You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
tek perde üç sahne, trajikomik oyun...
Bir Musiki Masalı adlı makale dizisi Hüseyin Sadettin Arel’i Platon’a yakınlaştıran metinlerden biridir. Bu doğrultuda Arel’in Platon ile birçok ortak yönü olduğunu söyleyebiliriz. Pisagorcu anlayışla ‘armoni (uyum)’ bağlamında ortaklaşan Platon, nasıl ki kurduğu akademide aritmetiği yani matematik bilimlerini en üst sıralara koyduysa, Arel de Türk makam müziği teorisinde sayısal düşünceyi uygulamıştır. Örneğin Türk makam müziğindeki makamları dizisel şekilde ele alan X DR. ORKUN ZAFER ÖZGELEN Arel, ‘niseb-i şerife’ adını verdiği şerefli aralıkları tam 4’lü ve 5’liler olarak vermektedir (Arel, 1986: 30). Arel’e göre bir mak...
1908’den 1933’e hazin bir yaşam öyküsü... 20. yüzyılın başları, Osmanlı İmparatorluğu’nun Rumeli eyaletinde ciddi sorunlar yaşadığı bir dönemdi. Bölgede yaşayan Müslüman Türklerin başındaki en büyük bela, imparatorluğa isyan eden ve masum halka saldıran çetelerdi. 1908 yılının bir bahar gecesi, Vodina şehri yakınlarında bulunan çiftliklerden biri, bir Bulgar çetesi tarafından basıldı. 1920’li yılların başında, Kurtuluş Savaşı’nın Türk milleti lehine dönmeye başladığı dönemde, Yunan hükümeti Müslümanlar üzerindeki baskıyı arttırmış, halkı ağır vergiler altında ezmişti. Bir süre sonra, Anadolu’dan kaçan Rum gö...
None
None
“Tekrar sıkıntıyla yağlığını alnında gezdirdi, öfkeli öfkeli yere tükürdü. Ah Satıoğlu... Bu çektikleri hep onun yüzündendi. Karun gibi zengin adam, Dal Murat gibi donsuzdan üç buçuk kuruşunu alamadıysa ne olmuştu? Para kazanmış da mı vermemişti? Her zaman yağmur duasına çıkarak Allah’tan kuruyan tarlalarına bir damla rahmet isterlerken, geçen yıl tarlaları su basmışsa, mahsul alamamışlarsa bunun vebali kimindi? Amma bunu herife nasıl anlatmalıydı?” Kemal Bilbaşar, romanlarında olduğu gibi öykülerinde de Anadolu’nun her bölgesinden çarpıcı kesitler sunuyor okuyucularına. Cumhuriyet döneminin kent ve taşra dokusunu yansıtan bu öykülerde ağalık, köy hayatı; toplumun, devlet memurları ve din adamlarıyla kurduğu çarpık ilişkilerin yanı sıra kadının toplumdaki yeri de nüktedan bir gerçekçilikle ortaya konuyor. Bilbaşar, yoksulluk, otorite, eşitsizlik ve ahlaka ilişkin kadim soruları bir kez daha hatırlatıyor.
“Kâinatta hiçbir şey velayet kadar konuşulmamıştır.” “Yeryüzünde insanlar, velayete çağrıldığı kadar hiçbir şeye davet edilmemiştir.” “Hiçbir balta, velayete vurulduğu kadar dinin köküne vurulmadı.” Yukarıda yazılanlar Kur’an’ın “hurûf-u mukataa”sı kadar önemlidir. Bu sözler “hak için varım” diyen bütün onurlu insanları istifhama çekmektedir. Kur’an ile meşgul olanlara şöyle bir soru sorulabilir: “Dinin en belirgin çehresi nedir?” Böyle bir soru ve bunun cevabı her şeyi ortaya koyar. Dinin en belirgin çehresi “velayettir”! Evet, din velayet çerçevesi etrafında şekillenir, zerreden mutlağa kadar! O halde bu kutlu soruyu biz de soralım, konunun geniş felsefesinden ve müfredatından çok özünü ortaya koyalım. Kitabımızın konusu da zaten bu öz ile ilgilidir.
None
“Dönemeç” adlı tarihi roman üzerine düşünceler Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde başarılan Türk Kurtuluş Savaşı'nın birçok dönüm noktası vardır. Bunlar, sondan başlayarak, Büyük Taarruz, Sakarya Meydan Muharebesi, İkinci ve Birinci İnönü Savaşlarıdır. Ama Kütahya-Eskişehir Muharebeleri üzerinde pek durulmaz. Bana göre, en az öncekiler kadar önemli bir kilometre taşıdır. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinin ve stratejik dehasının zirveye çıktığı tarihlerden biridir. Yunan ordusunun çevirme manevrasını ön cephelerde görmüş ve tam zamanında, büyük bir risk alarak, gerekli emri vermiştir. Bu tarihi emir, Sakarya doğusuna ger...