November 13, 1918. The day Mustafa Kemal arrived in Istanbul, just two weeks after the signing of the Armistice of Mudros. May 16, 1919. The day he left Istanbul for Samsun on the Bandırma steamship. This book relates the adventure that took place during the intervening six months. It is a story that has never received the treatment it deserves, but that has now been remedied. These six months were essentially the planning and preparation phase of the war of independence. Dr. Alev Coşkun gives the reader a masterful and meticulous account of Mustafa Kemal’s daily contacts in the context of political developments with commentary on the significance of these events. On the one hand we see ...
19. yüzyıl Osmanlı Devleti’nde siyasî, iktisadî, sosyal, kültürel ve ilmî anlamda yeniliklerin yaşandığı bir dönemdir. Bu değişim, tarih yazıcılığında da kendini göstermiştir. Batı’da bilgi anlayışında yaşanan değişim ve tarih yazımında kullanılan yeni metotlar çerçevesinde Türk aydını da kendi tarih algısını inşa etme girişiminde bulunmuştur. Bu itibarla umumi tarihler veya Osmanlı tarihleri yazıldığı gibi İslam Tarihi sahasında da eserler verilmiştir. Bu dönemde yetişen müellif ve muharrirlerden bazıları yenilik arayışlarını takip ederken bazısı da geleneğe sahip çıkma sâikiyle hareket etmiştir. Bu doğrultuda telif ett...
This book studies the veneration practices and rituals of the Muslim saints. It outlines principal trends of the main Sufi orders in India, the profiles and teachings of the famous and less known saints, and the development of pilgrimage to their tombs in India, Pakistan and Bangladesh. A detailed discussion of the interaction of the Hindu mystic tradition and Sufism shows the polarity between the rigidity of the orthodox and the flexibility of the popular Islam in South Asia.
Includes entries for maps and atlases.
Yeni Adam, demokrasi ve cumhuriyete hizmet anlayışı içinde bu rejime yaraşan yeni insanı tasvire çalışır. Gündelik yaşamdan düşünce tarzına “inkılabın kendisi gibi yepyeni, yekpare bu insanın” varlığıyla, yeni Türk toplumunun nasıl yakalanacağının formüllerini üretir. Bu çabasında Sümerbank ve Türkiye İş Bankası ile yapılan sanayii ve sermaye birikimi atılımlarından, 1935 Atatürk’e suikast girişimine, kadınların seçme ve seçilme hakkını elde edişinden, milli bayram kutlamalarına ve Türkiye- Almanya ilişkilerine kadar ülkede yaşanan siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel her türlü gelişmeyi kendi ‘yenilikçi’ bakış açısıyla konu edinir. Bununla da yetinmeyen Yeni Adam, Türk sanatının önde gelen isimleri üzerine açtığı tartışmalarla, eğitim üzerine görüşleriyle ve II. Dünya Savaşı öncesi dünyada yükselen faşizme eleştirileriyle Türk toplumuna yeni gündem konuları sunar. 1930’ların Türkiye’sinin insanına ve düşün-sanat yaşamına dair yeni ve yenilikçi bir pencere, bir insan ve toplum projesidir Yeni Adam…
This research is focused on three Istanbulite composers, Leyla Hanımefendi, Nazife Aral-Güran, and Yüksel Koptagel, who lived and produced in consecutive and overlapping periods, from the Tanzimat Era of the Ottoman Empire to the Turkish Republic of the 1980s. It explores the composers' productive and creative conditions through the socio-political environments of their times, their familial and educational backgrounds, and the social spaces in which they lived and worked. The institutionalisation of Western music and the education thereof occupy a significant place in understanding the composers' relationships with Western music, the bonds they established with polyphonic music, and the development of their musical personalities as a consequence of their education, resultant from the opportunities provided by such developments. This study conjointly examines herstory and music historiography by employing alternative materials and creating its own narrative.
Yazdığım bu anı kitabının içerik anlatımlarının çoğu yerlerinde Aydın ili, Maliye, Vergi Denetmenliği, kuru incir adları geçmektedir. Ancak bu yazdıklarımın geri planında, insanlarımıza anlatmak istediğim tek şey vardır. O tek şey de, yediklerinden kaynaklı, insanlarımızın yaşam hakkıdır. Ülkemizde, insanlarımızın yaşam hakkına saygı gösterilmemiş olmasıdır. Çok azı bile doğrudan “kanser illetine ” sebep olan, insanlarımızı dönülmez ölüm yolculuğuna çıkartan, doğrudan, doğruya toprağa gömülerek ya da yakılarak, imha edilmesi gereken % 100’ ü Aflatoksinli olan, tonlarca kuru incirlerin iç piyasaya sürülerek, insanlarım�...
Elinizdeki dergide Osmanlı modernleşmesinin ele alınacağı perspektif, Muhafazakâr Düşünce başlığından az-çok anlaşılabilir. Bu tür bir entelektüel dergiden bir tarih dergisinden olduğu gibi Osmanlı modernleşmesinin maddî boyutunun dökümünü çıkarma, tasvir girişiminin beklenemeyeceği doğaldır. Daha ziyade Osmanlı modernleşmesinin sosyal ve zihnî dinamikleri ve başarı ve başarısızlıklarıyla bir bütün olarak değerlendirilmesinde gelişen perspektifleri yansıtmayı hedef aldık. Yani gaye, deskriptif olmaktan çok analitik bir perspektiften Osmanlı modernleşme tecrübesinin yeniden değerlendirilmesi sürecine katkıda bulunmaktır.
Kemal Gözler, İdare Hukuku, Bursa, Ekin Kitabevi, Birinci Baskı, 2003, Cilt 2, 48+1472 s. Bu kitap (2 Cilt, toplam 2832 sayfa, -içindekiler, bibliyografya ve dizin dahil-), idare hukuku alanında şimdiye kadar yazılmış en kapsamlı Türkçe eserdir. Bu kitap lisans öğrencilerine yönelik bir “ders kitabı” değildir. Bu kitap, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine, araştırma görevlilerine, öğretim üyelerine, uygulayıcılara, hâkim ve savcılara, avukatlara, kamu yönetici ve deneticilerine yönelik, Fransızların “traité” dedikleri cinsten bir “inceleme kitabı”dır. İdare hukukunun bütün konuları iki cilt ve 20 bölüm halinde 2800 küsur sayfa boyunc...