You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
“Tamam öldüm öldüm de, bir sor acaba yaşadım mı ben?” Sibel K. Türker’in yeni romanı Mecnun Kelebekler, bambaşka bir dünyanın diliyle yazılmış. Ev işlerine giden Filiz, bir markette kasiyerlik yapan kızı Nilay, Filiz’in ayrıldığı kocası tekel büfecisi İsmet ve Filiz’in arada bir oturmaya gittiği falcı Vedia… Ve aynı alt sınıf çevresinden yan karakterler… Sibel K. Türker, şaşırtıcı bir başarıyla anlattığı bu renkli karakterleri, usta bir ressam gibi, tüm renkleriyle, adeta nakşediyor. Mecnun Kelebekler, başka romanlara benzemiyor, Sibel K. Türker’in bugüne dek yazdığı romanlara da benzemiyor; alabildiğine renkli ve çoksesli bir Türkçe, dozu gittikçe artan bir mizah, her biri mecnun kelebekler gibi sayfaların arasında dolaşan karakterler –değeri bilinmemiş şairler, görüşü sorulmamış filozoflar, medyum bile sayılmamış simyacılar– aracılığıyla çizilmiş unutulmaz bir “günümüz Türkiye’si”…
None
None
None
None
Editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği Köprü Kitaplar koleksiyonunun 24. kitabını, çağdaş edebiyatımızın ödüllü ustalarından Sibel K. Türker yazdı. Dağılmış bir ailenin umut yaratmak uğruna ödediği bedelleri genç Ekin’in gözünden anlatan roman, zorlu bir Ankara kışında yaşananları resmediyor. Birbirini anlamanın, yüzleşmelerin ve sevginin sınırlarında gerçekçi bir hikâye anlatıyor. Sibel K. Türker, yazdığı bu ilk gençlik romanında yalın anlatımı ve zarif üslubuyla kalplere dokunuyor, büyümenin sancılı ama keşiflerle dolu sokaklarında yürüyüşe çıkarıyor.
None
Öyle ya, dalgalar olduğuna göre bir deniz de olmalı. Hepimizin kendi şehrini kıyısına kurduğu bazen mavi ve dingin bazen tehditlerle dolu karanlık bir denizi olmalı. Herkesin kurtuluşunu ya da yıkımını bulacağı bir deniz. Acaba ölüm de oradan mı gelir? Burada Kalmak, adından da anlaşılabileceği gibi, insanımızın bugün içinde bulunduğu ruh durumuna ışık tutan bir roman. Sibel K. Türker, her zamanki güzel Türkçesiyle, kahramanlarının iç dünyalarına yönelik bir kazıya girişiyor. Burada Kalmak’ın lise çağındaki anlatıcısı Kutlu, çevresindeki tüm kalabalığı gözlemliyor… Böylece ortaya hem bugünün Ankara’sının hem de tüm bozulmalara karşın burada kalmak isteyenlerle kaçıp kurtulmak arzusunda olanların bir manzarası çıkıyor.