You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Tevhid, bütün sebepleri tek bir sebebe bağlayabilme iradesidir. Bu iradenin fertteki tezahürü iman, toplumdaki tezahürü ise mizandır. Mizan, yani denge ve ölçü adaletle sağlanır. Adalet, her şeyi yerli yerine oymak; zulüm ise aksini yapmaktır. Yeryüzü adaletin tesis edileceği bir imtihan mekânıdır. İnsan burayı kulluğu ile imar etmek için gelmiştir. Bu, ona yüklenen emanettir. Emanete hıyanet ettiğinde ortaya çıkanın adı ise fesattır. Bir virüs yeryüzündeki ifsadı nasıl da ifşa etti. Tevhitten sapmıştı insan, şimdi eliyle işlediğinin bedelini ödüyor. Yapıp ettiğinden ötürü şımarmıştı, şimdi Allah’ın kendisine giy...
TERCİHİMİZ İZZETİMİZDİR Husayn, oğlu İmran Müslüman olduğu halde kendisi İslam’a girmemiş, itibarlı bir Kureyşliydi. Kavminin kışkırtmasıyla bir gün Peygamberimize giderek neden atalarının dinine karşı çıktığını sordu. Peygamber Efendimiz, oğul İmran’ın da olduğu kalabalık bir mecliste Husayn’a yer açtı, nezaket gösterdi ve inancı ile ilgili kritik sorular sordu. Gördüğü muameleden ve işittiği sözlerden etkilenen Husayn Allah Rasûlü’nün kendisine yaptığı Müslüman olma çağrısına olumlu karşılık verdi ve o gün İslam’la şereflendi. İmran babası içeri girdiği andan itibaren olanı biteni tepkisiz seyretmekte...
İMTİHAN, KALBİN EFOR TESTİDİR İnsan psikolojisinin derinliklerinde dolaşarak hepimize ayna tutan Mevlânâ kuddise sirruh insana, “mümtehan” diye seslenir. Mümtehan, imtihana tâbi olan demektir. İnsan olmak imtihan edilmek demektir. İmtihanın kökünde, madenin saflaştırılması ya da kalbin derinliklerindeki niyetin ortaya çıkartılması anlamları vardır. İnsan da kıymetli madenlerin saflaştırılması gibi mihnet, bela ve sıkıntılarla denendikçe arınır. Arınma son nefese kadar bitmez, çünkü hayat devam ettikçe imtihan da eksik olmaz. O yüzden insan hep mümtehan olarak anılacağı bir yerde durur. Hayat ve ölüm hangimizin daha güzel amel y...
Biz Dünya İle Yetinemeyiz Hz. Ebubekir radıyallahu anh’ın hilafeti döneminde Tuleyha isimli birisi Peygamberlik iddiasında bulundu. Topladığı çapulcu güruhu ile isyana kalkışan Tuleyha’nın üzerine Halife, çoğu sahabeden müteşekkil bir ordu gönderdi. Tuleyha’nın para ile tutulmuş adamları, İslam ordusu ile karşı karşıya geldiklerinde bozguna uğrayıp kaçışmaya başladılar. Çılgına dönen Tuleyha kaçanları tutuyor, yakalarından sarsarak niye savaşmadıklarını sorguluyordu. Onlardan bir tanesinin verdiği şu cevap sahabeyi sahabe yapan özelliklerden birisi olarak tarihe mal olacaktır: “Bu savaştıklarımız var ya, bunlar bizim hayatı sevdi...
Seher: Dinimiz Diriliğimiz Olsun Diye Biz bu dünyaya bir kitabı okuyup anlamaya ve onun gösterdiği gibi yaşamaya geldik. Kitabın muallimi Rabbimizdir. Hayat bu kitapla buluşma fırsatı, Rasûlullah Efendimiz bu kitabın fiîlî örneğidir. O’nun ahlâk-ı hamîdesi, Kur’an’ın canlı tefsiri olarak gönüllere ve zihinlere kaydedilmiş ve bu kayıtlar hem sadırlar, hem de satırlar vasıtası ile bugüne kadar intikal etmiştir. Sünnet bir hayat tarzı olarak bu kayıtların mecmuudur. Kuşlar gibi uçup giden günler Kur’ân ve Sünnet’ten azami istifade için elimizdeki fırsatlardır. Şüphesiz Kur’ân ve Rasûlullah Efendimizin aziz hatırası ile buluşmanın he...
