You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Her yörenin bir tarihi vardır. Ancak bazı yöreler vardır ki, üzerinden tarihin suları çok coşkun akmış, akarken sel yapmıştır. Eynesil yöresi de yakın tarihin fırtınalarında sürüklenmiş, çok badirelere tanık olmuş, yörenin yaşadığı tarihsel fırtınaların izleri günümüze dek ulaşmıştır. Modern çağda Türkiye’de “yerel tarih” hak ettiği yeri henüz bulamamıştır. Bunun en açık ve acı örneği, büyük fedakârlıklarla araştırmalar yaparak, ülke tarihi için önemli sonuçlar ortaya çıkaran, ancak her koşulda “yerel tarihçi” tanısıyla ötelenen tarih araştırmacılarının varlığıdır. Esasen, yerel tarih olmadan, yani mikrolar ortaya konulmadan, bu yapı taşları kullanılmadan “genel tarih”in eksiksiz olacağı düşünülemez. Bu eserde, Eynesil çok yönlü olarak ele alınmıştır. Ad menşei, tarih, kültür, sosyokültürel yaşam, ekonomi, nüfus, coğrafya, yaylacılık, spor, eski eserler, köprüler, mezarlar, dokumalar, sözlü edebiyat ürünleri, hatıralar ve daha birçok şey Eynesil özelinde bu çalışmada yer almaktadır.
Karadeniz Bölgesi'nin fethi ve iskâna açılması sürecinde ortaya çıkan Türk dervişlerinden olan Hacı Abdullah Halife'nin ve tekkesinin, bölgenin sosyal hayatındaki etkisi, yerel tarih açısından inceleme gerektirecek önemde bir konudur. Hacı Abdullah Halife hakkında halk arasında dolaşan efsane nitelikli bazı rivayetler, ilk kez gerçekçi bir zemine oturtulmuştur. Söz konusu çalışmalardan biri Hacı Abdullah Halife'nin tesis ettiği tekkeye ait vakıf evrakının muhtevası, diğeri de tekke yapılarının sanat tarihi bakımından incelenmesinden ibaret kalmıştır. Dolayısıyla halkın ilgisine sunulabilecek, akademik disipline uygun tarzda hazırlanmış bir ki...
Bir ülkenin en büyük serveti, birlik ve bütünlüğünü sağlayan sosyal sermayesidir. Zaviyeler, bu bütünlüğün sağlanmasına tarihte hizmet etmiş önemli vakıf kurumlardır. Bu çalışma, ağırlıklı olarak 15-17. yüzyıllar arasında Karadeniz’de kurulan zaviyeler ele alınmıştır. Bunların önemli bir kısmı Ahi, bir kısmı Bektaşî; daha az bir kısmı da Rufâî, Mevlevî zaviyeleridir. Dini temayülü belirlenemeyen bazı zaviyeler de bu kapsamda ele alınmıştır. İlerleyen yüzyıllarda bölgede görülen çeşitli tarikatlara mensup oluşumlar, ayrı bir çalışmanın konusu olduğu için kapsam dışı bırakılmıştır. Böylece fetih ve ilk iskân döneminin sosyal hayatına ait inanç iklimini besleyen unsurlar, daha sonra savaş ve göçlerle oluşan harici dinamiklerden ayrı tutularak ele alınmaya çalışılmıştır. Arşivler taranarak geniş bir alanda uzun süredir yapılan bu çalışmanın temel hedefi, geçmiş ile gelecek arasında, sağlam köprüler kurmaktır. Elde edilen neticenin ilim âleminin hizmetine sunulması, tarafımıza lütfedilmiş bir fırsat olarak kabul edilmiştir.
Giresun şehrinde mevcut veya yıkılmış Osmanlı dönemi yapılarıyla ilgili elde edilebilin tüm veriler, elinizdeki bu kitapta derlenerek bir metin ortaya konulmaya çalışılmış, halkımızın bilgi sahibi olması amaçlanmıştır. Ulusal arşivlerden elde edilebilen ve mahilli kaynaklardan sağlanan bilgi ve belgeler değerlendirmeye tâbi tutularak neticeye gidilmiştir. Böylece şehrin geçmişine ışık tutan bilgilerle gelecek nesillerin buluşturulması, kuşkusuz önemli bir hizmet olacaktır.
