You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Bizim açımızdan bakıldığında AB orada, uzakta duran, ona doğru koştukça uzaklaşan serap karakterini uzun bir zamandır muhafaza etti -hala da ettiriyor. Özellikle 1990’larda 2000’lerin sonuna kadar olan dönemde, ya da ekonomik gelişimine bağlı olarak daha müstakil küresel siyaset izleyebilecekleri sanrısına kapılana kadar, Türkiye’de siyasal kadrolar AB’nin önce müktesebatını, daha sonra ise kurucu felsefesini ülkede hayata geçirecek adımlar atmayı sürdürdüler. Bununla birlikte son on yılda ilişkiler, ileride onarılması gerçekten de zor, köklü bir değişim geçirdi. Fakat mensubu olduğum Türkiye’deki sosyal bilimci akademik topluluk AB’yi hiç bırakmadı; yakından takibini sürdürdü. Bu çalışma da bana göre o inatçı takibin, o 1990’lardaki modernleştirici siyasal elitin “AB’nin yönetici ilkelerini AB’ye üye olmaktan ziyade sadece ve sadece Türkiye’nin iyiliği açısından hayata geçirmeliyiz”, ya da “hala saatlerimizi Avrupa’ya göre ayarlamalıyız” felsefesine olan sadakatin bir ürünü. Prof. Dr. Nazif MANDACI
Central Europe may be perceived as a homogeneous subunit: a geographic locale that shares similar cultural traits, common histories, and a linked troubled past, and one that has embarked on a joint process of European integration in the past three decades. A closer look reveals that there are significant differences hidden in the cracks and the states of Central Europe exhibit large variety in two key elements that makes regional cooperation uniquely challenging: their strategic cultures and their relations toward Russia. Two major factors determine a state’s foreign policy and international ambition – its perception of the security environment and the capabilities it possesses. Policy e...
Teknoloji, uluslararası ilişkilerde asli belirleyici bir role sahiptir. Dönüştürücü süreçler bütünü olarak teknolojik gelişim; sosyal, kültürel, ekonomik ve politik alanın yanı sıra ülkeler ve bölgeler arası ilişkileri derinden etkiler. Uluslararası ilişkilerde en iyi ve en verimli gelişmeleri teknoloji belirlemiştir. Ne yazık ki en kötü ve en yıkıcı olanları da... Üretimi, iletişimi ve dayanışmayı teknoloji yükseltmiştir, ne yazık ki savaşları ve kirliliği de... Teknolojik gelişmişliğin veya teknolojiye erişimin düzeyi, uluslararası ilişkilerin doğasını ve uluslararası sistemin hiyerarşik yapısını şekillendirir. Teknoloji ile ulus...
Batı’nın bugünkü değerleriyle ortaya çıkmasında doğu kültürlerinin ve özellikle İslâm medeniyetinin inkâr edilemez bir rolü olduğu açıktır. Endülüs Emevi Devletiyle Haçlı Seferleri sayesinde Batı birçok mimari ve edebi unsurlar, hümanizm gibi felsefi açılımlar kazanmıştır. Moğol Kubilay Han tarafından Pekin yakınlarında kurulan şatafatlı Chang-du şehrinin bir yansıması olan “Xanadu” kelimesi, bugün bile lüks, konfor ve refahın bir ütopik sembolü olarak kullanılmaktadır. Türkler, Haçlı Seferleriyle birlikte aralıksız olarak olumsuz ve hoş olmayan tasvirlerle anılmaya başlamıştır. Batı edebiyatında Türklerin ilk defa zikredildiği eser Nibelung destanıdır. Bu eser Türklerin kısmen olumlu gösterildiği için de ayrıca önemlidir. Ayrıca Türk Edebiyatı ve Klasik Fars Edebiyatından yapılan çeşitli çeviriler ve bazı batılı şairlerin şiirleri metinler arası bağlamda incelendiğinde yine Doğu kültürlerinin izleri görülebilir.
This ethnographic work examines both the colonial language governmentality imposed by the Turkish state and the Kurdish language activism as a response to this system. Through a genealogical study, it calls for a reconsideration of the linguistic condition in Turkey as being more than nationalist, highlighting its foundation in intertwined ideologies of racism, imperialism, and colonialism. It then provides an analysis of new possibilities and directions led by the actors of the Kurdish language movement, which seeks to enhance not only the linguistic but also the socio-political condition of the Kurdish people by taking a "beyond language" approach. The work advances our thinking about language oppression and minority language activism.
None