You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
This book suggests a new theory on the origins and Urheimat of the Turks within the context of Central Eurasia and, more properly, the South Urals, by exploring the relations of the Turkic language with the Altaic, Uralic and Indo-European languages and by referring to historical, genetic and archaeological sources. The book shows that the elements that started the making of the Turkic ethno-linguistic entity were also shared by the regions where the later Hungarians would emerge, and that the consolidation of their identity seems to be related to the emergence and rise of the Sintashta culture. It argues that the fertile lands and suitable climatic conditions, together with the coming of agriculture likely at the end of the 3rd millennium BC, allowed them to increase their population.
Bu kitap Türklerin dünyaya, insanlığa, kültüre, sanata, bilime, teknolojiye ve uygarlığa etki ve katkılarını içermektedir. Türklerin çok sayıda imparatorluk ve devlet içeren büyük bir tarihi olduğunu, kültür emperyalizmiyle aldatılmış bilinçsiz kişiler dışında herkes bilmektedir. Ancak nerdeyse her alanda bulduğu ve bulmasa da geliştirip dünyaya yaydığı bir çok şey yeterince bilinmemektedir. Artık, 'Türkler yoğurt dışında ne buldu? Devlet kurmaktan başka ne yaptı?' diyenlere bu kitabı gösterebilirsiniz. Yazar Kitabın yazarı mühendis ve tarihçi Zafer Teker, 2000'li yılların başlarından beri projeler geliştirmekte, eğitimler vermekte, yayınlar üretmektedir. Kültür, sanat, tarih, bilim ve teknoloji alanında içerik sunan Fibiler.com sitesinin kurucusudur.
The subject of this particular book is of great interest today for three major reasons: first, the six republics of Central Asia, strongly shaped by Turkic languages (Tajik is a variety of Persian, but Turkic influence is still there). and Islam, are relatively unknown; secondly, their respective language policies, which they say are central for development and modernisation, may show us much about the creative potential of choices of language anywhere in the world as well as problems connected with implementation; third, these two scholars and their local assistants harvested much previously unpublished empirical data which they have presented to readers in a clear framework. The conclusion very well relates language policies in these states to broad issues of nation-building-, language planning, multilingualism, and other concepts.
The Caucasus region and Central Asia covers a large part of the Eurasian. Both regions, where Russia and China have a serious influence and visibility, also have a location that reflects the hegemonic expectations of both these actors. In this context, domestic political developments and even internal conflicts in the region can be linked to the policies of Russia and China to a certain extent and have the potential to affect the motives of these two powers. Although Central Asia is rich in natural resources, it is landlocked and has lagged other nations in terms of agricultural production and industrial development. Although the Caucasus is divided into the North, the territory of Russia, and the South, where three independent states are located, it is insufficient in terms of production and development. The Caucasus stands out especially with energy projects and its feature of being a commercial corridor.
Dünya tarihi içerisinde en fazla sözü edilen tarihin içerisinde bilinen her devirde var olan haklarında en fazla kitap ve makale yazılan fakat bütün bu bilinenlere rağmen haklarında hala dedikodular üretilen belki de tek millet Türklerdir. Haklarında bu kadar olumlu - olumsuz söz edilen yazılan bu Türkler Kimlerdir? Nerede Tarih sahnesine çıkmışlardır? Ana yurtları neresidir? Orta Asya ya da Altaylar Türklerin ilk ana yurdu mudur? İlk göçler doğudan batıya mı yoksa batıdan doğuya doğru mu olmuştur? Türk adı ne zaman ortaya çıkmıştır? Türk adı neyi ifade etmektedir ve özel bir manası var mı? Tarihleri nasıldır? Tarihte kalan Türk Devletleri han...
Dünya tarihine adını yazdırmış birçok Türk lider vardır. Bu büyük liderler tarihe damga vurarak olayların seyrini değiştirmişlerdir. Dünyadaki dengelerin yeniden kurulmasını sağlayarak bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılmasına da sebep olmuşlardır. Başarıları ile adlarından söz ettiren bu liderler; yönetim anlayışları, stratejileri, zekaları, yüksek cesaretleri, yaratıcı düşünce yapıları ve kişisel özellikleri ile de dikkatleri çekmeyi başarmışlardır. Bu kitapta, Motun Tanrıkut'dan Atatürk'e kadar Türk tarihindeki liderlerin hayatlarını, başarılarını ve önemli özelliklerini konu eden makaleler yer almaktadır. Bu mütevazı...
Yıllarca fen bilimleri alanında çalışmış bir akademisyen olarak, bir gün Felsefe lisansı yapmaya karar verdim. Lisansımı tamamladıktan sonra, bilim tarihi üzerine yüksek lisans tezi hazırlarken, kitaplarda Türk uygarlıklarının bilim tarihindeki konumlarında bir eksiklik olduÄŸunu hissetmiÅŸtim. Ancak bu eksikliÄŸi yüksek lisansımda tamamlayamamıştım. Bir gün üniversitedeki odamda masamın üzerinde duran Türk çadırına bakarken, bir an çadırda bir ÅŸey fark ettim, Tüynük adı verilen parçanın özelliÄŸiyle ilgili bu durumu araÅŸtırmama raÄŸmen literatürde yeterli bilgi ve delile ulaÅŸamadım. Duruma bir de fen bilimci gözlüğümle bakmak istedim. ÇadÄ...
Pan-Turkism has had varied fortunes in the 20th century. It has played a continuing role, at times of great significance, in the internal politics of Turkey itself, and it has fuelled the national struggle of the Turkic groups beyond Turkey.
The twenty two essays collected in Turkish Language, Literature and History offer insights into Turkish culture in the widest sense. Written by leaders in their fields from North America, Europe and Turkey, these essays cover a broad range of topics, focusing on various aspects of Turkish language, literature and history between the eighth century and the present. The chapters move between ancient and contemporary literature, exploring Sultan Selim’s interest in dream interpretation, translating newly uncovered poetry and exploring the works of Orhan Pamuk. Linguistic complexities of the Turkish language and dialects are analysed, while new translations of 16th century decrees offer insigh...
Oğuzlar, tarihin bize uzak olmayan bir anında ortaya çıktılar. Torunlarının son bin yılın tarihini yazacaklarını bilmiyorlardı elbette. Ne var ki, bu önemli topluluğun erken dönemleriyle ilgili araştırmalar yok denecek kadar azdır ve olanlar da siyasî tarih ağırlıklı çalışmalardır. Selçuklular, Osmanlılar, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safeviler ve Kacarlar gibi imparatorluk sahibi pek çok hanedan çıkartan ve belki kırk tane devlet kuran, ama hepsinden önemlisi dünyanın tam ortasına bin yıl boyunca hâkim olan Oğuzların nasıl ortaya çıktığı ise hâlâ belirsizliğini korumaktadır. Çok eski tarihlerde değil, Ortaçağ’ın ilerleyen asırları...