You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
This project presents the hermeneutical approaches to the Qurʾān of the most prominent Qurʾānic scholars in Islamic intellectual history. Not only scholars who wrote commentaries on the Qurʾān in the narrow sense of the word (tafāsīr) are to be presented, but also those who dealt hermeneutically with the Qurʾān in various ways. The Handbook of Qurʾānic Hermeneutics is the first book that discusses all the hermeneutical fields of the Qurʾān. It will be published in seven volumes.
Kur’ân-ı Kerim, insana Rabbini tanıtan, yaratılışının gayesini öğreten, ona dünyevi ve uhrevi saadetine vesile olacak yolları tâlim eden Yüce Allah’ın tüm insanlığa gönderdiği son ilahi mesajdır. Şüphesiz bu ilahi mesaj okunmak, anlaşılmak ve hayata tatbik edilmek üzere gönderilmiştir. Her çağa ve her çağın insanına hitap eden o ezeli kelamın anlaşılması da başta Kur’ân olmak üzere, onu insanlığa tebliğ ve tebyin etmekle görevlendirilen Hz. Muhammed’in (s.a.s.) sünnetinin bilinmesine bağlıdır. Kur’ân’ın pratik hayata taşınmasından ibaret olan sünnetin yanında ayrıca, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) rahle-i tedrisinde yetişen s...
Yahudilik Ortadoğu medeniyetinin binlerce yıllık tarihinin içinden süzülerek gelen bir sentezin ürünüdür. Yahudiler dindarlık hamuru içinde şekillenmiş olmasına rağmen yaşama rasyonel açıdan bakan bir kültürün ürünüdür. Yahudiler tek tanrılı dinlere, dünyanın ekonomik işleyiş düzenine, kendi dışındaki kültürlere oldukça büyük katkıda bulunmuşlardır. Aşırı dindarlık ölçüleri içinde bile dünya yaşamlarındaki mücadelede rasyonel olmayı becerebilmişlerdir. Yahudiliği anlamak bir ölçüde Ortadoğu medeniyetini, Hristiyanlığı, İslamı anlamak demektir.Yahudi tarihi, kültürü, dini, dünya görüşünü bilmeden ne ekonomi tarihini ...
Tâbiûn dönemi yeni fetihlerle İslâm topraklarının genişlediği, toplumun Acem ve mevâlî nüfusla birlikte kozmopolit bir yapıya büründüğü, ilmî ve kütürel canlılığın arttığı; tefsir, fıkıh, hadis ve kelâm gibi İslâmî ilimlerin geliştiği ve tedvîn edilmeye başlandığı çok önemli bir zaman dilimidir. Bugün anladığımız manada tefsir faaliyetleri tâbiûn eliyle neşvünema bulmaya başlamış ve Hz. Peygamber ile sahâbenin tefsirine ulaşmada tâbiûn yegâne halkayı oluşturmuştur. Tâbiûn dönemi ilmî faaliyetlerin en yoğun devam ettiği şehir şüphesiz İslâm’ın toplumsal hayatta da yaşanır hâle geldiği Medine’dir. Tefsirde adına sıklıkla rastlanan başta Muhammed b. Kâ b elKurazî ve Zeyd b. Eslem olmak üzere Urve b. Zübeyr, Saîd b. Müseyyeb, Ömer b. Abdülazîz, Atâ b. Yesâr, Muhammed el-Bâkır, Nâfi ve İbn Şihâb ez-Zührî gibi meşhur tâbiûn Medinelidir. Bugün elimizde bulunan ve senedi tam nakleden tefsir eserlerindeki rivayetlerin çoğunluğunun tâbiûna ait olması konunun önemini ortaya koyan hususlar arasında yer alır.
İslam tarihinin erken dönemlerinde Hz. Peygamber (sas)’in savaşlarını içeren rivayet malzemesine dayanan Meğazı kitapları ile başlayıp daha sonra Hz. Peygamber (sas)’in hayatına dair rivayetlerin derlendği klasik bir edebi tür haline gelen Siret-Siyer, İslam tarihi boyunca Hz. Peygamber (sas)’in biyografisine dair çalışmaların ana malzemesini oluşturmuştur. Günümüzde de yine ana kaynak bu rivayet malzemesidir.
İlk inen âyeti “Yaradan Rabbinin adıyla oku!” emriyle başlayan Kur’ân-ı Kerim; okunması, anlaşılması ve muhtevasına göre yaşanması için indirilmiştir. Onun için Müslümanların, kendilerine, Allah’tan bir armağan olarak kabul ettikleri Kur’ân’ı yeterince okumamaları, okuyanların da onu tam mânâsıyla anlamamaları, anlayanların da onunla gerektiği şekilde amel etmemeleri, onun hükümlerini hayatlarına tatbik etmemeleri Kur’an’a karşı sorumsuzluk ve ihmaldir. Bu ihmaller içinde ‘Kutsal kitabımız’, ‘mübarek kitabımız’ deyip, öpüp başa koyma ya da onu yüzeysel okuma veya okutma, Kur’ân’a karşı gösterilmesi gereken sorumlu...