You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
This comprehensive and updated book focuses on breastfeeding and its long-term effects which affect health and development, providing a protective metabolic programming against chronic non-communicable diseases such as diabetes, obesity, metabolic syndrome and hypertension. All recent developments of programming effects of breastfeeding are covered in chapters that provide fundamental knowledge besides update and sophisticated information on the subject. Special focus on: Metabolic programming Neuro-developmental Programming Infections This book will benefit neonatologists, pediatricians, GPs, obstetricians, endocrinologists and all health professionals interested in this quite new and developing topic. Residents and student will appreciate the contents coverage and clarity.
Tıp ve Sağlık Bilimleri: Modern Analiz, Bulgu ve Araştırmalar
Kitaplarında toplumsal acıları neden ve sonuçlarıyla başarılı bir şekilde resimlerken yaşadıklarından fazlasıyla etkilenen, kendi sıkıntılarından çok içine girdiği dünyaların dertleriyle ilgili duygusal, duyarlı ve bütünüyle yalnız bir adamdır Reşat Enis. Yalnızlığı içe dönük yaşantısının bir uzantısıyken zamanla sistemin işine yarayan garip bir mekanizmaya dönüşür. Romanlarıyla gündem belirleyen, içeriğindeki zehirli tadıyla okuyucuları dışında hemen herkesi ürküten yazar, reklam denen tuhaf ayrıntıyla hiç ilgilenmez. Eserlerini, içinde yaşadığı dönemin koşullarıyla şekillendirip Türk edebiyatında yeni ve bambaşka bir ...
None
Günümüz Türkiyesinde milletimizin birlik ve beraberliğini sağlayacak, inanç ve itikadını düzeltecek, Antalya / Kumluca ilçesinde yetişmiş MUHAMMED SIDDIK HEKİM (K.S.) Hocaefendi’nin kaleminden “FIRKA-İ NACİYE’NİN HÜKÜMLERİ” adlı eseri yayınlanmıştır. Allah (C.C.) ve Resulünü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i seviyor ve inanıyorsanız, “Sırat-ı Mustakim” yolu olan “FIRKA-İ NACİYE’NİN HÜKÜMLERİ”ni okuyunuz. İslâm dininin günümüze kadar bozulmadan nasıl geldiğini bu eserde bulacaksınız. İslâmın garip görüldüğü, fırkaların çoğaldığı, katlu kital’in arttığı, fitnelerin azdığı, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) efendimize töhmet edilip, normal bir beşer seviyesinde görüldüğü, herkes dini, Kur’an-ı kendi akıl ve mantığına göre yorumladığı, mesnet ve senede itibar edilmediği bir devirde Allah (C.C.) bu dini yeniden ihya edecek insanı yaratır. Yukarıda belirtilen konularda, günümüz insanının karşılaştığı itikadi bozukluk, sapık fırkalara, fitnelere karşı kurtuluş yolunu bu eserde sağlam mesned ve senedlerle bulacak, hayran kalacaksınız…
Ağaçlar dalgakıranım, bu kerpiç duvarlar sağlam kalelerim oldu. Bu ev o "dışarıdakilerden" ikimizi korudu. Seni hapsettim buraya. Affedersin. Teşbihte hata ettim. Bir mahpusluktan başka bir mahpusluğa koydum seni. Aşk bir mahpusluk değildir. Aşk koskocaman bir hapishane olan dünyanın açık kalan tek kapısıdır. Kaçalım mı sevgilim o kapıdan? Hadi gel artık tut elimden. Gözümden Deliler Taştı'yla Çağan Irmak, o eşsiz filmlerinden de aşina olduğumuz sıra dışı, derinlikli karakterlerinin, Ege'nin bir kasabasındaki acı-tatlı yaşamlarını çok katmanlı, şiir gibi öykülerle bize anlatıyor. Cıgaralı Naciye'nin sinema tutkusundan, Haktan'ın sırlarl...
Roman Estetiğinin…öykü estetiğinin kategorilerle belirlenen belli yasaları vardır. Yazar, estetik açıdan güzel bir yapıt oluşturmak istiyorsa bu yasalara uyacak… Romanı değerlendiren de yazarın bu yasalara uyup uymadığını bakacak…. Özellikle 1970’den sonra bu özelliklere uyulmadı. Roman değerlendirmelerinde retorik yapılıyor. Birinci kitapta yöntemimiz buydu…25 yazar, 27 yapıt üstüne yoğun bir emekle uğraştılar… Bu yapıtın sessizlik kırımına uğratabileceğini biliyordum. Öyle oldu. Sessizlik kırımına uğratıldı. Şimdi ikinci kitapta 34 yazar 41 yapıt üstüne yoğun emekle uğraştılar. Bu yapıtta sessizlik kırımına uğratılacak… Sizler hiçbir zaman hiçbir romana çalışmadınız. Kendinize yatkın romanları ‘romanı okuduğumda’ diye övdünüz… Sizler aslında bilgisizliğin doruğundasınız. Bir gün düşeceksiniz o doruktan… O gün bilgi yüklü Romanda Estetik Kalkışmalarla karşı karşıya kalacaksınız… Cengiz Gündoğdu
Bin Yüz Bir Giz, Salihli’nin idealist belediye başkanı Zarif Bey’in sanata yönelik bir düşüyle başlıyor; Zarif Bey, göreve gelir gelmez, Salihli’ye bir tiyatro kazandırmak istediğini açıklıyor. Amacı, çağdaş ve sanatla iç içe bir Salihli yaratmak; Anadolu’da da çağdaş tiyatro yapılabileceğini göstermek, halkın sanatla, sanatçıyla buluşmasını sağlamak... Gelin görün ki, idealler her zaman aynı iyi niyetlerle karşılanmıyor bu toplumda... Nitekim en başta kendi partilileri müstehzi bakıyor ona... İlk kez 1993’te basılmış olan Bin Yüz Bir Giz bir kasaba parodisi; belediye görevlileri, küçük esnaf, devlet kurumlarına yerleşmiş ufuksuz fakat hırslı kişiler, sanattan alabildiğine uzak kasaba halkı, gençler, ev hanımları... Aslankara, tüm bu kalabalığı gözlemlediği romanıyla zaman zaman güldüren, ama sonunda okuru ciddi sorularla ve tabii hüzünle baş başa bırakan bir oyun koyuyor sahneye.
Turkish literature; 20th century; history and criticism.
Yazarın işi, bir ideoloji hastalığıyla idrakine deli gömleği giydirip hâdiseleri olduğundan farklı göstermek değildir. Ona düşen olup bitenleri tarafsız olarak ortaya koyup nihaî karan okuyucuya bırakınakhr. Fakat Enver'i yazmak zor bir iştir... Çünkü onun yaşadığı dünya gülünç trajediyle acıklı komedinin harman olduğu büyük ve kanlı bir sahnedir. Öyle ki burada gözü pek ve katı kalpli zalimler, beceriksiz ahmaklar, kazanma hırsıyla dünyayı ateşe veren ihtiras sahipleri birer gerçek ve tehlikeli rol almışlardır. Ancak işler aksi de gitmiş ve hâkim olduğunu sanan şeytanlar ahmak zannettikleri karşısında egilebilmişlerdir. Enver sahnesi...