You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Dünya üzerindeki tüm önemli ülkelerin bir yarası vardı, bir de bu yarayı sürekli olarak kaşıyan devletler üstü bir yapı. Tüm dünya düzeni onlardan soruluyordu. Savaşlar, kaoslar, ekonomik krizler, biyolojik silahlar, hızla yayılan bulaşıcı hastalıklar… Hemen her olumsuz olayda onların parmağı vardı. Dünya üzerindeki en güçlü dokuz önemli ülke, bir gün ansızın bir araya getirildi. Amaç belliydi. Sadece detaylar konuşulacaktı ve o gün karar verildi. Yeryüzündeki tüm karmaşalarda ve terör eylemlerinde parmağı olan bu yapılanma artık yok edilecekti. Uzun yıllar boyu devam edecek mücadele o gün başlamıştı. Artık dönüş yoktu. Her asker, her yetişkin satın alınabilirdi fakat doğduğundan beri devlet tarafından sadece vatan sevgisi ile büyütülmüş; annesi, babası vatan olan bir insan asla satın alınamazdı. Bu mücadelede tek çare onlardı. Ya milyonlarca insanın katledilmesine dur diyeceklerdi ya da dünya acı çekmeye devam edecekti. Tek amaç artık onları yok etmekti…
Uzun süredir KKTC hava sahasını taciz eden İsrail’e artık dur deme zamanı gelmişti. Ve o gün 2 İsrail jeti TSK tarafından vuruldu. Saatler sonra İsrail, kendisine yapılan bu saldırıya karşı cevapsız kalmayıp KKTC hava üssünü bombalayarak 50 Türk askerinin şehit olmasına sebep olmuştu. Ölümsüz Meclis’te, bu yapılan saldırıya karşı uluslararası baskıların da etkisiyle yeterince etkili bir cevap verilemeyeceği konuşulmuştu ve bir çözüm yolu aranmaya başlanmıştı. O gece bir karar alındı. İsrail’e öyle bir cevap verilmeliydi ki bu misillemenin Türkiye tarafından yapıldığını herkes bilmeli fakat hiç kimse ispat edememeliydi. Tek kişi...
Örtbas Şenol Ceviz Ülkenin en zengin iş adamlarından birinin oğlu olan Aras, uzun süre önce atlattığını sandığı ağır travmayla tekrar burun buruna gelmişti. En yakın arkadaşı olan Çağlar ise her zaman onu içine girdiği bataklıktan kurtaran taraftı ve yine kurtarıcı rolünü üstlenip şehirden uzaklaşmaya davet etmiş, ortak arkadaşlarıyla beraber Bodrum’daki yatında bir parti planlamıştı. Her şeyin yolunda gideceğinden eminlerdi, en az 2 gün 2 gece çılgınlar gibi eğleneceklerdi ve Aras’a güzel bir hoş geldin partisi vereceklerdi. Fakat gecenin ilerleyen saatlerinde tüm bu eğlencenin tepetaklak olacağından habersizlerdi. O gün tam 4 cinay...
Yüksek dereceli büyülerin yasaklandığı bir ülkede, atalarının yeteneklerine haksızlık yapıldığını düşünen Tamia, genç bir kız olmanın da verdiği dik başlılık ile yasakları delmenin çok üstünde bir eylemle bilinmezliğe sebep olup kendisini amansız bir kovalamacada, ava dönüştürür. Bu zorlu kaçışta, yol katettikçe karşılaştığı tarikatların, toplulukların ve yapılanmaların içindeki entrikalar karşısında seçim yapması gerekecek ve sevdiklerini kurtarmanın yolunun büyük fedakârlıklardan geçtiğini anlayacaktır. Tamia, macerası boyunca sadece peşinde olan güçlere karşı değil, aynı zamanda kendisi ile de mücadele edecektir. Yolculuğu süresince deneyimleyeceği şeyler yalnızca dış dünyayla ilgili değildir; kendisine ait keşfedeceği yeni güçlerle de bambaşka bir yaşama sürüklenecek, kimi zaman güçlerini kontrol altına almak için çaba gösterecek, kimi zaman da başarısız olacaktır. Tamia içinde, tüm bunlara karşı savaşma ve direnme cesaretini bulabilecek midir?
Bir grup elitist ve çılgın *bilimsanının bir araya gelmesiyle başladı her şey. Düşünceleri ve amaçları yaşadıkları gezegeni, onu yok etmek isteyenlerden korumaktı fakat bunu başaramayacaklarını anladıklarında her şey için çok geçti. Teknolojinin ve bilimin hızlı gelişimi bencilliği, kibri ve sonrasında milyarların öldüğü nükleer savaşları beraberinde getirdi. Kötülüğün hükmü, iyiliğin gösterdiği doğru yolun önüne geçmişti. Geriye tek çare kalmıştı, gezegendeki yaşamın yok olacağını anladıklarında üzerinde yaşayabilecekleri yeni bir gezegen arayacaklardı. 90 yıllık uzun bir süreçten sonra büyüleyici ve doğal güzellikl...
