You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Combined edition of four documentary books on the repression and violation of human rights in Turkey after the March 12, 1971 military coup, edited in the name of Democratic Resistance of Turkey and sent to all European institutions and human rights organisation: File On Turkey, Man Hunts in Turkey, Turkey on Torture and Resistance posters.
Nikolay Ostrovski, Çelik Böyle Sertleşti adlı ünlü romanını, 1904-1936 yılları arasında yaşadığı kısa, ama olağanüstü güzel, kahramanlara yaraşır hayatıyla yazdı. Büyük ölçüde otobiyografik olan eserin temel karakteri, Pavel Korçagin tipinin güçlü, canlı ve çekici oluşunun sırrı, gerçek hayattan alınmasından ileri gelir. Nikolay Ostrovski, daha yirmi yaşındayken içsavaş cephelerinde aldığı ağır yaraların etkisiyle kötürüm ve kör olmuş, bu durumdayken, gençliği, sevgi ve mücadeleyi, Komünist Gençlik Birliği üyesi yoldaşlarını ve silah arkadaşlarını anlattığı romanı Çelik Böyle Sertleşti'yi yazmıştı. “Yaşamasını haklı çıkaracak, hayatın yaşanmaya değdiğini kanıtlayacak.” planını böylece gerçekleştirdi. 1935'te ünlü Sovyet gazeteci Mihayil Koltsov'un kaleme aldığı “Cesaret” başlıklı makale Pravda'da yayınlandığında, milyonlarca insan Ostrovski'nin iyileşmez hastalığını ve partiye sarsılmaz bağlılığını öğrendi.
None
Nikolay Ostrovski, Çelik Böyle Sertleşti adlı ünlü romanını, 1904-1936 yılları arasında yaşadığı kısa, ama olağanüstü güzel, kahramanlara yaraşır hayatıyla yazdı. Büyük ölçüde otobiyografik olan eserin temel karakteri, Pavel Korçagin tipinin güçlü, canlı ve çekici oluşunun sırrı, gerçek hayattan alınmasından ileri gelir. Nikolay Ostrovski, daha yirmi yaşındayken içsavaş cephelerinde aldığı ağır yaraların etkisiyle kötürüm ve kör olmuş, bu durumdayken, gençliği, sevgi ve mücadeleyi, Komünist Gençlik Birliği üyesi yoldaşlarını ve silah arkadaşlarını anlattığı romanı Çelik Böyle Sertleşti’yi yazmıştı. “Yaşaması...
1960’ların sonrası, 12 Eylül’ün öncesi, kimilerine göre yitik ve karanlık bir “ara dönem”… Türkiye’nin 1970’li yıllarını merak edenler için detaylı ve aydınlatıcı bir başucu kitabı. •12 Mart Muhtırası, Anayasa değişikliği, hürriyet gömleğinin daralması, radikalleşme… •Ecevit, Kıbrıs Bunalımı, TÜSİAD, 24 Ocak kararlarına giden yol… •Süleyman Demirel, Milliyetçi Cephe Hükümetleri, anti-komünist şahlanış, Aydınlar Ocağı… •Alparslan Türkeş, Ülkücü Hareket, komünizme karşı paramiliter mücadele… •Necmettin Erbakan, Millî Nizam, Millî Selamet, Akıncılar, mücahitler… •15-16 Haziran, Kanlı 1 Mayıs, Mara...
Aziz Nesin, bu kez yeşil sahaların ve er meydanının tozunu attırıyor. Sporcu Milletiz Vesselam, Aziz Nesin’in futbol ve güreş yazılarını ilk kez kitap olarak okurla buluşturuyor. 1963-64 yıllarında futbol maçlarına giderek izlenimlerini Akşam gazetesinde Futbolcuyuz Futbolcu başlıklı köşesinden aktaran Nesin, elbette spor muhabirliğiyle kalmıyor. Basın tribününden değil halkla birlikte izlediği maçlar üzerinden yazdıkları, sıradan futbol yazıları olmaktan çıkıp futbolu, oyuncuları, taraftarı ve toplumu eleştiren, alaycı ve eğlenceli yazılara dönüşüyor. Nesin’in sonradan bir özdeyiş haline gelen Ne Sağcıyız Ne Solcu, Futbolcuyuz Futbol...
Includes, beginning Sept. 15, 1954 (and on the 15th of each month, Sept.-May) a special section: School library journal, ISSN 0000-0035, (called Junior libraries, 1954-May 1961). Also issued separately.
Her Şey Geçip Gider… Tıpkı bir nehir gibi… Hayat ve yıllar bulanık sularla sürüklenir. Bireyler ve toplumlar da öyle. Bu akış içinde çocuklar büyür, gençler giderek yaşlanır. Geriye dönüp baktığınızda, bu akışın nehir kenarına bıraktığı hayatları görürsünüz. Çalılara, ağaç köklerine takılıp kalmış hayatları. Hüzün veren bu görüntünün içinde güneş ışınlarıyla parlayan bir şey çarpar gözünüze: Her şeyi kaydeden bellektir bu. “Geçip gideni” yeniden var eden tek kıymetli varlıktır ve “hatırat” adını alır. Bellek yeterince dürüstse, hatırat eşsiz bir toplumsal hazine olur ve gerçeğe bağlı bir gazeteci, gün gelir bunun hakkını verir: “Zileli, sansürsüz ve övünmesiz bir dürüstlükle, kimseyi, kendisini bile kayırmadan yazmış.” (Gülden Aydın) Yarılma, 1960’lar Türkiye’sinin akıp giden kültürel, siyasi ve toplumsal hayatını, bugün pek çok tanıdık ismin içinde yer aldığı 68’lileri, o suların hem acılı hem coşkulu akışını anlatıyor.