You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Did the ‘seventeenth-century crisis’ visit the Ottoman Empire? How can we situate the explosion of rural violence and the rebellions of the turn of the seventeenth century in the Anatolian countryside? The Collapse of Rural Order in Ottoman Anatolia provides the reader with a fresh and innovative perspective on the long scholarly debate over the question of ‘decline’ in early modern Ottoman history. It offers a new agenda, new type of source material, and a new methodology for the study of demographic crisis. Through a systematic examination of little-known detailed avârız registers, Oktay Özel demonstrates in detail the mass desertion of rural settlements, the destruction of agricultural economy, and the resulting collapse of rural order in Ottoman Anatolia at the turn of the seventeenth century.
Papers submitted to the VIIIth International Congress on the Economic and Social History of Turkey, June 18-21, 1998, Bursa-Turkey.
In Politics of Honor, Başak Tuğ examines moral and gender order through the glance of legal litigations and petitions in mid-eighteenth century Anatolia. By juxtaposing the Anatolian petitionary registers, subjects’ petitions, and Ankara and Bursa court records, she analyzes the institutional framework of legal scrutiny of sexual order. Through a revisionist interpretation, Tuğ demonstrates that a more bureaucratized system of petitioning, a farther hierarchically organized judicial review mechanism, and a more centrally organized penal system of the mid-eighteenth century reinforced the existing mechanisms of social surveillance by the community and the co-existing “discretionary authority” of the Ottoman state over sexual crimes to overcome imperial anxieties about provincial “disorder”.
Focussing on events in the Anatolian town of Tokat during the final two decades of the great Ottoman legal and administrative reforms known as the Tanzimat (1839-76), this book applies elements of social networking theory to analyze and assess the establishment of local governments across the Middle East. The author’s key finding is that the state’s efforts to centralize authority succeeded only when and where locals acted as the primary agents of change. Independent notables, such as the military a‘yân, demanded wealth and state offices in exchange for meting out reform measures according to local idioms of power. Newly created administrative bodies also offered greater social mobility to a growing multiconfessional middle-class in small towns like Tokat. The state was desparate to reform, but opportunistic provincials were eager to have it only on their own terms. Challenging false assumptions about the limited scope of participatory politics in the Middle East during the nineteenth century, Ottoman Notables and Participatory Politics will be of interest to students and scholars of Political Economy, History and Middle East Studies.
In Selim III, Social Order and Policing in Istanbul at the End of the Eighteenth Century Betül Başaran examines Sultan Selim III’s social control and surveillance measures. Drawing mainly from a set of inspection registers and censuses from the 1790s, as well as court records she paints a colorful picture of the city’s residents and artisans. She argues that the period constitutes the beginnings of large-scale population control and crisis management and urges us to think about the Ottoman Empire as a polity that was increasingly becoming a “statistical” state, along with its contemporaries in Europe, and to go beyond mechanistic models of borrowing that focus primarily on military reform and European influence in our discussions of Ottoman reform and “modernity”.
Son yıllarda Osmanlı sosyal hayatı ve şehirleri ile ilgili çalışmaların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Osmanlı döneminin gündelik yaşamını yansıtmak ve bu döneme ışık tutmak gayesiyle hazırlanan bu çalışmalarda, şehirlerdeki toplumsal yaşam muhtelif açılardan değerlendirilmektedir. Takdîr edileceği üzere Osmanlı şehirlerinin siyasî, idarî ve sosyal tarihini hakkıyla ortaya koymak, öncelikle mahallî kaynaklar üzerinden yapılacak tetkiklerle mümkündür. Osmanlı şehirlerinde, şer‘î mahkemeler tarafından tutulmuş olan kayıtlar, yaşanılan dönemlerin mühim birer aynaları olup her biri önemli birer mahallî kaynak ve kıymetli birer b...
İnsan odaklı bir alan olan iletişim disiplini insana dair birçok değişkeni içerdiği için “çoğunluk” bu değişkenlerin anlamını yeterince açıklayamamaktadır. İnsan ve insan kaynaklı üretimler sayısal veriler ile ifade edilemeyecek kadar karmaşık ve özneldir. Bu nedenle sosyal araştırmalar günümüzde niceliksel olmaktan bir adım ileriye giderek niteliksel bir boyut kazanmakta ve araştırmacılar derinlemesine açıklamalar yapmak durumunda kalmışlardır. Bu açıdan bakıldığında nitel araştırma sosyal ve beşerî bilimler başta olmak üzere birçok bilimsel alanın merkezine yerleşmiştir. Bu kitap; “Nitel Araştırma”, “Nitel Araştırma Desen...
İlk sayısından itibaren çok disiplinli ve tarihyazımındaki yeni yaklaşımlardan beslenen sosyal tarih çalışmalarının hem sayıca çoğalmasını hem de nitelik olarak gelişmesini amaçlayan bir yayın politikasına sahip olan Toplumsal Tarih, Ekim sayısında Osmanlı tarihine mikro tarihçiliğin yapabileceği katkıları gösteren bir dosya ile okuyucusuyla buluşuyor. Sıradan, önemsiz insanların hayat öykülerini ya da küçük toplulukların karşılaştıkları sorunları odağına alarak çoklu görüş açılarından öyküler ve betimlemeler sunan mikro tarih çalışmaları, yerel düzeyde yaşanan deneyimlerin ve ilişkilerin geniş toplumsal ve kültürel sistemle...
Doğal çevrede olduğu gibi uygarlık tarihinde de geneli kapsayan büyük ve önemli değişimler, ani kırılmaların yarattığı zikzaklar halinde değil, geniş zaman aralıklarına yayılan dalgalar şeklinde gerçekleşir ve sürekli olarak tekrarlanır. Osmanlı tarihinde de 16. yüzyıl hemen her alanda zirveye ulaşılan bir dönem olmuş ve belirli bir doygunluğun ardından yavaş yavaş sistematik bir bozulma eğilimi başlamıştır. 17. yüzyıl edebiyatta, sanatta, mimaride, bilim ve kültür alanında klasik eğilimlerin hâlâ çok güçlü olduğu bir tablo sergilese de mevcut birikime yeni renkler ve değerler katacak üretkenliğin yok olduğu, durağan bir sürecin ba...