Çocukluğundan beri fısıltıları dinmeyen Kabil, günün birinde yaşadığı bu işkencenin bitmesi adına fısıltılara kulak verir ve kardeşi Habil’i öldürür. Ardından ise derin bir pişmanlık duyar. Bir müddet sonra fısıltıların sahibinin Azazel (İblis) olduğunu öğrenir. İntikam ateşi ile yanan Kabil, Azazel’in peşine düşecektir fakat atladığı bir şey vardır, Azazel bir ölümsüzdür. Onu öldürebilecek tek şey; Adem’in dünyaya indirilirken kendisini Azazel’den koruması için verilen bir hançerdir. Hançer, Azazel ve ilk cinlerin yaratıldığı dumansız ateşte dövülmüştür. Azazel’i aramaya koyulan Kabil, Saye isminde bir cinin karşısına çıkması ile rotasını değiştirip onun direktifleri doğrultusunda ilerlemeye başlar. Saye, ona bildiği her şeyi öğretecek ve onu Azazel ile savaşması için eğitecektir. Azazel ise bir insanın yeryüzünde karşı karşıya gelebileceği en ölümcül varlıktır. Bu savaşı yalnızca daha güçlü ve daha zeki olan kazanacaktır. Yaratılıştan günümüze kadar uzanan bu mücadelenin içinde sen de yer almaya var mısın?
“450 çocuk hiçbir zaman çocuk olmadı.” Onların eğitimi için milyarlarca dolarlık bir bütçe ayrıldı. En iyi eğitmenler bulundu, en iyi imkânlar seferber edildi. Her biri yetimhanelerden özenle seçilerek toplandı. Onlar eğitmenlerine göre görev, liderlerine göre işlenmeyi ekleyen değerli birer hammaddeydi. Çok küçük yaşlardan itibaren en zorlu eğitimlerden geçtiler, en iyisini en iyisinden öğrendiler, cesaretliydiler, korkusuzdular. Oysa en başında onlar sadece masum birer çocuktu, şimdi ise nitelikli birer silah haline geldiler. Onlar, dostları için candan birer yoldaş, düşmanları içinse o güne kadar karşılaştıkları en tehlikeli askerlerdi....
Arsien Krallığı'na giden yol, gezegenin en güçlü büyücüsü Yula'nın bölgesinden geçer. Sırdaş ormanı geceliğini giymiş uyurken, Sabra'nın söylediği şarkıya kulak vererek ilerlerseniz, Güneş gün ortası tahtına yerleşmeden önce Arsien Krallığı'nın çatısına ulaşmış olacaksınız. Ağlayan Çöl’e eşlik edip onunla gözyaşı döktükten sonra hiç tereddüt etmeden kendinizi Gözyaşı Havuzu’nun kollarını bırakın. Havuzun tatlı kucağından ayrılıp Sonsuzluk Ateşi’nin aydınlattığı yolu takip ederek Ölüm Vadisi’ne geldiğinizde sarmaşık köprülerini kendi kanınızla sulayıp onlara hayat verin. Son olarak Sevgi Duvarı’nı geçtiğinizde kendinizi gezegenin derinliklerine kurulmuş Arsien Krallığı'nda bulacaksınız. Evleri geride bırakıp taş mabedin içinde saklı olan yasak kapıyı kimseye görünmeden geçtiğinizde ise, tam olarak gezegenin kalbine ulaşmış olacaksınız. İşte o zaman Zaduma gezegeninin yaşam kaynağı olan Diriliş Ağacı’nın gölgesinde sonsuza kadar dinlenebilirsiniz.
Nikola Tesla’nın, pek çok kişinin bildiği fakat orijinal kopyalarına kimsenin ulaşamadığı iki önemli projesi vardı. Tesla bu iki projeyi ölmeden önce en yakın dostu George’a emanet etti ve bu projelerin dünyanın daha iyi bir yer haline gelmesi için kullanılmasını vasiyet etti. İlk proje; dünyanın manyetik alanını kullanarak iklimleri ve fay hatlarını kontrol edebilen HAARP, diğeri ise 300 km kadar çapındaki bütün elektrikle çalışan araçların devrelerini yakan Teleforce’tu. Bu iki proje yanlış ellere geçmemeliydi, aksi olursa gelmiş geçmiş en güçlü kişi olabilirdi. Ve bu iki silahla bütün dünya ülkelerini tehdit edebilirdi. Beklenen oldu. Proje çok basit bir yerde saklı duruyordu, yerini bilen tek kişi ise özgürlüğü ile böylesine muazzam bir gücü takas etmeye kalktı. Ve birbiri ardına saklanmış olan pek çok sır açığa çıkmaya başladı, peşi sıra gelen olaylar ise beraberinde yeni ipuçlarını da getirdi. Hareketin ve aksiyonun bir an olsun azalmadığı muazzam bir eser. Şenol Ceviz’in şimdiye dek okuduğum en iyi kitabı diyebilirim. Psikoterapist Deniz Coşkun
Cengiz Han… Bozkır halklarını bir araya getiren, Moğolların parlayan yıldızı, dünyaya hükmetmiş Hanlar Han’ı! Çocukluğundan bu yana en büyük amacıydı büyük bir han olabilmek. Çünkü o daha gözünü dünyaya açar açmaz han olacaksın dedi herkes. Doğduğunda Şamanlar elindeki kan pıhtısıyla dünyaya gelişini büyük bir kut, bir işaret olarak kabul ettiler. Ve kehanette adı geçen kişinin o olduğuna karar verildi. Tabii karşılaştığı zorluklar onu hedefinden yüzlerce kez uzaklaştırsa da o yılmadı, en zor zamanlarında yoldaşlarıyla birlikte devam etti yoluna. Çocukluğunda yaşadıkları, onu defalarca dövülmüş bir çelik gibi daha da g...