You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
“Bazı şeylerin hayali güzeldir, kendisi değil… Her şey bir hayalle başladı aslında. Önce aşkı hayal ettim. Sonra bir âşık ve hayalime aşk ettim sonra. Sana anlattıklarım bir hurafeye dönüşmüş garip bir mezarın hikâyesi... İnanmak zor belki lakin inanmamak daha zor. İstanbul; aşkın gönle düştüğü şehir, aşkın hayalle örtüştüğü, ölümle buluştuğu şehir... Her taşında bir aşkın izi var. Aşk var kâri, aşk var. Şükür ki var. Ve ben işte İstanbul’un bu aşklarının efsaneye düşmüş halini anlattım sana. Aşk... Ve ölüm. Ve hikâye... Bil ki aşk için gönül lazımdır, gönlü bilmek lazımdır ve bilmek için de ölmek lazımdır. Demem o ki aşk gönlün, ölüm de ömrün zekâtıdır. Ve aşk gönlün; ölüm de ömrün kirini alır da gider. Bu yazdıklarımın hepsi doğrudur demiyorum sana. Doğru ve gerçek olanları da var elbet. Lakin ben yalnızca hayal ediyorum. Zira bazı şeylerin hayali güzeldir, kendisi değil.” *** Fatih Duman, İsimsiz Kitap'ta, sizi, Telli Baba'nın gizem ve hüzün dolu öyküsünü okumaya davet ediyor... (Nesil Yayınları)
Elinizde bulunan kitap Tarihi Kütüphaneler, Cumhuriyet Dönemi Kütüphaneleri, Dünya Kütüphaneleri ve Tarih Boyunca Türklerde Kitap başlıklarıyla dört bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerde 19 farklı üniversitede çalışan 30 akademisyenin kaleme aldığı alana katkı sağlayan 27 yazı bulunmaktadır. Bahsi geçen 27 yazı dışında Mustafa Vedat Sönmez ile yapılan bir de röportaj yer almaktadır.
Endişeyi bir havuza benzetirsek, evham ve vicdan bu havuzu dolduran iki musluk gibidir. Bu musluklardan ilki havuzu “başımıza za kötü bir şey gelecek”lerle, diğeri de “kötü bir şey yaptı”larla doldurur. Sonuçta havuz taşar, yani endişe problemleri yaşarız. “Eyvah!”, size yaşam boyu sürebilen bu havuz problemini sağlıklı bir yolla çözmek için ipuçları ve kendi kendinize uygulayabileceğiniz öneriler sunuyor. Kitapta, evhamı ortaya çıkaran düşünce kalıplarını, vicdan karşısında sınırlarımızı koruma tekniklerini ve bu sorunların altında yatan Adaleti Sindirme kavramını bulacaksınız.
Öyle bir kitap ki, kendinden önceki bin yılın tozunu alıp kendinden sonraki bin yıl(lar)a damga vuracak ihtişamı ve enginliğiyle miladın ilk bininci yılın henüz tamamlanmamışken bir dâhinin kalemiyle hayat buluyor. O kalem, tam 1178 yıl sonra bugün hala yazmaya devam ediyor aslında. Biz hala, o kalemin yazdıklarını, yazıyor olduklarını okumaya devam ediyoruz. Ya da belki yeni başlıyoruz… Zira ilginçtir ki, içinde yaşadığımız bu coğrafyanın en önemli şaheserlerinden biri olmasına rağmen, yazılmasının hemen üzerine ve sonra yüzyıllar boyu çeşitli dillere tercüme edilmiş olsa da, dilimize ve kültürümüze bugüne dek kazand...
None
None
None
Edebiyatımızın usta kalemi Adnan Binyazar’ın denemeleri, derinliği, kapsayıcılığı ve evrenselliğinin yanında açık, arı Türkçesiyle de okurlarımız tarafından ilgiyle takip ediliyor. Binyazar, anlatımında yazınsal tatlar barındıran denemelerinde “fikir gösterisi” peşinde koşmuyor. Okuruna kültürel birikimimizin aktarılması konusunda yoğun, açık bir çaba sarf ediyor. İlk baskısı 1998 yılında yapılan Ozanlar, Yazarlar, Kitaplar da bu çabanın ürünlerinden biri. Bu kitapta yer alan denemeler, edebiyatımıza katkıda bulunmuş yazar-şairlerin birer portresini çiziyor. Ömer Seyfettin’den Nurullah Ataç’a, Gülten Akın’dan Adalet Ağaoğlu’na, hangi değerli sanatçımızın kültürümüze nasıl katkıda bulunduğunu, kendi bakış açısıyla değerlendiriyor. Böylece ortaya, sonsuz yarar derleyeceğiniz bir kaynak kitap çıkmış oluyor. Genişletilmiş, gözden geçirilmiş yeni baskısını sunuyoruz.
D.H. Lawrence, Yirminci Yüzyılın ilk yarısında işçi kökenli tek İngiliz romancısıydı. Mîna Urgan'ın deyişiyle: "D.H. Lawrence, çağdaşları James Joyce ya da Virginia Woolf gibi, biçimsel açıdan bir yenilik yapmadı. Onda yepyeni olan biçim değil, içeriktir... Lawrence'ın ana konusu, her romancınınki gibi, insan ilişkileriydi... yaptığı yenilik, kadın-erkek ilişkisinde öteki romancılar gibi yalnız duygularla düşüncelerin değil, cinsel dürtülerin de etkisini vurgulamaktı." İngiliz edebiyatı "duayen"imiz Mîna Urgan, 1995'te yayımladığımız Wirginia Woolf ile aynı yıl -Nermi Uygur'un kitabı Tadı Damağımda (YKY, 1995) ile birlikte- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü paylaşmıştı. Şimdi de çok sevdiği D.H. Lawrence'ı yazdı ve kitabını "D.H. Lawrence'ı seven ve çeviren sevgili öğrenci(si) ve meslektaş(ı) Akşit Göktürk'ün anısına" adadı. Kitapta D.H. Lawrence'ın yaşamı ve roman, öykü, şiir ve edebiyat eleştirisi alanlarındaki bütün üretimi inceleniyor. D.H. Lawrence: Üç ustaya üç kat saygıyla okunacak bir kitap...