You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Indexes the Times and its supplements.
Yeşilderililer Projesi’yle yeniden canlanıp eski günlerine dönmeyi başaran Tatolya’da iç çatışmalar sonlanmış, bilimsel alanda büyük yatırımlar yapılmaya başlanmıştı. Ülkede tükenmiş yeraltı kaynakları için geliştirilen ATP enerjisi, adeta yeni bir çağın başlangıcı olmuştu. Ne var ki Tatolya’nın her alanda süratle gelişiyor olması, komşu toplumların da dikkatini çekmişti. Batıdan Gegoryum, kuzeydoğudan Kasaralar ve güneyden Aftozya toplumlarıyla amansız bir mücadeleye girişen Tatolya yönetimi, ülkesini dış güçlere karşı savunmak için akılcı bir strateji oluşturmak zorundaydı. Araçta herkes uykuya daldığında, Doktor Büla...
The family can be viewed as one of the links in a “golden chain” connecting individuals, the private sphere, civil society, and the democratic state; as potentially an important source of energy for social activity; and as the primary institution that socializes and diffuses the values and norms that are of fundamental importance for civil society. Yet much of the literature on civil society pays very little attention to the complex relations between civil society and the family. These two spheres constitute a central element in democratic development and culture and form a counterweight to some of the most distressing aspects of modernity, such as the excessive privatization of home life and the unceasing work-and-spend routines. This volume offers historical perspectives on the role of families and their members in the processes of a liberal and democratic civil society, the question of boundaries and intersections of the private and public domains, and the interventions of state institutions.
The Postcolonial World presents an overview of the field and extends critical debate in exciting new directions. It provides an important and timely reappraisal of postcolonialism as an aesthetic, political, and historical movement, and of postcolonial studies as a multidisciplinary, transcultural field. Essays map the terrain of the postcolonial as a global phenomenon at the intersection of several disciplinary inquiries. Framed by an introductory chapter and a concluding essay, the eight sections examine: Affective, Postcolonial Histories Postcolonial Desires Religious Imaginings Postcolonial Geographies and Spatial Practices Human Rights and Postcolonial Conflicts Postcolonial Cultures and Digital Humanities Ecocritical Inquiries in Postcolonial Studies Postcolonialism versus Neoliberalism The Postcolonial World looks afresh at re-emerging conditions of postcoloniality in the twenty-first century and draws on a wide range of representational strategies, cultural practices, material forms, and affective affiliations. The volume is an essential reading for scholars and students of postcolonialism.
Khora Kırık Dağ hakkında Tanınmış bilimkurgu-fantastik, gençlik ve tarih romanları yazarı Dr. İlker Selman artık tüm yapıtlarıyla KAFEKÜLTÜR’de. İlker Selman'ın KHORA adını verdiği yeni bilimkurgu roman dizisinin ilk cildi Kırık Dağ'ı 15 Kasım 2019 günü tüm okurlara ve hayranlarına gururla sunuyoruz. KHORA roman dizisi, Dr. Selman'ın önceki romanlarından çok iyi hatırladığımız; kıyamet-sonrasındaki bir Dünya distopyasında, cesur ve idealist bilim adamlarının yarattığı Otani Projesi'nin yeni uğraklarında gerçekleşen son derece fütüristik bölgelerde geçecek. KAPAK YAZISI “Arkadaşlar! İsbaş avcılarından uzak kalmak için Uldon’...
Akçakavakların yakınında iki genç yürüyordu. “Öyle kararsız sağa sola bakma. Gelmek istemiyorsan şimdiden söyle. Bak Adem, anlaşalım, bundan böyle ya adımlarını hızlı atarsın ya da köye şimdiden dön.” Konuşan, hıncını mı dile getiriyor, aralarında kavga çıkartmak için fırsat mı kolluyor, gözdağı mı veriyor?. . Hiçbiri. Bunlar birbiriyle kedi köpek gibi geçinmeksizin yaşayamayan iki sevimli kardeş yalnızca. Küçük olanı, ama dili ağabeyinden uzun gencin adı Aliye' ydi vesözünü kimseden esirgemeyen hırçın bir kızdı. İki kardeş arada bir şaka yollu söz dalaşına girmekten mutlu olurdu. Ancak şimdi durum biraz farklıydı. Aliye gerçekten öfkeliydi. Kaşlarını sinirli bir şekilde kaldırdı, “Yürüsene Adem!” dedi; “neden geldin bilmem ki, neden, neden!” “Deli misin nesin? Yarım saattir bana ettiklerini kuzgun leşe yapmamıştır.”