You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Türk târîhini, kültürümüzün ve irfanımızın engin denizlerinden çıkardığı paha biçilemez hazinelerle okurlarına sunan Turgut Güler; Cihângîr Tûğlar-Selîmnâme ve Şehsüvâr-ı Cihângîr-Fâtihnâme kitaplarının ardından cihângîrler serisinin üçüncü kitabı Demir Kuşaklı Cihângîr-Sülemânnâme ile bizleri Türk târîhinin en ihtişâmlı günlerine götürüyor. Kırk altı yıl sürmüş, Türk târîhinin neredeyse en uzun hükümdârlık çağının sâhibi Muhteşem Süleymân'ın etrafında devreden hâdiseler, okuyanı yoran, sarsan, düşündüren, kıvandıran, bazen de “keşke olmasaydı” yâhut “iyi ki öyle olmuş” dedirten, her fası...
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki gazeteler, Türk Ordusunun İngiliz Ordusu karşısındaki bu zaferine kayıtsız kalmamış, onlar da bunu kendilerince şöyle tefsir etmişlerdi: “Kûtü’l-Amâra zaferi İngiltere’yi içeride ve sömürgelerinde zor durumda bırakacaktır. Kût’un bu şekilde sükûtu İngilizler hesabına askerî ve siyasi bakımdan büyük bir darbedir. Nitekim İngiltere’nin Şark’taki itibarı sarsılmıştır. Gelibolu hezimetinden altı ay sonra burada yeni bir hezimete uğramaları İngilizlerin İslam dünyasi üzerinde sahip olduğu nüfuza büyük bir darbe vurmaktadır. Bu muzafferiyet Türkiye’nin Müslü- man cemiyetler nazarındaki nüfuzunu...
Osmanlı tarihçiliğinde Kanûnî Sultan Süleyman’ın saltanatının ardından genellikle bir duraklama dönemi yaşandığı yaygın bir kanaat haline gelmiştir. Bunun en büyük sebebi olarak otoritesi sarsılmış, güçsüz, artık sefere çıkmayan padişah tipleri gösterilir. Bununla beraber Osmanlı siyasî tarihinin gelişme çizgisine dikkat edildiğinde bunun belirli bir ölçüye göre değerlendirilemeyeceği, pek çok farklı parametreyi göz önüne almak gerektiği, böyle bakıldığında ise duraklama olgusundan söz edilmeyeceği ileri sürülür. Öte yandan saltanat sistemi açısından muktedir padişah söyleminin yerini bu dönemde artık hânedanın bizâtihi ke...
None
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik hayatında fonksiyonel olarak üç dönem vardır: (1) Kul peygamber olarak İslam’ı tebliğ ettiği Mekke dönemi (610-622). (2) Lider peygamber olarak Medine’de devlet kurduğu ve devlet başkanı olduğu dönem (623-629). (3) Mekke’nin fethinden itibaren hükümdar peygamberlik dönemi (630-632). Hz. Muhammed Medine’ye hicret edince, Arap ve Yahudi kabile reislerinin lideri olarak, hazırladığı anayasa niteliğindeki antlaşma ile Medine şehir devletini kurdu ve devlet başkanı oldu. Peygamber-öğretmen olarak toplumu eğitti, ashâb-ı kiramı yetiştirdi. Peygamber-yargıç olarak anlaşmazlıklarda davalara baktı. İktisadi alanda...
None
Farklı cephelerden, farklı bakış açılarıyla, farklı üsluplarla anlatıldı İkinci Dünya Savaşı… Şolohov başka anlattı Hemingway başka, Remarque, Ehrenburg, Malraux, Heller, Grossman, Vonnegut, Orwell, Bek, Ondaatje, Aleksiyeviç başka… Sırada Stefan Heym’in anlatımı var… Bambaşka! Farklı cephelerine, farklı veçhelerine gidiyoruz savaşın… Normandiya cephesi, Çıkıntı Muharebesi, savaşa rağmen güzelliğiyle dikkat çeken Paris, ardından Almanya, Ren kıyıları, Paula Toplama Kampı ve nihayetinde Kremmen adlı kasvetli ve harabeye dönmüş bir çelik üretim şehri… Sarsıcı bir üslupla ve çok yönlü bakış açılarıyla uğruyoruz buralara...
Klasik devir Arap tarihçiliğinin son temsilcilerinden olan Celâleddîn Suyûtî’nin eseri, Hz. Muhammed’in vefatının ardından, Hz. Ebû Bekir’in halife seçilmesiyle birlikte başlayan ve böylelikle İslam tarihinin, özellikle ilk iki yüzyılı boyunca en temel yapı taşlarından birini oluşturan halifelik kurumunu ve halifelerin hayatlarını vakayiname şeklinde ele alır. Başka bir deyişle, kitabın öznesi Hulefâ-i Râşidîn olarak bilinen ilk dört halife -ki bu devir sadece Suyûtî için değil, diğer tüm İslam müverrihleri için de Hz. Muhammed’le birlikte Asr-ı Saadet’tir- bunları takiben Emevîler (661-750), Abbâsîler (750-1258) ve son olarak Memlü...