dünyadan, yemyeşil kırlardan, rengarenk çiçeklerden eser yoktu. Bakalım Polen ve ailesinin umuda yolculuğu, insanlara yeniden güvenmelerine yardım edecek mi?
Resimleyen : Demet Özge Aykan Aybakır Küresel ısınmanın zararlarını bir de hayvanların ağzından dinlemeye ne dersin? Yavru penguen Paytak, Antarktika'daki hayatının daha ilk günlerinde acı gerçekle yüzleşir: Penguen ırkının geleceği, küresel ısınma ve avcılar yüzünden tehlike altındadır. Buzullar erimekte, sular yükselmektedir. Balıkların sayısı da azalmaya başlayınca, annesi yiyecek bulmak için uzaklara gitmek zorunda kalır. Ancak Paytak'ın sorunları bununla bitmez; avcılar kolonilerinin yerini bulunca babası ile de yolları ayrılır. Artık diğer yavru penguenlerle bir başına kalmıştır. Paytak ve arkadaşlarının babalarını bulmak için çıktıkları yolculuk, kendileri gibi küresel ısınma tehdidi altındaki hayvanlara yardım etmelerine ve beklenmedik dostlar edinmelerine olanak sağlayacaktır. Bakalım Paytak, bu yolculuğu umudunu kaybetmeden tamamlayabilecek midir?
Bir deniz fenerinde yaşıyor Batu. Diğer adıyla Martı... Çevresinin ona taktığı ismin tam tersine, odasından sürekli eşyalarını aşıran yaramaz martıyla iyi geçinemiyor oysa. Deniz kabuğu toplamak için sahile indiği bir gün ise her şey değişiyor. Bulduğu gizemli bir şişe, içinden çıkan parıltılı harita ve gece yarısı odasının penceresini tıkırdatan davetsiz misafir. Batu'yu hiç unutmayacağı bir maceraya çağırıyor. Şimdi karar verme zamanı... Batu, ya deniz fenerinden dışarı çıkıp serüvene atılacak ya da penceresini sıkı sıkıya kapayıp bu daveti unutacak. Genç kuşağın üretken yazarlarından Gamze Pat. Temposu hiç düşmeyen hikaye boyunca doğa sevgisi ve yardımlaşmanın önemini özenle işliyor.
Resimleyen: Zafer Okur Tarihimizden ünlü kahramanlarla tanışma, onlardan hikâyeler dinleme şansınız olsa ne yapardınız? Portakal Sokağı'nda oturan Kuzey, Erdem ve Güneş'in hayatı gökyüzünden düşen bir taşla tamamen değişir. Çocukların sıradan bir göktaşı sandığı bu taş, ıslandığında Hatıralar Ülkesi denilen bir yere açılmakta ve buradaki geçmişte yaşamış isimleri günümüze taşımaktadır. Peki Kuzey, Erdem ve Güneş, taş sayesinde kimlerle tanışacak, nasıl maceralar yaşayacaktır?
Resimleyen: Zafer Okur Tarihimizden ünlü kahramanlarla tanışma, onlardan hikâyeler dinleme şansınız olsa ne yapardınız? Portakal Sokağı'nda oturan Kuzey, Erdem ve Güneş'in hayatı gökyüzünden düşen bir taşla tamamen değişir. Çocukların sıradan bir göktaşı sandığı bu taş, ıslandığında Hatıralar Ülkesi denilen bir yere açılmakta ve buradaki geçmişte yaşamış isimleri günümüze taşımaktadır. Peki Kuzey, Erdem ve Güneş, taş sayesinde kimlerle tanışacak, nasıl maceralar yaşayacaktır?
Değerli Okuyucumuz, Alanında uzman yazarların katkılarıyla hazırlanan bu kitabımızda öncelikle Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen Çocuk Edebiyatı ders içeriğini temel aldık. Daha sonra çocuk edebiyatı alanındaki çağdaş yaklaşımları esas almayı amaçladık. Böylece kitabımızda 15 konu başlığı oluştu. Artık okumanın -her açıdan- bir görsel kabul süreci olduğu gerçeğinden hareketle her bölümün sonuna bölümü destekleyici bir okuma ve film listesi ekledik. Umuyoruz ki meslek hayatında sana yeni bir kapı açacak, bir başka kitabı karıştırmanı sağlayacak, okurken altını çizme ihtiyacı hissedeceğin kelimeler içeren bir kitap hazırlamışızdır. Biliyoruz ki ilmin kaderi geçilmektir ve diliyoruz ki literatürde çocuk edebiyatına ait nitelikli akademik çalışmalar arasında yer almak bu kitaba da nasip olsun.
None
Romantik, naif ve humanist bir insan olan Adnan, ülkesinden binlerce kilometre uzakta üstelik kendisine ait olmayan saçma bir savaşta, ölüm kusan bir makineye dönüşür. Çok yakın arkadaşlarının ölümleri görmüştür; bombayla parçalanan cesetleri artık kanıksamıştır, öldürmek onun için günlük rutin bir işe dönüşmüştü. Savaş dönüşü sosyal yaşama uyum sağlamakta zorlanır Adnan. Geçmişinden silemediği kızıl saçlı güzel Sibel beynini sürekli meşgul eder; ne yaklaşabilir ne de uzaklaşabilir. Vücudundaki çürük etleri kimsenin görmesini istemez ve sürekli kadınlardan kaçar; ama bir yere kadar. Manyak teyzesinin kan kusarak ölümü, sevdiği kadının servet avcıları tarafından kumpasa düşürülmesi ve kocasının öldürülmesi... Küçüklüğünde kapatılan oda… Halüsinasyonların etkisinde kaldığı süre bir saniye mi bin yıl mı?... Beklenmeyen Misafir romanı, Martı adı verilen korkunç konakta sandalyede gördüğü çürümüş insan leşinden başlayan gerilim, sevdiği kadına kavuştuğu ana kadar size saracak, şaşırtacak.