You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Yüce Allah’ın varlığına, yüceliğine ve muhteşemliğine şahitlik edebilmek için etrafımıza bakmamız yeterlidir. Tüm bitkiler ve hayvanlar, gökyüzü ve yeryüzü, görebildiğimiz ve göremediğim her toz zerresi bile Rabbimizin güzelliğini ve büyüklüğünü bize ispatlar. Bu kitapta, meraklı mı meraklı Ali dostumuzla birlikte, Allah’ı daha iyi tanıyacak; bazen bir kiraz ağacında, bazen bir kar tanesinde bazen ise uçan bir arıda Allah’ın mucizelerini görüyor olacağız. Meraklı Ali ile Allah’ı daha iyi tanımak ister misin?
A Turkish epic poem offers portraits of varying lengths about ordinary people caught up in the wars, occupations, and independence of Turkey.
Yaradanım senden bir dileğim var Dilerim sonumuz selamet olsun Yüce Mevlam sana çok güvenim var Dilerim sonumuz selamet olsun Bir gün bülbül konar açılmış güle Dilerim Mevlam’dan halimden bile Çalıştım bu emek gitmesin yele Dilerim sonumuz selamet olsun Bazen oradaysam bazen burada Emeğimi boşa verme Yaradan Ahiretten korkarım ateşten nardan Dilerim sonumuz selamet olsun Bir insanoğluyum geldim dünyaya Karanlık benzer mi güneşe aya Yalan dünya benziyorsun deryaya Dilerim sonumuz selamet olsun Kirazlı der ki; açtım sana elimi Hem canımı hem gönlümü dilimi Bir gün açar isen benim yolumu Dilerim sonumuz selamet olsun
Tokat, Kastamonu, Denizli, Gaziantep... Fark etmez, herhangi bir Anadolu köyü işte. Sekiz on yaşlarında bir köy çocuğu nasıl yaşar, nerelerde koşup oynar, hangi ağaçlara tırmanır, hangi kuşların ardından bakar, güneşin batışına, ayın bazen ince bir hilal gibi, bazen yusyuvarlak bir ışık gibi gökte belirişini nasıl seyreder; Kabalı Köyü'nün Kepenek'i de öyle yaşar, öyle bakardı çevresine. Bakardı bakmasına da neler hissederdi; o çocuk yüreğinde hangi duygular coşar, hangi duygular sönerdi?.. Reşadiye'nin Kabalı Köyü'nde veya herhangi bir Anadolu köyünde bir çocuğun gözünden görünenleri, bir çocuğun yüreğinden geçenleri öğrenmek ...
None
Focusing on new nation states and mandates in post-Ottoman territories, this book examines how people negotiated, imagined or ignored new state borders and how they conceived of or constructed belonging.
The Earth is in crisis. We know this. We have known this for a long time. In the throes of the unfolding nightmare we call “capitalism” it is not hard to see and hear the violence that is being enacted against the planet. If we are to move beyond the idea that humanity is tasked with expressing our dominion over nature and towards a renewed integral understanding of humanity as firmly located within the biosphere, as an anarchist political ecology demands, then we have to start interrogating the privileges, hierarchies, and human-centric frames that guide our ways of knowing and being in the world. This volume centers around the idea that anarchism, as a conceptual framework, encourages us to contend with the multiple lines of difference, the various iterations of privilege, and the manifold set of archies that undergird our understandings of the world, and crucially, our place within it.
Sensin Allah Resulü’nün vasisi Sensin müminlerin gerçek emîri Evliyalar şahı, erenler piri Ali’m Ali’m canım Ali’m Canım sana kurban olsun ya Ali Sana açılmıştır ilmin kapısı Sen okurdun ism-i azam duası İlla Ali illa Zülfikar sesi Ali’m Ali’m canım Ali’m Canım sana kurban olsun ya Ali Sensin Hasan ile Hüseyin’in babası Sensin Fatımay-ı Zehra’nın kocası Başından bitmedi küfrün belası Ali’m Ali’m canım Ali’m Canım sana kurban olsun ya Ali Onbir nur doğmuştur senin soyundan Sana eriş olmaz hakkın yolunda Bize yardım eyle mahşer gününde Ali’m Ali’m canım Ali’m Canım sana kurban olsun ya Ali Sen doğmuştun Beytullah’ın içinde Elif, mim yazıldı senin karşında İbn-i Mülcem vurdu seni başından Ali’m Ali’m canım Ali’m Canım sana kurban olsun ya Ali Kirazlı’yım kölen bile olamam Olsam bile kıymetini bilemem Senin düşmanından medet dilemem Ali’m Ali’m canım Ali’m Canım sana kurban olsun ya Ali Ali Kirazlı
On dört Masum-i pak ve On iki İmam'dan oluşan Ehl-i Beyt, öyle bir Ehl-i Beyt'tir ki, Allah Teala onları beğenmiş, onları makam ve mevkilerini yüceltmiştir. Allah ve Resulü onları sevmiş, onlar da Allah ve Resulü'nün emirlerine uyarak bu sevgiye layık olmuşlardır. Bunun içindir ki, Ehl-i Beyt hakkında Kuran-ı Kerim'de sayısız ayetler oldupu gibi, Resul-i Ekrem'den de sayısız hadisler nakledilmiştir. Ehl-i Beyt'e doğru yol almak, onları tanımak, onlar gibi yaşamak, kurtuluş ve yükseliş yolumuz olacaktır. Biz Alevilerin aslına dönmesi, birlik olması, ancak Ehl-i Beyt'e doğru yol almakla, On iki İmam'ı yeterince tanımakla mümkün olacaktır. İşte ben de bu inancımdan yola çıkarak kitabın adını "Ehl-i Beyt'e Doğru" koydum.
- Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Ehlibeyt'imin düşmanı benim düşmanımdır. Benim düşmanımsa Allah'ın düşmanıdır. Atalarımız ve dedelerimiz Allah Resulü'nün bu buyruğundan yola çıkarak, teberra ve tevella kuralına sadık kalmışlar; Allah'a, Resulü'ne ve onun Ehlibeyt'ine dost olanla dost, düşman olanla ise düşman olmuşlardır. Bu da Alevîliğin İslâm'ın özü olduğunun diğer bir kanıtıdır. - Kur'ân-ı Kerim Hz. Muhammed'in (s.a.a) evine inmiştir. Cebrail dahi bu evde misafirdir. İslâm'ın özünü temsil eden yüce Peygamber ve Ehlibeyt'i bu evin sahibidir. Bu Ehlibeyt insanlığa yol gösterip ışık tutsun diye bizzat Hz. Muhammed'in terbiyesi ile yetiştirilmiştir. Onun Ehlibeyt'e uyulmasını istemesi de Allah'ın bir emri olduğu içindir. Bizim Alevî olarak adlandırılmamızın sebebi ise Peygamber'den sonra Ehlibeyt'in başında Hz. Ali'nin bulunmasıdır. O, İslâm'ın özüdür. Çünkü buyuruyor ki: Konuşan Kur'ân benim... Göğün yollarını ben bilirim... Hangi ayetin nerede indiğini ve nüzul sebebini ben bilirim... Alevilik nedir, Alevi nedir bilmek isterseniz bu kitabı okuyabilirsiniz.