You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
While providing a basis for all ecosystems, bugs such as insects and arachnids also destroy crops and indirectly kill humans and other animals by the millions. This book illuminates the many ways in which human lives affect and are affected by bugs as part of a wider network of species. 14 chapters reveal how knowledge, ideas, and emotions related to bugs are historically and culturally formed. With many bug populations in free fall, how can humans and bugs coexist? This book examines this question and offers a new ethics for this coexistence. Contributors are Michaela Fenske, Minna Santaoja, Concepción Cortés Zulueta, Heidi Mikkola, Laura Hollsten, Sophie FitzMaurice, Otto Latva, Marianne Mäkelin, Taina Syrjämaa, Suvi Rytty, Sanna Lillbroända-Annala, Emily Webster, Karine Aasgaard Jansen, Heta Lähdesmäki, and Tuomas Räsänen.
Surveying a wide range of contemporary poetry, fiction, and memoir by women writers, this book explores our most pressing environmental concerns and shows how these texts find innovative new ways to respond to our environmental crisis. Arguing for the centrality of individual encounter and fragmentary form in 21st-century literature, as well as themes of attention, care, and loss, Baker highlights the ways that fragmentary texts can be seen as a mode of resistance. These texts provide new ways to consider the role of individual agency and enmeshment in a more-than-human world. The author proposes a new model of 'gleaning' to encompass ideas of collection, assemblage, and relinquishment and draws on theoretical perspectives such as ecofeminism, new materialism and posthumanism. Examining works by writers including Sara Baume, Ali Smith, Elizabeth-Jane Burnett, Bhanu Kapil and Kathleen Jamie, Baker provides important new insights into understanding our planetary predicament.
İmkânsızın ötesinde bir aşk hikâyesi ve gizlice gerçekleşen cinayetler… Gaziantep’te, Ferzin Hanım, oranın en zenginlerinden, büyük bir konağın hanım ağasıdır. O büyük bir sırrı hizmetçilerinden olan Raşit ile kendisi arasında ebediyen kalacağını düşünmektedir… İzmir’de ise en büyük hayali Gaziantep’e gitmek olan Fırat, babasının karşı koymaları yüzünden bu hayalini gerçekleştirememekte ama bir gün babasının Gaziantep’e gideceğini öğrenir ve yine ısrar etmeye başlayınca bu sefer babası izin verir ve birlikte giderler. Fırat, Gaziantep’e geldiğinde heyecanla çarşıya çıkar ve oraları gezmeye başlar ki hayatının aşkını bulduğuna inandığı kişi ile; Ferzin Hanım’ın hizmetçisi olan Dicle ile karşılaşır… Karanlık bir odadan sessizce çıkıp birbirlerine baktılar. ALINTI “Hak ettikleri için geberdiler!” dedi Ferzin Hanım, “Kimse, kudretim karşısında hak iddia edip, kurallarımı çiğneyemez. Ben, burada tekim. İkinci bir kişi olursa sonuçlarına katlanır, tabi beraberindekilerle birlikte…”
“Hayatımın değişmesine çok az zaman kalmıştı ve ben bundan habersizdim. Yaz sonu kanser olduğumu öğrenecektim. Bütün bunların öncesinde yaz kötü başlamıştı. Sebebi özel hayatımdı. Hatta bizzat kendim. Bir anlamda geçmişim.” Metropolün alışıldık düzeni, harcayan ve harcatan tıkırdaması. Markalar, modalar, bambaşka kokular… Güzel paralar… Batan gemide ölmeye hazırlanan bir kadın. Şahane bir pozcu, maharetli bir yalancı. Koparıp aldığı, sahip olduğu tek umut için sürükleniyor koca İstanbul’da… Külkedisinin bile ayakkabısı var. Hem, ışık bir kere düşüyor insanın üstüne. Şebnem İşigüzel, sevilmek ve ayakta kalmak isteyen, isyan eden ve yenilen bir hayatı anlatıyor. İyilik, şimdiki zaman trajedisi. Çürüyen bir diş.
Noveller om kærlighed, livet og skuffelser
O zamanlar hayatımda yalnızca cennete giden yollar kutsaldı. Oysa sen babamla birlikte, cenneti yeryüzüne indirecek çok özel kutsal bir yol inşaatında çalışıyordunuz. Hiç ses çıkarmadan aşağılanmayı, yoksulların sürekli küçümsenmesini tersine çevirecek devasa bir projenin anahtarını elinizde tutuyordunuz. Eren Aysan’ın çok boyutlu romanı Gece Uyurken, görünürde genç bir kızın Amerika’daki eğitimini bitirdikten sonra yurda dönüşü sırasında aklından geçirdiklerini anlatıyor bize. Ama geçmiş öyle tuzaklar kurar ki bazen, onu düşünmeye başladığımız zaman gerçeklikten kopuveririz. Gece Uyurken’in anlatıcı kahramanı Gazel de kopuyor gerçeklikten... Suikast sonucu öldürülmüş bir şair baba, büyülü güçleri olduğuna inanılan bir cüce ve renkli mi renkli, hüzünlü mü hüzünlü bir aile öyküsü...
TUTSAK-ÜMİT ERCAN
Kardeşim! Allah Teâlâ Hz. Musa’ya “Evlerinizi kıblegâh yapın ve namazı kılın.” buyurmuştu. Hz. Musa, ümmetini o evlerde kılınan namazlar ve yapılan dualarla Kızıldeniz’i geçmeye hazırladı. Denizleri yaracak, Medine’yi kuracak, Mekke’yi fethedecek kadrolar gökten gelmeyecek; Müslümanların evinde yetişecek. Bu yüzden aklın ve ruhun, evindeki mobilyanın boyaya, perdenin halıya ne kadar uyduğuna değil, namaz ve cihad programının Erkam bin Ebi Erkam’ın evine ne kadar benzediğine yoğunlaşsın. Günahlar, Allah Azze ve Celle ile kullar arasında perdedir. Nasıl perdeler görmeye mani olursa günahlar da Allah Teâlâ ile irtibat kurmaya engel olur....
Stages of Transmutation: Science Fiction, Biology, and Environmental Posthumanism develops the theoretical perspective of environmental posthumanism through analyses of acclaimed science fiction novels by Greg Bear, Octavia Butler, Kim Stanley Robinson, and Jeff VanderMeer, in which the human species suddenly transforms in response to new or changing environments. Narrating dramatic ecological events of human-to-nonhuman encounter, invasion, and transmutation, these novels allow the reader to understand the planet as an unstable stage for evolution and the human body as a home for bacteria and viruses. Idema argues that by drawing tension from biological theories of interaction and emergence...
İlk öykü kitabı olan Fildişi Karası ile çok olumlu tepkiler alan Yekta Kopan, duru, abartısız, akıcı dili, yaşamın içinden seçilmiş, şaşırtıcı ayrıntılarla zenginleştirilmiş konularıyla; hüzün ve duygusallıkla mizah ve ironiyi dengede tutmayı başaran kurgularıyla, Türk edebiyatı içinde kendine özgü yolunu bulmuş görünüyor. Olayın ön planda tutulduğu öyküleri, titizlikle işlenmiş, fazlalıklardan arındırılmış, çok yönlü, çok boyutlu karakterlerle donatılmış 'insan olan' türlü şeyle bezenmiş. Gerçekçi bir anlatım içinde hayalgücüne de çok yer vermesi, Yekta Kopan'ın öykülerinin öne çıkan özelliklerinden. 'Yaşam kurgulanmalıdır' diyor Yekta Kopan ve insanlık durumlarından beslenen öyküler yazıyor.