Welcome to our book review site go-pdf.online!
You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Migration - global processes caught in national answers
The volume brings together contributions that reflect on issues about migration in terms of the countries of immigration: ways of “reception“. It is underlined in all contributions that effective humanitarian legislation can only be implemented together with a deep understanding of the problems faced by refugees/asylum seekers and the social relations that determine their position in society. Mehmet Okyayuz, grown up in Gemany, studied political science, philosophy and sociology in Paris, Berlin and Heidelberg. MA from Heidelberg and Doctorate in Marburg. Since 1995 he is teaching at ODTU in Ankara, focusing on political theory, history of labour movement, policy analysis and migration. ...
Human Rights in a Changing World
The book aims at presenting an updated version of the basic and general human rights debates. While it is frequently suggested that Human Rights are universal and indivisible, it is an undeniable fact that this is far from being true. And if there was ever any justification for talking about an ending to history, that narrative has definitely lost all justification in the light of recent developments. In fact, we are now witnessing a new harsh round of global system competition, often at the edge of a global hot war, now not anymore in a bipolar world but in a multipolar setting.The book contributions include reflections on history and theory, the reinterpretation of rights in different national contexts and/or in relation to specific groups (e.g. women) and areas (e.g. digitization).The book is meant to be a food for thought, at the end arguing in favour of the need to redefine Human Rights, reflecting the changes since the inauguration of the UDHR.
Konaktakiler
Gülperi, Çınar ve Poyraz’dan oluşan Üç Kat Tat Çetesi’nin en sevdiği eğlence, mahalledeki “perili köşk”ün bahçesinde oynamak, yıkık dökük odalarında dolaşmaktır. Terk edilmiş, harap durumdaki evden sesler geldiği uyarılarına aldırmayan kafadarlar, günün birinde evde oynarken hiç ummadıkları bir sahneyle karşılaşır. Aynı anda umut da, perili köşkün eşiğinden giriverir. Ancak, üç arkadaş bu kederli evin ve içindekilerin yüzünü güldürebilecek midir?..
DEL? PA?A
Gunun birinde, bir tesadufun ortaya cikardigi deli bir adam Kochisar'in neredeyse tarihi akisini degistirir. Deli lakabini alan bu adam, zamanla cocuklarin sevgisini kazanir ve cocuklar onu kirilmayan bir oyuncak olarak gonullerinde beslerler. Cocuklara gore, Deli Pasa v
Sehidin Emaneti BursAnkara
Size eşsiz bir kardeşlik hikâyesi anlatacağım. Bu hikâyenin içinde benim hayatım da var. Hayatımın içindeyse biraz yalnızlık, çokça kalabalık; biraz neşe, çokça hüzün; biraz öfke, çokça sevgi… Azıyla çoğuyla herkesin hayatında olduğu gibi. Sonra kardeşim Fehmi var. Ben ne kadar varsam, o da o kadar var. Dostlarım var. Bursa’dakiler, Ankara’dakiler. Birlikte büyüdüklerim, birlikte sevdiklerim… Bursaspor’um var. Yeşiliyle, beyazıyla, ruhuyla, inadına sevenleriyle kendine meftun eden ve dinlenir bir hikâyem varsa bunun asli sebebi olan Bursaspor’um… Ankaragücü’m var. Kalbimdeki yeşil ve beyazın yanına sarıyla laciverdi de katan, gönl...
Gözyaşlarım Da Güler Benim
AYRILIK Ah şu ayrılık; Gecenin kör ayazı gibi yüzüme vuran En soğuk acım Anlamam ki ben sana Neden bu kadar muhtacım Yerlere çalınsın adın Keşke olmasaydın
HASRETNAME
Şiir, acısıyla tatlısıyla şu hayatta yaşadığımız duyguların kâğıda yansıması, beyaz sayfalarda yeniden canlanmasıdır. Bu kitabı okurken mısraların sabırla, çileyle, vuslat arzusuyla, aşkla… yoğrulduğunu göreceksiniz. Oğuz Dalgıç’ın ilk şiir kitabı olan Hasretname, aşkı ve hasreti anlatmaktadır. Aşk deli bir rüzgârın sırtında yapılan yolculuk gibidir. Kâh bir güzel sevgilinin gözlerinden yüreğine savurur, kâh güneşe, aya, doğaya vurdurur gönlünü, kâh insanlığın efendisi önünde el pençe divan durdurur, en sonunda ruhunu göklere uçurur da, ilahi huzurda alnını secdeye kondurur. Evet, şair kitapta aşka dair; yar aşkına, t...
