Welcome to our book review site go-pdf.online!

You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.

Sign up

Çağdaş Küresel Medeniyetin Ontolojisi
  • Language: tr
  • Pages: 199

Çağdaş Küresel Medeniyetin Ontolojisi

Çağdaş Küresel Medeniyetin Ontolojisi: İbn Haldun’dan John Searle’e Küresel Medeniyet Okuması, öncelikle İslam medeniyetinin ve diğer kültürlerin karşı karşıya kaldığı modern ve güncel sorunların ontolojisini teorik açıdan analiz etmektedir. Eser Türk filozof Şaban Teoman Duralı’nın “Çağdaş Küresel Medeniyet”e dair düşüncelerini, inşa ettiği kavramlarla bir adım daha ileriye taşımaktadır. Başta İbn Haldun, Franz Brentano ve John Searle olmak üzere Doğu’nun ve Batı’nın nirengi noktasında yer alan filozofların fikirlerini mukayese ederek Küresel Medeniyet’e dair yeni bir düşünce ve felsefi bir tanım sistematiği inşa etmektedir. Felsefe soru sormaktır. Bu eser de okuyucuları güncele ve geleceğe dair yeni soruların ve sorunların nazari perde arkasıyla yüzleştirerek felsefe dünyasına yeni bir Küresel Medeniyet okuması sunmaktadır. “Hayranlık uyandırıcı ve bir o kadar da ürkütücü.” Ayhan Bıçak

Şiir ve Ruh (Karabatak #17)
  • Language: tr
  • Pages: 156

Şiir ve Ruh (Karabatak #17)

Her Şair/Yazar Bir Madencidir Empati yapmakta zorlanmıyoruz; her şair/yazar bir madencidir. Yerin yüzlerce metre altında kısa saplı kazmalarıyla kömür devşiren madenciler, ruh akrabalarıdır onun. Göçük, su baskını, yangın ve grizu patlaması da. Sanat nadirdir. Bir bütün halinde ulaşmak zordur ona. Bir parçası elinize geçer çoğu kez. Arkeologların bulduğu mermer bir el parçası gibi şair/yazar eserini ateşleyecek fünyeyi ele geçirerek işe başlar çoğu kez. Felaketler üzerinde kavga etmekten daha büyük bir felaket biliyor musunuz? Musibetler merhameti doğurmalıydı oysa. Bir millet beraberce üzülemiyorsa geleceği tehlikede demektir. Nurettin Topçu...

Sinema ve Kutsal (Karabatak #33)
  • Language: tr
  • Pages: 148

Sinema ve Kutsal (Karabatak #33)

Geçmişle Gelecek Arasındaki Köprü Milletler tarihteki rolleriyle mütenasip olarak uç uca ekledikleri varoluş halkalarıyla geleceklerini teminat altına alırlar. Yüzyılları yüzyıllara ekleyen, musibetlerle test edilmiş bu kavi halkalardır işte. Zincirin kopmaması o millete mensup bireylerin yaşadıkları çağda kendilerini ortadan kaldırmak isteyen düşmanlarına karşı gösterdikleri dirence bağlıdır. Hele bu düşmanlık işbirlikçilerle bir ihanet kalkışması haline getirilmişse, mücadele görevinin bizzat millet tarafından üstlenilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Ağustos ayı zaferin simgelerindendir milletimiz için, 15 Temmuz milli direnişinden son...

Edebiyat ve Öteki (Karabatak #19)
  • Language: tr
  • Pages: 180

Edebiyat ve Öteki (Karabatak #19)

Sen Dünyanın Yüzüne Salmaktasın Yazdıklarını Yazmak, ne bir heves ne bir oyalanma ne de bir oyun. Ezelden ebede bir sorumluluk; kaçılamayan, unutulamayan, devredilemeyen. Karabatak yazının bize yüklediği bu sorumluluğu Kemal Tahir’in “Devlet Ana” romanındaki sözleriyle bir kez daha hatırlıyor ve hatırlatıyor: “…dünya kurulalı beri, kılıç mı daha kanlı, kalem mi, ayırt edilebilmiş değildir. Bence kılıcın yarası bir, kalemin yarası bin… Kılıç eri, dilerse sahip olur kılıcına… Sen dünyanın yüzüne salmaktasın yazdıklarını… Kopar gider, nerde, n’işler, bilir misin? Gerisin geri, ‘Toplayım’ desen yeter mi gücün? Dediğini ...

Emperyalizme Karşı Edebiyat (Karabatak #30)
  • Language: tr
  • Pages: 188

Emperyalizme Karşı Edebiyat (Karabatak #30)

Karabatak Beş Yaşında “Ötesini Söylemeyeceğim” şiirinde Sezai Karakoç on yaşında bir çocuğun ağzından Tunus’u işgal eden sömürgecilere karşı hakikatin sesini yükseltiyordu: “Sizin defolup gitmenizi istiyorum işte o kadar / Ali de istiyor ama söylemekten çekiniyor / Hâlbuki siz insanı öldürmezsiniz değil mi…” Son cümle bir soru cümlesi değil. Çocuktan veriyor haberi Karakoç: Emperyalistler öldürür. İnsanlığın düşmanıdır emperyalizm. Başkasının ekmeğini çalmakla kalmaz bir de öldürür onu. Bununla da yetinmez kendisini sevmemizi ister. Dahası başarır da bunu, içimizden âşıklar yaratır kendisine; ne söylese inanacak, ne yap...

