You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
"A complete and detailed guide to crime on film: prison dramas, film noir, heist movies, juvenile delinquents, serial killers, bank robbers, and many other subgenres and motifs. The historical and social background to movie crime is covered by articles on the FBI, the Mafia, the Japanese yakuza, prohibition, boxing, union rackets, drugs, poisoning, prostitution, and many other topics."--Cover.
Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (GASAM); Afganistan, Bangladeş, Butan, Hindistan, Maldivler, Nepal, Pakistan ve Sri Lanka’yı içeren Güney Asya coğrafyasının tarihi, siyasi, ekonomik, sosyokültürel yapıları, bölgenin stratejik ve jeopolitik dengeleri hakkında kamuoyunu doğru ve objektif biçimde bilgilendirmek amacıyla 2004 yılında kurulmuş bir düşünce merkezidir. GASAM; Türkiye’de Güney Asya ülkelerini, Güney Asya ülkelerinde ise Türkiye’yi tanıtmayı, ülkeler arasındaki tarihi, ekonomik, akademik ve sosyokültürel alanlarda karşılıklı yarar sağlamayı, bu yolla bölge ve dünya barışına katkı sunmayı hedeflemektedir. “Güney Asya...
None
None
Turkey before 1980; cinema is newly recognized, political youth movements are experienced; all these developments are transferred from the world of the peddler Süleyman.
Türkan Şoray’la başlayıp Aziz Nesin’le sonlanan, Murat Özsoy'un 1987-96 arasında yüz yüze yaptığı 32 RÖPORTAJ… Sinema - Türk Sinemasının Sultanı TÜRKAN ŞORAY - 1987 “Ağla!” Diyorlar Ağlıyordum, “Gül!” Diyorlar Gülüyordum Biyoloji - Prof. Dr. ALİ DEMİRSOY - 1996 İnsan Sütü Veren İnek, Balık Genli Patlıcan, 7 Bin Kalıtsal Hastalıktan Arınmak Psikiyatri - Prof. Dr. CENGİZ GÜLEÇ Roma Barışı, Osmanlı Barışı, Kültürel Kimlik, Geleneksel Çare Davranışları Çevre - ANKARA KUŞ GÖZLEM TOPLULUĞU AKGT - 1996 Türkiye’den Kaçırılan Şahin, Bir Mercedes’e Bedel Turizm - ANKARA TURİZM REHBERLERİ DERNEĞİ ARED - 1996 Dünyanın 7 ...
None
2009 yılında Bedrettin Cömert çalışması nedeniyle Ankara’ya gitmiştim. 29 Ekim’i 30 Ekim’e bağlayan saatlerdi. Prof. Hamiye Çolakoğlu ile bütün gün süren söyleşimiz uzamış, saat 02:00 olmuştu. Üzerimizde büyük bir yorgunluk vardı. Tüm notları, bilgisayarı ve kamerayı toplayıp çantalara yerleştirdim. Salonun bir yanında büyük bir yemek masası vardı. Üzerinde bazı kitap, not, seramik tabak ve fotoğraflar duruyordu. Masanın köşesindeki bir fotokopi dikkatimi çekti. Cumhuriyet gazetesinde çıkmış Bilge Karasu’nun yitimi üzerine bir dostunun kaleme aldığı bir yazıydı(1). Karasu, Prof. Çolakoğlu’nun da yakın arkadaşıydı. Aynı yazıyı bir süre sonra Karasu için hazırlanmış bir armağan kitabın içinde gördüm. Tekrar okudum. Sonra tüm kitabı inceleyip Karasu’nun dostlarının onun için neler yazdıklarına baktım. Yazıların hiçbirinde o gece okuduğum yazıdaki duyarlık yoktu. Bu duygu farklılığı beni Bilge Karasu üzerine bir çalışma yapmaya yönlendirdi. Planımı Bedrettin Cömert sonrası projelerimin içine kattım.
Son yıllarda hem ülkemiz de hem de uluslararası entelektüel dünyada değerlerle ilgili çalışmalara ilgi giderek artmıştır. Çağımızın “hoşgörü”, “öteki”, “savaş”, “barış, “özgürlük” gibi temel problemlerini göz önüne alırsak “Değerler”in bu yükselişi tesadüfü olmasa gerek. Aydınlanmayla birlikte başlayan “değerler”in değersizleştirilmesi anlayışı, hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak beklenmedik olumsuz sonuçlar doğurdu. Aydınlanmanın “akıl”ın güvencesinde kurmaya çalıştığı modern toplum, temel değer olarak meşrulaştırdığı “bilim”i, bütün değerlerin mihenk taşı olarak görüp sanattan ...