You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Kamuoyundaki duyarlılık ve koruma azmi bakımından henüz var olan EKSİKLİK ancak HUKUK KURALLARI ile KAPATILABİLMEKTEDİR: Örneğin Mahkemelerin bağımsızlığı özerk olması gereken bir çok kuruluşun özerkliği. Basın özgürlüğü ve birçok özgürlük. kamu görevlilerinin güvenceleri. Batıda, kapsamlı bir takım hukuksal düzenlemelere dayanmasa dahi, TOPLUMSAL GÜVENCEYE sahiptir. Ama bizde bu alanlarda YETERİNCE KAPSAMLI HUKUKSAL KURALLAR anayasaya ve yasalara yerleştirilmezse: siyasal iktidarlar bazı çevrelerin de baskılarıyla ve oy avcılığı tutkusu ile, sözünü ettiğimiz o bağımsızlıkları, o özerklikleri ve o özgürlükleri geniş ölçüde yo...
Sanayi ve ticaret yasamı ve genel olarak ekonomiyle toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan tüketici kesimin ilgisi, genellikle kendisine dokunduğu yönleriyle sınırlıdır. Ya eve son alınan elektrikli aletin bastan savma yapıldığından yakınılır, ya da halen mütevazi kazancın bir bölümünden tasarruf amacıyla, en prim getirici ve para değer kaybının önüne geçici şekilde tahvil, altın, döviz vb. alımıyla sınırlıdır. Gelgelelim, ekonomiyle bu düzeyde uğraşan yalın bir birey için, Amerikan filmlerinden fırlamış istisnaî bir yuppie olmadıkça, fili tarife kalkan bir körden fazla basari şansı yoktur. Durum, karşıt uç gibi görülen sanayici, t...
None
Dil ile toplum ilişkisi üzerinde 18., 19. yüzyıllardan bu yana durulmaktadır. Daha o yüzyıllarda devlet adamı, düşünür ve dilci olan W. von Humboldt (1767-1835), dilin gelişmesini toplumda olan değişmeler, kültür ve düşünce alanındaki gelişmelerle açıklamaktadır. Toplumda olan değişmeler ise tek yönde olmaz. Toplumun bütün dalları birbirine bağlıdır. Bir yönde olan değişmeler, öteki yönleri de etkiler. Bir başka deyişle “toplumun bütün dalları birbirine bağlı olarak değişir” (AKARSU, 1955:85). Cumhuriyet döneminde Türkiyede toplum yapısındaki değişmeleri eğitim düzenindeki, yazıdaki, kılık kıyafetteki daha pek çok değişikliğ...
'Kriz, kesinlikle eskinin ölmekte olduğu, yeninin ise bir türlü doğamadığı gerçeğinde yakmaktadır; bu çatışma aralığında çok çeşitli ölümcül belirtiler ortaya çıkar' Antonia Gramsci, Prison Notebooks, s. 276 Bu Çalışma on yıl önce gerçekleştirilmişti. Ancak çok çeşitli nedenlerle yayınlanamadı. Sonunda yayınlanıyor. On yıl önce yayınlansaydı daha iyi olurdu. Ne yazık ki, bu gerçekleşemedi. Ülkemizde siyasal bilim alanında Türkçe yayınların azlığı düşünülecek olursa bu on yıllık gecikmeyle de olsa kanımca bu çalışmanın yayınlanması, bu konuyla ilgilenenlere yararlı olacaktır. Bu çalışma Türk siyasal elitin yapısı üz...
“...Tüm sanatlar başlanğıçta zorunlu bir gereksinimden doğmuşlardır. Sanat, insanın yaşam kavgasında kendi gücünü ve karşısındaki güçleri tanımasına yardım etmiştir. Sanat, ilkel toplumlarda doğanın gizemli görünen güçlerini etkilemeğe yaramıştır. Sanat, kollektif bir coşku yaratarak insanı çalışmaya yöneltmiş onu eğitmiş, işine tat katmıştır. Sanat, gelişimi boyunca öğrenmeğe, düzeltmeğe, geliştirmeye, değiştirmeye katkıda bulunmuş, bunu yaparken kendine özgü güzelliğini yaratmış, bu boyutu ile işlevini bir kat daha başarı ile gerçekleştirmiştir. Sanat, görevini işlevselliği ile olduğu kadar, sanatsallığı ile de y...
X Conclusions and future prospects.
Cevat Rifat Bey (Atilhan), Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadeleye katıldı. I. Balkan Savaşı’nda Edirne müdafaasında gösterdiği kahramanlık ve cesaret Bulgarlar tarafından bile takdir edildi ve esir tutulduğu Sofya’da kendisine “Bulgar İmtiyaz Madalyası” takdim edildi. I. Dünya Savaşı’nda Filistin-Suriye Cephesi’nde bulundu ve Mersinli Cemal Paşa’nın yaverliğini yaptı. Birinci ve İkinci Gazze savaşlarına katıldı. İkinci Gazze Meydan Savaşı’nda üç yüz elli kişilik müstakil bir müfreze ile İngiliz ordusuna yaptığı taarruzla savaşın Türkler lehine gelişmesinde büyük rol oynadı. 1916’da Yahudiler tarafından kurul...
Elinizdeki bu yapıt adalet kavramı üzerine ülkemizde yazılan ilk eserdir. Hukuk ve felsefenin ana konularından birisi olan adalet sorunu olarak beni fazlasıyla düşündürüyordu. Bu düşünce ile konu üzerine yaptığım geniş boyutlu bir araştırma sonucunda, doktora tezi olarak adalet kavramını ele almağa karar verdim, incelemelerim genişledikçe adaletin göreliliği belirgin bir biçimde ortaya çıktı. Bu nedenle, ben de adalet kavramını görelilik sorunu açısından ele aldım ve bu yapıtı hazırladım. Felsefeye ilginin yeni yeni gelişmeye başladığı bir ülkede, adalet konusunun yalnızca hukuk açısından değil düşünsel açıdan da ele alınması gere...
Toplumsal değişmemizin yörüngesi, yeni bir yol ayrımına varmış görünüyor. Fakat sosyal bilimlerimizde anlamlı bir atılım yok. Sanırım, siyasal erkin hangi yola yöneleceği bekleniyor, daha önceleri de olduğu gibi. Biraz erkence davranmaya çalıştığım bu kez, bazı konular eylem içinde tartışılamadığı için. Bu denemeyle, herhangi bir kuram önermiyor, sadece, belli başlı kuramların bir değerlendirmesini yapmaya çalışıyorum. Şu genel soruyla: "Doğru bildiklerimizin geçerli olduğuna nasıl güvenebiliriz?" Düzensiz ve dengesiz bir değişme sürecinin doğurduğu sorunları yol açtığı karşıt ideolojiler şüphesiz ki bugünden yarına ortadan k...