Düşüncelerden Yansımalar
BİZ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ YURTTAŞLARI DİYORUZ Kİ: Yasadışı yöntem ve kanlı eylemlerle, Devletimizi parçalamaya, insanımızı bölmeye, geleceğimizi karartmaya yönelik girişimleri tezgahlayanlarla dayanışma içinde olan “satılmış işbirlikçilerle mücadele” görevlerimizin başında gelmelidir. İnsanlıktan nasibini alamamış, izan ve insaf yoksunu o onursuzlara şöyle seslenmeliyiz: “Biz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde, kökenleri ya da dini inançları ne olursa olsun yaşayanlar, Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşları: Güneşinde ısınıyor, yağmurunla bereket buluyor; ekmeğini yiyor, suyunu içiyoruz; rızkımız bu topraklarda... Herkes bilsin ki: Parçalanacak Devletimiz, paylaşılacak vatanımız, indirilecek bayrağımız, yeniden çizilecek sınırımız, elden çıkarılacak toprağımız, terk edilecek ilimiz, vazgeçilecek insanımız, gidilecek yurdumuz, başka bir coğrafyada gelecek arayışımız yok. Biz, doğusuyla, batısıyla, güneyiyle, kuzeyiyle büyük bir aileyiz. Biz bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, cennet vatan Türkiye’nin sahibiyiz. Hep de sahibi kalacağız.” ATİLLA GİRGİN
Selam Dünyalı, Ben Türküm!
Yürüyüş yaparken zıplayıp tabelalara vuranların, evde gömlek, kravat ve süveterini çıkarmayıp sadece altına pijama giyenlerin, gazetelerdeki insan fotoğraflarına türlü çeşitli bıyıklar çizenlerin hikâyesi... “Kopya kişinin kıldığı namaz geçerli midir?” diye soranların, uzaylı görünce taş atanların, işkembe-kokoreç yasaklanır diye AB’den soğuyanların, yeni dökülmüş betona imza atanların hikâyesi... Haftasonu ödevini pazar akşamına sıkıştıranların, bi arkadaşa bakıp çıkanların, duvarlarına geyikli halılar asanların, cep mesajından destan düzenlerin hikâyesi... Adaleti mafya tezgâhlarında arayanların, Susurluk’tan sadece ayran çağrışımı çıkaranların, mermi manyağı yapanların/yapılanların, her şeye ülkücü ad bulanların hikâyesi... Otobüste cam kenarında oturan, akşamüstü hüzne dalan, Aziz Nesin’e rakı kadehiyle rahmet okuyanların hikâyesi... Her şeye ama her şeye alaturka bir tını verenlerin hikâyesi... Tebessümden öte bir şey var bu kitapta... Belki muzip bir kahkaha, belki de derin bir iç çekme... Hâl-i pür melâlimiz işte...
Ashab-ı Kehfimiz
Prof. Dr. Nâzım Hikmet Polat tarafından hazırlanan Ötüken'in Ömer Seyfettin Külliyatı; yazarın sağlığında yayımladığı kitaplar esas alınarak aynı çerçevedeki diğer metinlerin ilgili eserlere eklenmesiyle meydana getirilmiştir. Sözlük anlamı “mağara mensupları” olan “Ashab-ı Kehf”, Türkçede “Yedi Uyurlar” diye anılır ve halkından yüz çevirip uzaklaşarak bir mağarada asırlarca uyuyan yedi insan ve bir köpeği ifade eder. "Ashab-ı Kehf", Hıristiyanlık ve İslamiyet’te, kutsallık atfedilen bir kavram olarak kullanılsa da, yine de toplumundan, dünya meselelerinden, güncelden uzaklaşıp âdeta rüya âleminde yaşamanın remzidir. ...
