You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
M. Sami Karayel’in Türk güreş hayatını insanlara aktarmak hususunda “En Meşhur Türk Pehlivanları” adı altında yazmış olduğu seri kitaplar, sahasında ilklerden sayılır. Bununla beraber okuyucular şu kritiği iyi yapmalıdır. Sami Bey, kitaplarını hazırlarken yazdığı vak’alara bizzat şahit olmamıştır. Kendisine anlatılanları not etmiş ve okuyucu için kurgulayarak metinlerin içerisine hususi üslubunu ilave etmiştir. Okurken insanı yormayan bir üslubu vardır. Binaenaleyh metinlerde bilgi hataları da yok değildir. Yer yer mübalağaya varan bahisleri vardır. Takdim bölümünde bu hususa kısaca temas edilmiştir.Kurgu ve Edebiyat
1903 yılının yağmurlu bir sonbahar gecesinde Aydın'ın Nazilli ilçesinin Kuyucak köyünde bir karı kocanın öldürülmesi olayını soruşturmaya giden Nazilli Kaymakamı Salahattin Bey, anne babası gözleri önünde katledilmiş olan 9 yaşındaki Yusuf'u, evlatlık olarak alıp evine götürür. Salahattin Bey, kendisinden 15 yaş küçük olan Şahinde Hanım ile evlidir. Hem yaş farkı, hem de mizaç bakımından uyuşmazlık yaşadığı eşiyle zor yürüttüğü ilişkisi, Yusuf’u eve getirmesiyle daha da bozulur. Şahinde, kocasının eve getirdiği bu köylü çocuğunu sevmez ve benimsemez. Yusuf, evin küçük kızı Muazzez ile birlikte, karı koca arasındaki huzursuzluğun içinde büyür. Salahattin Bey'in, Yusuf’u eve getirişinden bir yıl sonra Edremit'e tayini atanır. Yusuf, evdeki karı koca kavgalarının getirdiği huzursuzluğa rağmen, Edremit’te mutlu bir çocukluk geçirir.
Un análisis riguroso de Iran, desde su rica historia antigua hasta su gran reto ante la modernidad. Un nuevo espacio de reflexión e intercambio de experiencias y conocimientos.
Tanınmış Türkçülerimizden M. Sami Karayel’in, 1941-1948 yılları arasında 13 kitapta 16 pehlivanın hayatını ve güreşlerini anlattığı ve müstakil olarak basılan “En Meşhur Türk Pehlivanları” serisi, cihana nam salan güreşçilerimiz hakkında neşredilmiş ilk kitapları içerir. Karayel, büyük çoğunluğu sözlü kültüre dayanan kimi çelişkili kimi şüpheli kimi sahih bilgileri derleyerek üstün bir gayretle eserlerini hazırlamış, hastalığının ızdıraplı safhalarında bile yazmaktan vazgeçmemişti. “Şurasını açıkça yazabilirim ve hiçbir tevazua lüzum görmem: Eğer ben, Türk pehlivanlık tarihine ait olan bu eserleri neşretmemiş ols...
Halk söylencelerine, efsanelere duyduğu hayranlıkla Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik efsanelerini kendine has tarzıyla kaleme alan Yaşar Kemal, anlatım gücünü besleyen bereketli topraklara olan vefa borcunu da Üç Anadolu Efsanesi ile öder. “Kilometrelerce yürüyüp, dağ bayır koşup ne kurtarırsa kârdır kuralınca, önce ağıtları, sonra da türküleri, koşmaları, destanları, Çukurova'nın tüm uyaklı uyaksız söz çeşitlerini, tekerlemelerini, küfürlerini avlıyordu. Folklor derlemesi filan değildi, bu iş hayat memat işiydi, özbeöz malını kurtarıyordu Çukurova'nın, sorumluydu kurda kuşa karşı, şaka değil.” Abidin Dino, Milliyet Sanat “Yaşar Kemal, Anadolu âşık-hikâyecilerinin geleneğine göbek bağıyla bağlanmış bir yazar. Onu ta çocukluğundan başlayarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri büyülemiş.” Pertev Naili Boratav, Folklor ve Edebiyat I
Yakın dönem Türk güreş tarihinin kaynaklarından olan M. Sami Karayel’in “En Meşhur Türk Pehlivanları” serlevhası altında neşretmiş olduğu “Hergeleci İbrahim” kitabı Türk güreş hayatını gelecek nesillere sade bir dille anlatıyor.
Also available as "World Biographical Index" Online and on CD-ROM
Edirne Osmanlılar döneminden bu yana önemini korumuş, gözbebeğimiz bir sınır kentimizdir. Edirne bu özelliği sayesinde bünyesinde pekçok kültürel değeri toplarken, maalesef bazı kültürel birikimlerini de asırlar boyu süren değişik olaylar nedeniyle kaybetmiştir. Edirne’nin adetâ bir zengin “tarih atölyesi” özelliği, yerli ve yabancı pekçok ziyaretçinin de ilgisini çekmiştir, çekecektir. Çünkü kültür, turizmde yakın gelecekte en önemli destinasyon tercihlerinden olacaktır. Bu bağlamda yöresel kültürlerini korumayı başarabilmiş şehirler, turizmin odak alanlarından olacaktır. İşte Edirne sevdalısı, fikir insanı, Edirneli entelektüel...
Ne benim sözüm geçer bu iklimde Ne de senin Böyle gelmiş böyle gider Son söz TÖRE'nin! Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin, Pembe ile Yusuf'un sızılı ve çarpıcı öyküsü. Ezenler ve ezilenlerin amansız savaşımı. Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değişmez kaderi... Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü "pembe"ye vermişti önceliği. Soluğu kesildi "pembe"nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı. Tıpkı yaşamın içindeki gerçek PEMBE'ler gibi...