You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Şimdilerde o günleri ananlar hep “Sarıyaz” diyorlar adına. Haziranın gevreyen toprak üstünde buram buram tüttüğü son demlerinde, topu topu on iki günlük bir zamandı oysa. Ama bütün bir mevsim, yıllar boyu hatırlanacak kadar yüklü geçmişti. Tarihe “Sarıyaz” diye düşüldü o günler. Her şey havanın lodosa dönmesiyle başladı. Rüzgâr, Afrika’dan aldığı sapsarı çöl kumunu yanına katıp körfeze doldu, ortalık sarıya kesti. Her şey ama her şey öyle bir sarardı ki, sanki dünya sarı bir camın arkasına saklandı gibi oldu. Yöre halkını tedirgin eden bu tuhaf doğa olayının ardından bir de deprem gelir. Lakin bu “aşağıdan aşağıd...
Suriye ve Libya’daki krizler devam ederken ABD ve İsrail, hazırladıkları “Ortadoğu Planı”yla ortaya çıktılar. Öyle anlaşılıyor ki hızlı başlayan 2020 kolay geçmeyecek. Neyse ki Türkiye uzunca bir zamandır önümüzdeki zorlu döneme hazırlık yapıyor. Bu hazırlık ekonomiden savunma sanayisine, diplomasiden afetlerle mücadeleye hemen her alanda devam ediyor. Kriter olarak biz de yeni dönemin dinamiklerinin daha iyi anlaşılması için çaba gösteriyoruz. Bu sayıda bölgesel gelişmelere geniş bir yer ayırdık. SETA Dış Politika Direktörü Muhittin Ataman’la bölgedeki son durumu konuştuk. Bunun yanında İran’ı Özden Zeynep Oktav, Murat Özer ve M...
1919 yılında İzmir’in işgalinden sonra Yunan birliklerinin Ege içlerine doğru ilerlemeye başlaması sırasında Kuva-yı Milliye olarak adlandırılan bazı silahlı çeteler ve yerel gruplar bu işgallere karşı koydu. Poyraz Ağa ve Alaşehirli Mustafa Bey gibi çete reisleriyle direnişe katılan Çerkez Ethem, kısa bir süre sonra çetenin başına geçerek Salihli’de bir direniş örgütü oluşturdu. Zamanla Kuva-yı Seyyare adını verdiği çetesini giderek güçlendirdi. Çerkez Ethem ve Kuva-yı Seyyare 1919–1920 yıllarında patlak veren Anzavur, Düzce, Adapazarı ve Yozgat ayaklanmalarının bastırılmasında belirleyici rol oynadı. Çerkez Ethem ve Kuva-yı Sey...
Yirminci Yüzyılın başında, Türk Milleti maceracı devlet adamlarının ihtirası yüzünden, sonradan adına Birinci Dünya Savaşı denilen bir ölüm kalım mücadelesinin için girmiş ve dört yıl süren bu mücadeleden, ortak olduğu İttifak devletleri yenildiği için o da yenik sayılmıştır. Bu yenilgiden sonra, galip devletler Türk Milletini yeni bir mücadelenin içine çekmeye uğraştılar. Türk Milletinin o zamanki yöneticileri, Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkanı Wilson’un verdiği sözlere kanarak, Mondros’ta bir Ateşkes Anlaşması imzaladılar. Avrupa’nın amacı Anadolu’yu ve Trakya’yı paylaşmaktı. Bu amaca ulaşmak için önce savaş gem...
Yerel seçimler yaklaşıyor. Siyasi partiler hazırlıklara başladı. Cumhur İttifakı’nı oluşturan AK Parti ve MHP seçimlere kendi adaylarıyla ayrı ayrı gireceklerini açıkladı. CHP, İYİ Parti ve HDP ise henüz 24 Haziran seçimlerinin hasar tespitini yapabilmiş değiller. Bu sayı Kriter’in büyük bölümünü yerel seçimlere ayırdık. Nebi Miş AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’la partinin yerel seçimler öncesi son hazırlıklarını ve “Erdoğan belediyeciliği”ni konuştu. “AK Parti ve Yerel Yönetimler” başlığıyla hazırladığımız dosyada büyükşehirlerde 2004’ten itibaren yerel seçimlerdeki oy dağılımı, adayların önemi,...
This book is the largest referral for Turkish companies.
“Bu kitap %3 kurgu içermektedir” Şu an okuduğunuz bu satırlar ve kitapta anlatılanların %3’ü kurgudur. Yeni yazacağı kitabı için hikâye arayan yazar, Ankara’nın Ulus civarında küçük bir çay ocağında birilerinin elinde çok eskiye ait Hazine Haritası olduğunu görür. Kaçak kazı yapmak için ellerinde parası olmayan bu adamların masraflarını karşılamak kaydı ile Kaçak Hazine arayan suç şebekesine o da katılır. Yaşlı bir kadının gördüğü rüya ve ellerinde bulunan harita sayesinde hazinenin gerçek olduğu ortaya çıkmıştır. Yasadışı hazine arayan bu ekibe; Bürokrat, İş adamları, eski hükümlü, Hırsız, torbacı, Asker ve Polisi ...
Dünyanın kendi etrafında dönmediğini hissettiği an paniğe kapılıveriyordu Doğa. İçinde bulunduğu iş ortamı da bu paniği acımasızca köpürtüyordu. Hep merkezde olmalıydı. Hep farklı olmalıydı. Farkı fark edilmeliydi. Kalitesi gözle görülmeliydi. Kesintisiz olarak arzulanmalıydı. İştah, takdir ve kıskançlık dolu gözler hep üzerinde olmalıydı. Yıllar sonra sağda solda küçük adamların belirmeye başlaması da bu takıntının eseri olacaktı. Doğa, 420 aylık bir bebekti. Pembemsi. Lacivert lensli. Ilık kokulu. Göğüslerine silikon yaptırsa mıydı? Site güvenliğinin yanından yavaşlayarak geçiyordu. “Etiniz nasıl pişsin Doğa Hanım?”...