You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
The global narrative surrounding migrants, refugees, and people on the move is often fraught with biases, misunderstandings, and misrepresentations. While crucial for informing public opinion, media coverage can inadvertently perpetuate stereotypes, fuel discrimination, and distort realities. This leads to a climate where migrants and refugees are often misunderstood, marginalized, and even targeted with hate speech. Such narratives hinder efforts for inclusive societies and contribute to the polarization of public debates on migration. Media Representation of Migrants and Refugees offers a comprehensive solution by bringing together interdisciplinary perspectives to examine and challenge pr...
Lenin’in Bolşevik Partisi’ndeki çalışma arkadaşlarından Rus bilim adamı, felsefeci ve yazar Aleksandr Bogdanov (1873-1928) aynı zamanda bir bilim kurgu yazarıdır. Bogdanov, büyük ilgiyle karşılanan Kızıl Yıldız (1908) romanında, geleceğin sosyalizminin bilimsel tahminlere dayalı ayrıntılı, canlı bir tasvirini sunar. “Kızıl Gezegen” olarak bilinen Mars’ta insanlık ileri bir sosyalizm düzenine kavuşmuştur. Dahası, gezegenin insanları, sahip oldukları bilimsel-teknolojik donanım sayesinde komşu gezegen Dünya’ya ulaşmayı başarmışlardır. Sırada, aynı idealler için mücadele eden devrimci partilerin temsilcilerini, inşa edilmiş olan ileri...
Roman-2. Cilt
Çin Üzerinde Kızıl Yıldız, Çin devrimi üzerine yazılmış temel kitapların başında gelir. Kitabın yazarı Edgar Snow, Çin'de 14 yılını geçirmiş Amerikalı bir gazetecidir. Bu yıllar içinde Çince öğrenmiş, Çin tarihi üzerine bilgisini derinleştirmiş, Çin'in toplumsal yapısını ve siyasal ortamını yakından inceleyip gözlemlemiştir. Bu zengin arka plan bilgisine ve canlı gözlemlerine dayanarak Çin devrimini, Komünist Partisi önderliğindeki gerilla mücadelesini konu alan bu kitabı oluşturmuştur. Snow, gizlice kuşatma altındaki Kızıl bölgeye geçmiş, on yıla yayılan gerilla savaşının temel dayanağı olan köylüleri, Kızıl Ordu askerler...
Hanefî mezhebi, teşekkül etmeye başladığı ilk dönemlerden itibaren Müslümanların yaşadığı birçok coğrafyada yayılma imkanı bulmuştur. Erken dönemlerden itibaren Hanefi mezhebinin yayıldığı önemli bir havza da Mısır ve çevresi olmuştur. Fâtımîlerin bölgeye hâkim olmasıyla birlikte Hanefi mezhebi bu havzada uzun bir sure kaybolmuşken, Eyyûbîlerin Mısır’ı ele geçirmesi, yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Zengîler, Eyyûbîler ve özellikle de Memlükler döneminde yaşan Hanefî fakihler, Mısır ve çevresinde mezhebi tekrar canlandırarak farklı bir anlayış geliştirmişlerdir. Bu dönemdeki Hanefi fakihler, mezhep birikimini hadis merkezli fıkıh düşüncesi ile yeniden yorumlayıp güncellemişlerdir. Bu çalışmada Memlükler dönemindeki Hanefi fakihlerin oluşturduğu "Mısır Hanefîliği ekolü” incelenmiş, ekolün oluşumunda etkili olan sebepler, şahıslar ve onların fıkhi düşünceleri üzerinde durulmuştur. Astana Yayınları Tanınmış Uluslararası Akademik bir yayınevidir.
İngiltere’nin başbakanlarından (1979-1990) Margaret Hilda Thatcher, 1974 Yılında Eğitim ve Bilim Bakanı sıfatıyla Birmingham Üniversitesi Doğu Avrupa Araştırmaları Merkezinde yapılan toplantının sonunda şöyle bir değerlendirme yapar: “Merkezlerimizin Sovyetler Birliği üzerine yaptığı araştırma ve incelemelere göre Sovyetler Birliği en geç 2000 yılında çöküp dağılacaktır. Öyleyse bizim yapmamız gereken tek şey var, o da bütün kurumlarımızla Sovyet sonrası yapılanmada Büyük Britanya’nın çıkarları ve geleceği için şu andan itibaren ne yapabileceklerimiz üzerinde hazırlanmamızdır.” İngilizler post-Sovyet Dönemine hazır olmak ...
16. sayımızla huzurlarınızdayız. Güzel bir haberimiz var. Kitapların yalnız kalmasını istemediği için çıkan derginiz Okur, 4 yılı geride bırakmak üzereyken artık 2 ayda bir sizlerle olacak. Bundan sonra daha sık görüşeceğimiz için sevinçliyiz. Bu güzel haber vesilesiyle yeni bir abonelik kampanyası başlattığımızı da söylemek isteriz. Detaylı ilanı ilerleyen sayfalarımızda göreceksiniz. Sadece kendiniz için değil, sevdiklerinizi Okur’la buluşturmak için de dergi aboneliği hediye etmeyi düşünebilirsiniz. 2020’nin son aylarına gelmişken artık geleneksel hale gelen “yılın en dikkat çeken kitapları seçkisini” sizlerle paylaşıyoruz....
The Armistice of Mudros was signed on 30 October 1918 and on the morning of 13 November 1918, a mighty fleet of battleships from Britain, France, Italy and Greece sailed to Istanbul, and dropped anchor without encountering resistance. This day marked the beginning of the end of the Ottoman Empire, a dissolution that would bring great suffering and chaos, but also new opportunities for all Ottomans, Muslim and non-Muslim alike. Drawing upon a previously untouched collection of Armenian and Ottoman Turkish primary sources, Ari Şekeryan considers these understudied post-war years. Examining the Armenian community as they emerged from the aftermath of war and genocide, Şekeryan outlines their shifting political position and the strategies they used to survive this turbulent period. By focusing on the Ottoman Armistice (1918–1923), Şekeryan illuminates an oft-neglected period in history, and develops a new case study for understanding the political reactions of ethnic groups to the fall of empires and nation-states.
None