You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Prof. Dr. Osman OKKA; üniversiteye, öğrencilerine, ülkesine, insanlığa ve inanca adanmış bir ömür... Dava adamı olmak mücadele azmi ve gayreti ister. Yolu dikenlerle ve çilelerle doludur. Dava adamı olmak yürek ister, her kişinin değil er kişinin harcıdır. Davası uğruna birçok şeyden vazgeçer. Mutluluğu ve dinlenmeyi öbür aleme bırakır. Bir büyük alimin dediği gibi “Evladım öldüğümüz zaman kabirde çok uyuyacağız burası uyuma değil çalışma yeridir”. İşte bu düsturla hiç durmayan bir çalışma hikâyesi Prof. Dr. Osman OKKA’nın hayatı. Bazen eşi Hafize teyzenin “Evladım, Osman'ın kabrini üniversitenin bahçesine yapınız. O tal...
Bugün Konya, organize sanayi bölgeleri, sanayi kuruluşları ve işletmeleri ile dünyaya hızla açılan bir ticaret şehridir. Konya’yı ticarette ön plana çıkaran avantaj, işletmelerinin farklı sektörlerde üretim yapabilmesidir. Hem ilimizin hem de ülkemizin ekonomisinin gelişimi, refahı ve sürdürülebilirliği noktasında aile işletmelerimiz büyük katkı sağlamaktadır. Bu kitapta asgari 25 yıl Konya Ekonomisinde faaliyet göstermiş ve hâlâ aktif olan işletmelerin başarı hikayeleri ve yönetim yaklaşımları anlatılmıştır. Bu projenin amacı ifade edilen başarı hikayeleri ve yönetim yaklaşımlarının diğer işletmelere ilham vermesidir. Bu anlamda Dr. Mehmet Akif Çini’nin hazırladığı “Çeyrek Asrı Aşan Konya İşletmeleri: Başarı Hikâyeleri ve Yönetim Yaklaşımları-1” adlı çalışma özellikle yeni girişimcilere rehber olabilecek bir eserdir.
Yolsuzluk, Şiddet, Bağımlılık "Bazı ülkelerde bazı kimseler, devleti soymak için politikacı kılığına girerler. Partilerde, parlamentoda boy gösterirler. İhracat, ithalat, banka soygunu gibi işleri siyasal ilişkilerle yürütürler. Bunlar da çetedir. Çetelerin en aşağılığı da bunlardır. Bunlar, yüzlerine devlet adamı maskesi takıp, halkı soyarlar. Allah’a çok şükür, memleketimizde böyle çeteler yoktur!.. (Cumhuriyet, 22 Mart 1976, Çete...) Bir toplum böyle çöker işte!.. Devletin yerini kaba kuvvet alır, susulur. Yasanın yerini Allah alır, korkulur. Yolsuzluklar, cinayetler birbirini izler, eller kollar bağlanıp götürülür. Vuran vurur, öldüren öldürür ve bütün bunlardan sonra, bir çete gelir ve devleti teslim alır. (Cumhuriyet, 15 Ocak 1976, Bir Örnek...) Amerikan kapitalizmi, bütün kirlerinden arınıp kendini yenileyebilirse, Türkiye’de Demirel gibi bir başbakan, Feyzioğlu, Erbakan ve Türkeş gibi başbakan yardımcıları istemeyecektir. Çünkü bu liderler, partileri gibi çağdışıdır." (Cumhuriyet, 12 Mart 1976, Geleceğe Doğru...) Uğur Mumcu
Sıra dışı bir hayat yaşadım. Çizgi ötesi… Tıpkı radyo programlarımdaki gibi. Bana giydirilen deli gömleğini yırttım. Baktım, altından ilginç bir adam çıktı. Yaşamöyküm kendime kalmasın istedim. Öğrencilerim, onların aileleri, iş arkadaşlarım ve dostlarım bunu fark etmeme neden oldular. Hayatımı yazsam roman olurdu, demiyorum. Fakat hayatımı yazarsam gelecek nesillere bir ışık olur diye düşünüyorum. İstedim ki; bir öğretmen nasıl olur bilinsin. Yine istedim ki; memleketimde yönetici nasıl olunuyor? İnsanlar bir kalemde nasıl harcanıyor? Küçük âlemde dönen dolapları birkaç kat büyüttüğünüzde diğerlerini anlamakta zorlanmayacak...
Bu kitapta, siyasetten magazine, 1 Mayıs’tan Hadise’ye, kadınlardan sansüre, hayvanlardan sevişmeye, seks avantür filmlerden Paris Hilton’a, memleketin halinden yasaklara, Fethiye günlüğünden dünyanın jeolojik devirlerine, bilimden Yeşilçam’a ne ararsanız var. Ayrıca, internette satılan ve kitap sayısı 5 ve 5’in üstünde olan yazarların tam listesi var. Sıkılmadan okuyacaksınız. Yayınevi: Cinius Yayınları
Bu kitap, Bülent YILDIZ’ın Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalı’nda 2013 yılında tamamlamış olduğu “Sağlık İşletmelerinde Finansal Performansı Etkileyen Unsurlar ve Finansal Performansın Ölçülmesi: Hastanelerde Bir Uygulama” başlıklı doktora tezinden türetilmiştir.
FARK YARATAN KADIN SANAYİCİLER Bu kitabı toprağa düşüren o kadar çok tohum var ki... Geleceğe dair hayaller kurabilecek kadar cesur, bunun için mücadele edecek kadar güçlü, ataerkil bir toplumda kendine yer açabilecek kadar kadın olabilen; güzel bir kadın ya da iyi bir anne olmak arasına sıkıştırılmış rollerden azade insan kalabilen; soran, sorgulayan bir beyinden yükselen bir soru işareti ile başladı her şey: “Türkiye’de kadın sanayici yok mu?” Olmaz mı! Üstelik her birinin ayrı tatta ve güzellikte hikâyesi var. Yazılmaya devam eden, hatırlandıkça başkahramanına o ilk günkü heyecanı yaşatan, gözlerini ışıl ışıl yakan, yaşanmışl...