Şeyh İdris, Osmanlı öncesi dönemde Karadeniz Bölgesi’nde yaşamış alp-eren karakterli dervişlerin önde gelenlerindendir. Hacıemiroğulları Beyliği’nin yönettiği fetih ve iskân sürecine bizzat iştirak etmiştir. Gösterdiği yararlılıklar karşılığında Ordu ve Giresun yöresinde çok sayıda köy ve mezra “kılıç hakkı” olarak, Emir Süleyman Bey tarafından kendisine temlik edilmiştir. O da bu yerlerin gelirlerinden kurduğu vakıfla, umumi yollar üzerine cami, tekke ve değirmen gibi ortak kullanım alanları inşa etmiştir. Tesis ettiği bu vakıf kurumlar yüzyıllarca faaliyetlerini sürdürmüş, bölgenin İslamlaşmasına ve vatan haline gelmesine...
Harşit Vadisi ve çevresi, üzerinde çok fazla çalışma yapılmayan sosyal ve kültürel anlamda önemli değerlere sahip yörelerimizden biridir. Özellikle tarihi çok eskilere dayanan bir yerleşim yeri olan Tirebolu ve Türklerin Doğu Karadeniz’e ilk geldikleri yer olan Kürtün’ün yer aldığı vadi, kültürel geçişler anlamında da önemli bir yere sahiptir. Harşit Vadisi’nin Kürtün ve Tirebolu arasında kalan bölümü ve etrafında yer alan köy ve yaylalar ile Kazıkbeli Yaylası’ndan başlayıp Espiye ilçesinde sona eren Gelevera Vadisi de Harşit Vadisi içerisinde kabul edilerek çalışmamıza dahil edilmiştir. Geleneksel kültürü yaşatan belirli bir ya...
Tarihe, yerel tarihe ve şehir tarihine son yıllarda giderek artan bir ilgi duyulmaktadır. İnsanlar kendi aile geçmişlerini, dedelerinin ve atalarının neler yaptığını, nasıl yaşadıklarını bilmek istemektedirler. Bu istek Keşap için de geçerlidir. Keşap’la ilgili geçmişte bazı çalışmaların yapıldığı bilinmektedir. Ancak bu çalışmalar daha çok folklor ağırlıklıdır. Keşap tarihine dair bu eksiklik Belediyemiz tarafından bir kültür hizmeti olarak yayınlanan elinizdeki Doğu Karadeniz’de Bir Kıyı Kasabası Keşap adlı çalışma ile karşılanmış oluyor. Bu kitapla Keşap’ın tarihî gelişimi; Tahrir Defterleri, Şer’iyye Sicilleri, Öşür Defterleri, Nüfus Defterleri gibi birinci el arşiv belgelerinin ışığı altında ortaya konulmuştur.
Günümüzde yerel tarihe, aile tarihine ve şecere/soyağacı çalışmalarına olan ilgi gittikçe artmaktadır. Bugüne kadar şecere ve aile tarihine yönelik çalışmalar büyük oranda sözel tarih çerçevesinde yapılmaktaydı. Şecere çalışmalarına kılavuzluk edecek olan ilk nüfus sayımının günümüz Türkçesine çevrilerek yayınlanması bu alanda büyük bir boşluğu dolduracaktır. Bu nüfus kayıtlarında bugün de varlığını sürdüren ailelerin birkaç nesil öncesine kadar uzanan köklerine dair bilgiler bulunmaktadır. Arşivde kayıtlı 1835 ve 1847 tarihli nüfus kayıtlarını içeren 1111, 1112, 1113 ve 1114 numaralı Tirebolu Nüfus Defteri'nin yeni harf...
Çağlar boyunca pek çok topluluğa yurtluk etmiş olan Giresun yöresi çeşitli kültürlerden beslenerek bugüne köklü bir tarihsel birikimle ulaşmıştır. Bu birikimin farkına varılması, keşfedilmesi için yörede eski çağlarda yaşamış toplulukların yaşamına dair somut izler sürülmeli ve yörenin coğrafi özellikleri, adlandırmaları, dil-ağız özellikleri, türküleri, giyim-kuşam kültürü, gündelik yaşamda yer tutmuş olan meşgaleler, yapı kültürü, zamanı kullanma biçimleri, yöre ekonomisinin değişim-dönüşüm evreleri hakkında sözlü, yazılı kaynaklara ulaşmak; elde edilen tüm bulguları değerlendirmek gerekir. Bu bakış açısıyla yola çıkan yazar, elinizdeki eserde Osmanlı Devleti’nin son yıllarından Cumhuriyet dönemine uzunca bir süreci, sahadan derlediği bilgilerle, arşiv belgeleri ve ele aldığı konularla ilgili yazılı kaynaklar ışığında Giresun yöresine dair çeşitli konularda notlar aktarıyor…