You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
This volume sheds new light on the interaction between Turkey and the Western Balkans. Written from a multidisciplinary perspective, the contributions decode the essence of bilateral relations by analyzing various aspects of regional diplomacy, including official initiatives for cooperation and the impact of different interstate exchanges. In addition to the political aspect, the book highlights the economic dimensions of Turkey’s involvement in the Western Balkans, by exploring trade linkages and prospects for future partnership arrangements. Finally, socio-cultural components of bilateral relations are examined, with some contributors focusing on the role of art, religion, and cultural heritage in Turkish foreign policy toward the Western Balkans. While providing detailed analysis and reflections on Turkey’s direction and policy preferences, this unique collection appeals to scholars of international relations, Balkan and Turkish studies, and other neighboring disciplines, as well as to policymakers and general readership interested in the region and international collaboration.
Turkey’s contemporary defense and military strategy can be best understood as a result of the historical process the country has experienced. This historical process has significantly altered the security environment surrounding Turkey while transforming her alliance relations, ultimately producing a new political vision for the country and a defense and military strategy that serves this vision. Firstly, although the end of the Cold War and the ensuing dissolution of the Soviet Union has ameliorated international security, Turkey was faced with both conventional and asymmetric threats on multiple fronts. This situation kept defense spending of the country at record levels despite military...
Arap Baharı pek çok yönüyle Ortadoğu açısından tarihsel bir dönüm noktası olarak selamlandı. Otoriter yönetimlerin ortadan kalkacağına ve toplumların kendi kaderlerine şekil vereceğine yönelik iyimserliğin tahkim ettiği ilk yılların ardından bölgeye yönelik bambaşka bir tablo ortaya çıktı. Arap Baharının iç savaşlara evrildiği noktada ise bölgede yaşanan dönüşümün başarısı ve kalıcılığı hususunda soru işaretleri gündeme geldi. Devrimlerin karşı devrimlerle bertaraf edildiği, barışçıl gösterilerin iç savaşlara dönüştüğü, egemen devletlerin çöktüğü ve ortaya çıkan boşlukların devlet dışı aktörlerce doldurulduğu y...
Akademik üretim Türkiye’de üniversitelerin sayısının artması, akademik teşvik uygulamaları ve doçentlik kriterleri ile birlikte son yıllarda hızla arttı. Her yıl yüzlerce yüksek lisans ve doktora tezi hazırlanıyor; sempozyumlar kitaplaştırılıyor; uzmanlık alanlarına göre makalelerin bir araya getirildiği kitaplar yayınlanıyor. Akademisyenler teşvik almak için üretim yapmak, akademisyen adayları merdivenleri hızla tırmanmak için tezlerini tamamlamak ve hatta yayınlamak zorunda. O kadar emek verilen işler kitaplaşmayınca garipseniyor. Bu nicel artışın kaliteyi de beraberinde getirdiğini söylemek çok zor ancak elbette aralarında çok iyi çalışm...
The Muslim Brotherhood is often represented in mainstream media as a theocratic organisation that preaches Qur'an-based violence and is out to grab power in the West. As this book shows, such representations are wrought with prejudice and oversimplification; the organisation is in reality much more dynamic and diverse. Its goals, ideology and influence have never been static and vary greatly amongst its descendants in both Europe and the Middle East. Joas Wagemakers introduces the reader to this fascinating organisation and the major ideological and historical developments that it has gone through since its emergence in 1928.
This book offers an analysis of Turkish foreign policy based on transnational(ist) perspectives. In order to counterbalance the state-centric accounts that dominate this area of study, the authors provide theoretical frameworks as well as historical and contemporary case studies that emphasize transnational dynamics. The content is divided into four complementary sections that explain and exemplify transnational (f)actors in the context of Turkish foreign policy. The first addresses theoretical and ideational frameworks that illustrate the relevance of a transnational account, while the second demonstrates the possibility of developing transnationally oriented approaches even in historical cases, going beyond a presentist focus. In the third and fourth sections, the book focuses on two prominent non-state actors, namely diaspora communities and non-governmental organizations, which operate at the interstices of the domestic and the international. This allows the authors to highlight the significance of transnational dynamics in Turkey’s foreign policy.
33. sayımızla huzurlarınızdayız. Bu sayımızın kapak dosyası ilk defa bir isim ve eserleri üzerine oldu. Vefatının 40. yıldönümü vesilesiyle büyük şair Necip Fazıl’ı anmak ve yeniden onun fikir dünyasını anlamak istedik. Dosyayı Betül Sav ve Rabia Elif birlikte hazırladılar. Necip Fazıl üzerine çalışmalarıyla bilinen uzman isimlerin görüşlerine başvurdular. Hem şairin hayat hikayesinin duraklarına hem de eserlerine dair doyurucu bir metin çıktı. Özellikle Yusuf Turan Günaydın’ın yazısını atlamamanızı öneririz. Necip Fazıl hakkında elbette uzun uzun konuşmak ve fikir yürütmek mümkün. Ancak onun edebiyatın neredeyse her türünde ...
Devletlerin kimliklerini tanımlayış biçimleri doğrultusunda ulusal çıkarlarını da tanımladıkları görülmektedir. Bu kapsamda 1979 yılında gerçekleşen İslam Devrimi'nin ardından İran, Şiilik ile Fars kimliğini sentezleyen İranlılık olgusunu dış politikasının merkezine oturtmuştur. Bu durum, İran dış politikasında iki farklı imparatorluk vizyonunu beraberinde getirmiştir. Nitekim Tahran hem Şii-İslam Dünyası'nın siyasi ve dini kıblesi olmak istemekte hem de Fars Dünyası'nın büyük abisi olarak konumlanmaya çalışmaktadır. Bu hedefler doğrultusunda imparatorluk vizyonunu şekillendiren İran, Tahran'ı merkez karargâh olarak görmekte ve çevre...
2019 yılında Türkiye, “Yeniden Asya” dedi; işte bu eser bu hedefte akademik olarak atılmış bir adımdır. Türkiye'den Doğu'ya açılan bu akademik gemiyi bölgeye ulaştıran yani bu kitabın ortaya çıkmasını sağlayan kıymetli yazarlara teşekkür etmek isteriz. Onlar biliyorlar ki birileri onları takip edecek, yeni çalışmalar ortaya konacak, ülke literatürü ve en nihayetinde ülkenin kendisi gelişecek. Kitabın hedef kitlesi; Asya-Pasifik ile ilgilenen lisans ve yüksek lisans öğrencileri, iş insanları, STK üyeleri, gazeteciler, siyasiler ve danışmanlarıdır. Dünyaya bakalım, çünkü dünyaya bakmak, aslında kendimizin iç organlarının röntgenini ç...