Edebiyat ve Rüya (Karabatak #21)
  • Language: tr
  • Pages: 148

Edebiyat ve Rüya (Karabatak #21)

Rüyalarla Mayalanan Yaz geldi. Yaz kitapları bavullara yerleştirildi. Sahillere, yaylalara, ağaç gölgelerine, balkonlara taşındı. İki kapak arasında durduğu sürece kağıt, mürekkep ve ciltten müteşekkil nesnelerdi; kapakları açıldığında içlerinden mavi buharlar ve yaz cinleri yükseldi. Aynı anda pek çok mekanda olmak, aynı anda onlarca insanla sohbet etmek, aynı anda farklı mevsimler yaşamak dilendi onlardan; hiç tereddütsüz yerine getirdiler. Hem rüyadır hem rüya gördürür edebiyat. Dünyanın görünenden ibaret olmadığını, her nesnenin kabartma harfler, gözümüzün düştüğü her alanın bir kitap sayfası olduğunu öğretir. Tabiri okurdan ...

Sezai Karakoç ve Dirilten Şiir (Karabatak #65)
  • Language: tr
  • Pages: 228

Sezai Karakoç ve Dirilten Şiir (Karabatak #65)

Sezai Karakoç ve Dirilten Şiir Ali Ural Hızır’a sahilde randevu veren bir şair, diriltici şiiri arıyor demektir. Deniz kıyısında buluşmak istemektedir onunla çünkü deniz sonsuzluğu, su hayatı imlemektedir. Büyük bir randevudur bu. Büyük ve sürekli. Bir kere görüşmek yetmez hayır, kırk düğüm atılacaktır çözülmesin diye kutsal akit. Kırk defa Yenikapı sahiline yürüyecektir şair, kırk altın saat elde edebilmek için. Marcel Proust, “Yakalanan Zaman” romanında “Bir saat, sadece bir saat değildir, kokularla, seslerle, projelerle ve iklimlerle dolu bir kaptır. Gerçeklik dediğimiz şey, bizi aynı anda sarmalayan bu izlenimlerle hatıralar aras...

Karabatak #16
  • Language: tr
  • Pages: 164

Karabatak #16

EDEBİYAT ZULME ALIŞMAYA İZİN VERMEZ Yaşadığımız coğrafyanın sınır taşlarıyla oynayanlar, çaresizlik engereğinin kalbimize çöreklenmesi için ellerinden gelen her şeyi yapıyor. Mazlumlara mazlum olma hakkını bile vermeyen postmodern zamanlar, algıların ayarlarıyla oynayarak intikam kurgularını adım adım gerçekleştirmekte. Edebiyatçılar şunu gayet iyi bilirler; yazdıkları edebi metinlerde suç ne kadar çirkin olursa, intikam o kadar haklı olur. Bu yüzden kahramanlarına bir intikam aldırmak istiyorlarsa o intikamı haklı kılacak bir suç zemini hazırlamak zorundadırlar. Elle tutulur, gözle görülür dünyanın kurguları da farklı değil aslında...

Direniş Edebiyatı (Karabatak #28)
  • Language: tr
  • Pages: 124

Direniş Edebiyatı (Karabatak #28)

Akif Milletinin Dili Olduğu İçin Büyük Şairler hür ruhlu insanlar olarak milletlerinin bağımsızlık öncüleridir. Türk milleti için Akif neyse, Pakistan halkı için İkbal, Hint halkı için Tagore, Macar halkı için Petöfi odur. Öyle ki hayattayken milletleri için verdikleri mücadele ölümlerinden sonra onları bayraklaştırmış, milletlerinin başı derde girdiğinde şiirleriyle tekrar dirilerek toplumlarının imdadına koşmuşlardır. Bu anlamda 15 Temmuz 2016, Akif’in ve onun Türk gençliğine örnek gösterdiği Âsım’ın zaferidir. Ömrü boyunca vatanı için haykıran Mehmet Akif, “Ben böyle bakıp durmayacaktım, dili bağlı,” mısraıyla, kendi ...

Usta-Çırak Ekseninde Edebiyat (Karabatak #44)
  • Language: tr
  • Pages: 152

Usta-Çırak Ekseninde Edebiyat (Karabatak #44)

BİR USTA NEŞESİDİR SANAT Berber, eline ilk kez makası aldığında elleri onun değil, ustasınınkilerine bürünür bir hata yapmasın diye; ressam fırçasını tuvale ilk defa dokunduracağı vakit, gözleri kendisinin değil, ustasının gözlerine dönüşür ki resmi kâğıda aktarmadan zihninde kusursuzca görsün. Çünkü her iş, bir “bilen” gerektiriyor sanata dönüşebilmek için. Çırak kuşaklar boyu şekillene yontula kıymetlenen cevhere, sanatın teknesinde incelmiş parmaklarıyla dokunursa o elmasa zarar vermeden değerini bir kat daha artırabilir. Çünkü “Gerçek bir talebe, bilinenden bilinmeyeni keşfetmeyi öğrenerek ustasına yaklaşır.”[1] Söz ...