You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Köstendilli Süleyman Şeyhî Efendi’nin meşhur ve mühim eserlerinden birisi olan Mecma’u’l-Ma’ârif, birbiriyle irtibatı bulunan bazı tasavvufî ıstılahların izahı gayesiyle kaleme alınmıştır. Eserde, bu ıstılahlara vukufiyeti bulunmayan sâlikin, kavramlara aşina olmaması sebebiyle yolunu şaşırabileceği veya Rabbini ve nefsini layıkıyla tanıyamayabileceği gibi konular vurgulanarak, ilgili ıstılahlar bir sistem içerisinde, müstakil başlıklar halinde ele alınarak incelenmiştir.
Kırşehir doğumlu olan Âşık Paşa’nın kasd-ı mahsûsa ile Türkçeyi tercih ederek 10.613 beyit gibi geniş bir hacimde telif ettiği Garib-nâme, çok çeşitli konuları ihtiva etmesi münasebetiyle, bir nevî İslamiyetin “Türkçe yaşam kılavuzu”nu oluşturmuştur. Böylece Anadolu coğrafyasında yaşayan Türklerin günlük dilde İslamiyeti ifade etmeleri ve sohbet konusu haline getirebilmeleri mümkün hale gelmiştir. Dolayısıyla eser, bu coğrafyada inşa edilmekte olan yeni kimliğin temellerine, İslamiyetin nüfuz etmesine imkan sağlamasındaki payı bakımından oldukça müstesna bir yere sahiptir. Türk İslam edebiyatçısı ve İslam tarihçisi araştırmacıların ortak çalışmasıyla oluşturulan bu kitap, Garib-nâme’nin muhteva çeşitliliğini, edebî ve tarihî açıdan, tasnif ve tahlil edebilme denemesidir.
Osmanlı mezar taşları, tarihî, kültürel, edebî, siyasî ve daha pek çok alanda önemli bilgilerin elde edilebileceği bir hazine hükmündedir. Kapsamlı bir incelemeyle taşın bulunduğu mekanla ilgili pek çok açıdan dönem takibi yapılabilmektedir. Ayrıca taşların doğru yorumlanması, bölge halkının hayat ve ölüm tasavvurunu ortaya koymakta bu tasavvurun kronolojik takibi ile de dünya ve hayat algılarının değişimi öğrenilebilmektedir. Eyüp Sultan Türbesi haziresi bu manada oldukça zengin bilgiler ihtiva etmektedir. Çünkü kapladığı alan bakımından dünyanın en büyük mezarlıklarından biridir. Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri’nin burada medfun...
Mimar.ist 35. Sayısı
İslam’ı seçmiş milletlerin edebiyatlarında Hz. Muhammed’le ilgili edebî türler oldukça önem arz etmektedir. Bu çerçevede Hz. Peygamber’in doğumunu, hayatını, vasıflarını, mucizelerini konu edinen pek çok edebî tür bulunmaktadır. Kasîde-i Bürde de Hz. Peygamber’e yazılmış na‘t türünde bir manzumedir. Mısır’da doğan Bûsîrî, Kasîde-i Bürde adıyla meşhur olmuş kasîdesini Arapça olarak kaleme almıştır. Bu kasîde söyleyiş güzelliği, ifade gücü sayesinde şöhret bulmuş, pek çok millet tarafından kendi dillerine tercüme edilmiştir. Türk edebiyatında da Kasîde-i Bürde’nin manzum ve mensur birçok tercümesi yapılmış, şerhi...
Pek çok dil, mezhep ve kökene mensup toplulukları bünyesinde barındıran Osmanlı İmparatorluğunun idari, askeri ve toplumsal yapısı zamanın getirdiği ihtiyaçlara paralel değişiklikler gösterdi. 19. yüzyıl ise imparatorluk tarihindeki en derin değişim ve dönüşümlerin kaydedildiği, Osmanlı tarihini ikiye ayıran bir evre oldu. II. Mahmud’un hükümdarlık yıllarında merkezî otoritenin güçlendirilmesine yönelik uygulamalar ve reform çabaları, takip eden dönemde Tanzimat düzenlemeleri, yüzyıl boyunca süregiden kurumsal yenilikler Osmanlıların yaşantısını kökten etkilerken, geleneksel hayat tarzı değişmekteydi. Alaturka-alafranga kavramları, Osm...
Eleştiri kuramları, edebiyatın mahiyetinin anlaşılmasında ve edebî metin tahlilinde çok önemli bir işleve sahiptir. Edebî metnin doğuşu, yapısı, etkisi gibi hususlar eleştiri kuramlarının üzerinde durduğu belli başlı konulardır. Öte yandan bir metnin daha iyi anlaşılmasında ve estetik değerinin ortaya konmasında eleştiri kuramlarının varlığına ihtiyaç duyulur. Eleştiri kuramları, metinleri tek boyutlu tahlil etme yerine farklı bakış açıları ve estetik kriterleri öne çıkararak değerlendirmeyi olanaklı hale getirir. Bu bağlamda eleştiri kuramlarından faydalanarak metin tahlillerine yönelmek edebiyat araştırmacısına büyük bir kolaylık ...
19. yüzyıl Osmanlı Devleti’nde siyasî, iktisadî, sosyal, kültürel ve ilmî anlamda yeniliklerin yaşandığı bir dönemdir. Bu değişim, tarih yazıcılığında da kendini göstermiştir. Batı’da bilgi anlayışında yaşanan değişim ve tarih yazımında kullanılan yeni metotlar çerçevesinde Türk aydını da kendi tarih algısını inşa etme girişiminde bulunmuştur. Bu itibarla umumi tarihler veya Osmanlı tarihleri yazıldığı gibi İslam Tarihi sahasında da eserler verilmiştir. Bu dönemde yetişen müellif ve muharrirlerden bazıları yenilik arayışlarını takip ederken bazısı da geleneğe sahip çıkma sâikiyle hareket etmiştir. Bu doğrultuda telif ett...