You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Pan-Turkism has had varied fortunes in the 20th century. It has played a continuing role, at times of great significance, in the internal politics of Turkey itself, and it has fuelled the national struggle of the Turkic groups beyond Turkey.
Turkism and the Soviets (1957) uses Turkish, Russian and Western sources to present a remarkable study of the Turkish world and its importance in international relations. It thoroughly examines the two factors which give this huge ethnic group its great importance – the strategic position of their territories and secondly their homogeneity and common objectives. Throughout this book the role of the Turkish peoples is examined as an issue intimately connected with the problem of the USSR and Communism. The southern border of the Soviet Union divides the Turkish world into two halves and partially cuts through the living area of the Turkish people. This is the area which contains the most important Soviet oil fields. The section of the book which deals with the splintering away of the Turkic portions of the USSR is of vital importance.
Büyük Atsız, ömrünün çoğunu hasrettiği Türkçülük ülküsü yolunda, bilhassa çıkardığı süreli yayınlarla sesini memleket çapında duyulur hâle getirmiş, 1931-1975 yılları arasındaki yaklaşık yarım asrı, fâsılalarla da olsa Atsız Mecmua, Orhun, Orkun, Ötüken gibi Türkçülük tarihinin ses getiren, Cumhuriyet Türkiyesi’nin mühim safhalarına tanıklık edip hâdiselerine dâhil olmuş bir neşriyat faaliyetiyle doldurmuştur. Gölgesi, kendisinden sonra, onun takipçisi olduğu iddiasıyla neşredilen dergiler bir tarafa, günümüzün milliyetçi mevkûtelerinin de üzerine düşen bu girişim, Atsız’ın temsil ettiği Türkçülüğün temel mesele...
None
“Kim bunlar? Kim bu uzun saçlı hırpani kılıklılar? Kim bunlar, Türk polisine satılmış, Türk ordusuna milli olmayan ordu demek cüretini gösteriyorlar. Kim bu ağızları içki kokan sarhoşlar? Biz Tanrıdan olduğu kadar insanoğlundan da umut kesemeyiz. Bir fahişenin namuslu kadınlara özene özene bir gün tüm günâhlarından sıyrılıp, şeref doruğuna ulaştığı çok görüldüğü gibi, bir komünistin de içinde bulunduğu ‘leş’ halinden tiksine tiksine bir gün ‘milliyetçilik’ gibi şeref yücesine tırmanması umulabilir.” Her ideoloji gibi milliyetçi-muhafazakâr ideolojinin de belirli motifleri, vurguları ve hedefleri vardır. Bunlar nasıl bir ...
Bilinen ve unutulmuş birçok Türkçünün, Türkçülüğe dair yaptığı tanımların derlemesi ve Caner Kara'nın yaptığı tanımın bir kitapçıkta toplanmış halidir.
Atsız- I- Türkçülüğün Çağlayanı başlıklı ilk kitap, Atsız Beğ'in fikir ve edebiyat dünyasını ele almıştı. Bu ikinci e-kitabımızla 3 Mayıs’ı yeniden gündeme getirmeyi ve değerlendirmeyi amaçladık. Kitapta altı makale var. Biri rahmetli Necmettin Sefercioğlu’na ait. Sakin Öner, Berkant Parlak ve İkbal Vurucu’ya ait birer makale de kitapta yer almaktadır. İki makale de Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun'un. Ancak ilk ve son yazılara özelliklidir. İlki, dijital ortamdaki karşılıklı konuşmaların yazıya dökülmüş biçimidir. Hakan Paksoy soruyor; Sadi Somuncuoğlu, İskender Öksüz ve Ahmet B. Ercilasun cevaplandırıyor. “Sırlı Sohbet” başlığını taşıyan sonuncusu ise Reha Oğuz Türkkan’ın Atsızla yaptığı bir sohbetin yazıya dökülmesidir.
Bu kitapta tefekkür mayalayan 50 adet röportaj var. Röportajlar okuyucuyu; sanata kültüre ve hayata... Okyanus enginliğindeki ve derinliğindeki hayatın kendisine götürüyor. Her biri alanında uzman olan 50 kişi toplam sayısı 1000'e yaklaşan sorulara; bâzen 'efrâdını câmi ağyarını mâni' kıvamında bâzen de onlarca sayfalık makalenin mâkul ölçüdeki özeti hacminde cevaplar veriyor. Cevaplarda dünün tahlilleri günün değerlendirmeleri yarınların tahminleri yapılıyor. İlgi ile tekrar - tekrar okunacak bir kitap.
Evin kendisi, çocuğun hafızasında Mor Salkımlı Ev yaftasını taşır. Bu ev, yarım asırdan ziyade, bazan da her gece, bu küçük kızın rüyalarına girmiştir. Arka taraftaki bahçeye nazır pencereler, çifte merdivenlerin sahanlıklarındaki ince uzun pencereleri, baştan başa mor salkımlıdır ve akşam güneşinde mor çiçekler arasında camlar birer ateş levhası gibi parlar. Halide Edib Adıvar, anılarını iki cilt halinde kaleme almış, bu iki cildi de hayatının ayrı dönemlerinde yazmıştı. Mor Salkımlı Ev, yazarın çocukluk günlerinden 1918 yılına kadar olan dönemi anlatır. 'İstiklâl Savaşı Hatıraları' alt başlığını verdiği Türk'ün Ateşle İmtihanı ise bu tarihten 1923 yılına kadar olan olayları. Mor Salkımlı Ev'de, ülkesinin tarihine hem bir aydın, hem de bir eylemci olarak büyük katkılarda bulunmuş bir yazarın yetiştiği yılları okuyacaksınız.