Ramazan Müflisi Olmamak İçin… Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in Kur’an tilavetini dinleyen cinlerin dönüp kendi kavimlerine bu hadiseyi anlatmaları Cin Sûresi’nde ele alınır. Duydukları Kur’an’a hayran kalan cinler onu her hususta doğru yolu gösteren; itikatta, amelde, ahlâkta doğru olanı öğreten bir kitap olarak tarif ederler. Sonra kendilerinin de mümin ve kâfirleri olduğunu beyan sadedinde şu ifadeyi kullanırlar: “İçimizde Allah’a teslimiyet yolunu seçenler de var, doğru yolu terk eden zâlimler de… Kim teslimiyet yolunu seçip Allah’ın emirlerine boyun eğerse, işte onlar doğru yolu arayıp bulmuş olanlardır.” (Cin, ...
Virüsün Dili Olsaydı... Merhametin kuruduğu bir zamandayız. İnsan ve fıtrat düşmanları ortalıkta cirit atıyorlar. Bu güruh önce insanı sonra yapay zekâyı ilâhlığa oturttu. Hatta tarihin sonunu ilan edecek kadar haddini aştı. Şimdilerde ise nereden geldiği meçhul bir virüsün şokuyla ne yapacağını şaşırmış durumda. Allah’ın görünmeyen ordularından bir asker, algoritma putperesti olmuş bu gafilleri tuşa getirdi. Dünya bir anaforun içine düştü. Kıyamet sahnelerine benzer bir hengâm yaşıyoruz. Ayetlerdeki tasvirler her yerde değil mi? Anne evladından, kardeş kardeşinden kaçıyor. Nedir peki bu hercümercin esas sebebi? Bir damla petrolü b...
YORULAN, SAHABE NESLİNE BAKSIN Merhum Mahmut Sami Ramazanoğlu kuddise sirruh son asrın nezih ve zarif mübelliğlerindendir. Kör tıpa ile engellenmeye çalışılmış bir maneviyat pınarını karınca sabrı ve arı çalışkanlığıyla tekrar akıtmaya muvaffak olmuş, o pınarın can suyu ile bir ömür Anadolu coğrafyasını karış karış dolaşmış ve kimi zaman merkep sırtında, kimi zaman fayton içinde müstait gönüllere ulaşarak imanı yaşamanın aşk ve heyecanını tatmış ve tattırmıştır. Bu nasıl bir heyecandı ve acaba kaynağı neydi? Bir talebesi anlatıyor: “20’li yaşlarımdayım. Hazretin daha evvelden verip okumamı istediği deftere dercedilmiş...
İnsanlık Hesabımızı Veremeyeceğiz Dergimiz 1986’da yayına başladı. İkinci sayımızın kapağı “Kudüs Acısı” başlığını taşıyordu. İsrail zulmünü, Siyonist zalimi ve Filistinli mazlumu o günden bu yana defalarca ele aldık. Hem kendi vazifelerimizi hatırlattık hem de sözde medeni dünyanın gözünde işlenen soykırım karşısında üç maymunu oynayanları teşhir ettik. Neredeyse 40 sene geçmiş, değişen bir şey var mı? Yine aynı sahneler, yine aynı vahşet ve yine aynı duyarsızlık… 1948’de bereketli toprakların bağrına saplanan hançer insanlığın yüreğini kanatmaya devam ediyor. Zulüm devam ettikçe hepimizde şu kanaat güçleniyo...
Heyecanını Yaşamadığımızı Kimseye Anlatamayız Dürüstlük insanın meftun olduğu bir yüceliğin adresidir. Bir tür aynadır, orada herkes erişmek istediği güzelliğin temaşası ile sermest olur. Hırlı hırsız, arlı arsız herkesi kendisine hayran bırakan bir seviye, sözün en doğrusunu söyleyen, sözüne en çok sadık olan Rabbimizin ahlâkının bir tecellisidir. O ahlâkın pırıltısı bir kez gözüktü mü alır insanı can damarından yakalar. O yüzden dürüst kimseyi herkes sever. Dürüstlük bu açıdan gönlü ihyânın en kestirme yoludur. Gönlü ihyâ ise şu dünya hayatında yapılacak en kârlı alışveriştir. Dürüstlük...