You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Das Licht, die Farbe, die Horizontlinie sind Parameter für unsere Wahrnehmung des Mittelmeers. Wir müssen uns die Frage stellen, ob sich diese Wahrnehmung auch in den Erzählungen, in den Ritualen der „Anderen“, in ihren performativen und mündlichen Traditionen widerspiegelt. Narrative Formen der Vermittlung offenbaren im Vergleich mit der wahrgenommenen Realität Brüche und Widersprüche. Auf verschiedenen Wegen, die vom Mittelalter bis in die Gegenwart führen, versuchen die Autoren zu zeigen, wie eine Verständigung auf allen Seiten des Mittelmeers möglich ist. The light, the colour, the horizon line are parameters for the perception of the Mediterranean. The key issue is how we ...
Although Turkey began its transition to democracy as early as the 1950s, it is still far from having reached a level of consolidated democracy with the country's sixty-year history of democratic politics being punctuated by numerous breakdowns and restorations of democracy. In an attempt to examine why consolidation of Turkish democracy has taken so long, this book aims at analyzing various factors including state, political parties, civil society, civil-military relations, socio-economic development, the EU as an international actor and the rise of internal threats (political Islam and separatist Kurdish nationalism) that both hinder and enhance democratic consolidation in Turkey. By highlighting the strengths and shortcomings of the Turkish experience from these perspectives, this book suggests the optimal policy priorities for current and future Turkish governments to establish a consolidated democracy in Turkey. Contributors: Muge Aknur, Canan Aslan-Akman, Filiz Baskan, Gulgun Erdogan-Tosun, Siret Hursoy, Aysegul Komsuoglu, Gul M. Kurtoglu-Eskisar, Yesim Kustepeli, Nazif Mandaci, Ibrahim Saylan, & Ugur Burc Yildiz.
This book covers a range of scientific disciplines, from interdependence between low pH and heavy metal stress, to the genesis of the Maldives, and from the importance of globalization in Turkey’s environmental policies on water to Bluetooth-based robotic model platforms for agriculture. Also explored are the fields of architecture and landscape ecology and geography. Contributions in each chapter are prepared by experts in the field, and mirror the advances in their respective approaches. This book contains important recommendations for future tasks within each discipline, and supplies extensive bibliographies at the end of each chapter, as well as tables and figures that illustrate the research findings. The volume will attract the attention of researchers and local authorities and implementers, and will be of great interest to academics, teachers and students.
The volume looks at the relation between contemporary Turkish film and television discourses and religion, in relation to the traditions and rituals of Islam, the representation of Muslim women, and subsequent changes in narratives and characters. It employs differing approaches to the relationships between media and religion, concentrating on how religion has started to shape the politics of film in new cinema practices in Turkey. As such, the book represents a comprehensive resource on recent Turkish cinema and TV – a milestone at a time when numerous disciplines have shown an increasing interest in the emerging new Islamic popular culture. It will appeal to those who are interested in Turkey’s opinion about itself, scholars who work in film studies, media studies, religious studies, gender studies and the political sciences, as well as anyone with an interest in Middle Eastern studies and media.
Dinin toplumsal hayatta oynadığı rol, dinî kurumların Cumhuriyet döneminin modernleşme perspektifiyle yaşadığı gerilimli ilişki, toplumbilimleri açısından çeşitli tartışmalara yol açmıştır. Şerif Mardin’in bu kitapta bir araya getirilen makaleleri, 19. yüzyıldaki siyasal tartışmalardan AKP’ye uzanan gerilim hatlarının siyasal düşüncede ve siyaset sahnesinde nasıl bir rol oynadığını inceliyor. Türkiye’de düşünce tarihi, din ve siyaset sosyolojisine yaptığı önemli katkılar nedeniyle düşünce hayatımızın önde gelen isimlerinden biri olan Şerif Mardin, toplumumuzda yüz yılı aşkın bir süredir gündemde kalan din, modernleşme, Bat...
“Kim bunlar? Kim bu uzun saçlı hırpani kılıklılar? Kim bunlar, Türk polisine satılmış, Türk ordusuna milli olmayan ordu demek cüretini gösteriyorlar. Kim bu ağızları içki kokan sarhoşlar? Biz Tanrıdan olduğu kadar insanoğlundan da umut kesemeyiz. Bir fahişenin namuslu kadınlara özene özene bir gün tüm günâhlarından sıyrılıp, şeref doruğuna ulaştığı çok görüldüğü gibi, bir komünistin de içinde bulunduğu ‘leş’ halinden tiksine tiksine bir gün ‘milliyetçilik’ gibi şeref yücesine tırmanması umulabilir.” Her ideoloji gibi milliyetçi-muhafazakâr ideolojinin de belirli motifleri, vurguları ve hedefleri vardır. Bunlar nasıl bir ...
Bu kitap, II. Abdülhamid’in devr-i iktidarında tatbik edilen Kürt siyasasına yoğunlaşmış, birinci el kaynakların sunduğu ampirik verilerle sosyal bilimlerin sunduğu epistemolojik bilgileri bir araya getirerek yoğurmaya çalışmıştır. Osmanlı-Kürt ilişkilerinde yaşanan süreklilik ve kopuşlar geleneksel devlet/toplum ile modern devlet/toplum paradigmaları ışığında değerlendiren çalışma, analojiler ve karşılaştırmalar yaparak II. Abdülhamid’in Kürt Siyasası’nı hem bölge düzlemine hem de dünya düzlemine oturtmaya gayret göstermiştir. Kitap, II. Abdülhamid’in Kürt politikasını merkeze almakla birlikte, Osmanlı toplum yapısının tarihsel...
Şerif Mardin’in 1950’lerden beri sosyal bilimlere ilişkin olarak yazdığı makalelerin ve kitap eleştirilerinin derlemesi. Derlemede yönteme, metin analizine, ideolojik sembol tahliline, sosyolojik kavramlara v.b. dair, daha “teknik” özellikli metinler yeraldığı gibi Türkiye’nin siyasî ve toplumsal kültür yapısını yorumlayan eleştirel makaleler de var.
Görüşlerini incelediğimiz kelâmcılar, mensup oldukları dinlerinin gereği olarak aslı itibariyle mucizenin imkânı ve vukuu hususunda bir tereddüt izhar etmemişler, ancak kimi mucizelerin sıhhati ve algılanması gerektiği şekil noktasında doğal olarak farklı birtakım tavırlar geliştirmişlerdir. Yaşadıkları çağın etkisini hisseden bu zevâtın karşı karşıya kaldıkları duruma verdikleri tepki elbette birbirinin aynı olmamıştır. İslâm’ın daha güçlü bir şekilde anlatılması derdinde birleşen bu şahsiyetler, kurtuluş reçetesi olarak sundukları fikirlerinde farklı mütalaalar yürütmüşlerdir. Kelâmcılarımızın muhafazakâr veya modernist seçmiş oldukları yol itibariyle birbirlerinden ayrılmaları, mutlak bir surette farklı bir gaye peşinde koşmalarını gerektirmediği için İslâmî temel ilkeleri zedelemediği müddetçe bu yaklaşımları bir zenginlik olarak değerlendirmek ve onlardan istifade etmek en uygun yol olarak gözükmektedir.