You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
ÇARE, MÜ’MİN YÜREĞİDİR İslam iki dünya mutluluğuna dair bir tekliftir. Teklif akla yapılır. Akıl teklifi kabul edip de dil ile ikrar, kalp ile tasdik ederse değişir ve dönüşür. O artık selim bir akıldır. Selim akıl, neyin doğru neyin yanlış olduğunu idrak ederek var oluş gayesine uygun bir yola girmiştir. İslam ile varoluş gayesini bulan ve selamete eren aklın imanı ile kalbini buluşturması ümit edilir. İman, kalbin akılla buluşmasından sonra teşrif eden bir sultandır. Girdiği yeri genişletir ve sahibine nur bahşeder. İmanın girdiği kalp artık bir tasfiye sürecine dâhil olur. Kalpteki her türlü manevi virüs iman iksiri ile temiz...
Muhterem Okuyucularımız; Büyük bir dert, her aileyi az çok yakıp kavuruyor. Gençlerimize ulaşamıyoruz, onlarla ortak bir dil kuramıyoruz. Bizim sevdiklerimizi sevip bizim kızdıklarımıza kızmıyor; hayata, insanlara, dünyaya bizim gibi bakmıyorlar diye kendimizi yiyip bitiriyoruz. Evet, gençlerin dili her zaman farklı olmuştur. Bugün onları mest eden, bizden alıp uzaklara götüren türlü türlü câzibe unsurları; süslü püslü vitrinler, rengarenk ekranlar, ışıltılı şöhretler dünyası, her ne pahasına olursa olsun kısa yoldan elde edilen para, rahat ve konfor; insana tatlı bir gurur ve kibir veren makam ve mevkiler, her türlü zevkin sınırsızca ve ...
Muhterem Okuyucularımız; İnsanın kalbi elinde değildir, deriz. Bunu kalpten geçen duyguları kontrol edemediğimizi vurgulamak için söyleriz. Halbuki Cenâb-ı Hak, sevgi ve nefret gibi duyguların îman ve şuur istikametinde kontrol edilip yönlendirilebildiğini bize hatırlatmaktadır. Bir insanın îman ve hidayete erişmesiyle, hayata bakışı, sevgileri, dostlukları, düşmanlık ve nefretleri baştan sona değişikliğe uğrar ya da uğramalıdır. Zira îman, her şeyi tutan “bir şey”dir. Meselâ Allâh’a inandığını söyleyen bir kişi, aynı zamanda Allâh’a/Allâh’ın dinine harp îlan etmiş bir kâfiri ve zâlimi dost edinemez. Küfrü, şirki, isyanı, ...
Muhterem Okuyucularımız; Cenâb-ı Hakk’ın buyurduğu gibi; “İnsanların bizzat işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.” (er-Rûm, 41) Âhir zamandayız; her geçen gün başka musibetler ve felaketlerle karşılaşıyoruz. İnsanların gözü, iştahı, hırsı doymak bilmiyor. Üstad Necip Fâzıl’ın ifadesiyle: Allâh’ın on pulunu bekleyedursun on kul, Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa…” Bir tarafta rûhen iflas etmiş insanlar, hep “daha fazlas...
19.yılımızın ilk sayısıyla huzurlarınızdayız. İnsan ömrü kısa, insanın eserlerinin de ömrü kısa… Ama Rabbimizin kurduğu nizam, şaşmadan devam ediyor. Biz, kader zincirinin bir halkasının bir ucunda, alabildiğine geniş kâinâtın içinde bir toz zerresi mesabesindeki dünyada ufacık bir yer kaplıyoruz. Zamanda ve mekânda yerimiz, “yok” gibi! Buna rağmen Rabbimiz, her birimizi muhatap almış; hitabıyla, dîniyle, nîmetleriyle bizi şereflendirmiş. Biz bazen bugün karşılaştığımız dertlerin devâsâ olduğunu, hiç bitmediğini, gece-gündüz çalıştığımız hâlde bir arpa boyu ilerleyemediğimizi düşünüyor, dertleniyoruz. Bu neslin evlatla...
SEVGİ KORKUSUZ OLMAZ Rızık bahsinde ilk akla gelen maddi rızıktır. Hâlbuki bir de manevi rızık var. Nasıl insanın kursağından geçecek takdir edilmiş ise manevi kursağı hükmündeki kalbinin nasibi de takdir edilmiştir. Kalbin nasibi, sevme nasibidir. Sevmek ve sevilmek kabiliyeti âlemde insana verilmiş en büyük rızıklardandır. Maddi rızık doymakla gözden düşer. Manevi rızık öyle değildir, çünkü maneviyatta doymak yoktur. Doyan ya da doyduğunu sananın yolu kesilmiştir. Maddi rızık insanın gayreti ile irtibatlandırılmıştır. Manevi rızık olan sevgi için de insanın bu behredeki kabiliyetini işlemesi şarttır. Her his gibi sevgi de terb...
Muhterem Okuyucularımız Belki tarih boyunca bu boyutlarıyla karşılaşılmamış badireli günlerden geçiyoruz. Çin’de başlayıp dünyaya yayılan virüs salgını, genç-yaşlı, kadın-erkek herkesi tehdit ediyor. Ağır bilanço her geçen gün büyüyor. Görünüşte büyük ülkeler, her gün yüzlerce, binlerce hastalık ve ölüm vak’ası açıklıyor. Hadisenin bu kadar büyümesinde dünyanın küçülmesinin, ulaşım ve karşılıklı etkilenme imkânlarının artmasının rolü büyük… Bu birkaç satırda biz de meseleye farklı zaviyelerden bakacak olursak: Bu küçücük virüs, kendisini bilime adamış, onu âdeta kendi zihninde ve hayatında ilahlaştırmış ...
Muhterem Okuyucularımız; Mevlid Kandili’nin bulunduğu bu ay, bizim Peygamber Efendimiz’i özel gündem yaptığımız aylardan bir tanesi… Bu sayımızda, Peygamber Efendimiz’in hadîs-i şerîflerine ve Sünnet-i Seniyyesi’ne yapılan saldırıları konu edindik. Müslüman yurdunda, İslâm’ın temel direklerinden birisi olan “Sünnet” ve “Hadis” konularına bu kadar rahatça ve hoyrat bir şekilde saldırılabilmesi, aslında, ne acı! Bu, ilmî bir münakaşa değil! Bu, maksatlı ve hâince bir taarruz!.. İlmî müzâkere ve münakaşalar; ilim meclislerinde, ehlince ve usûlüyle yapılır. Ama herkese hitap eden medya organları vasıtasıyla, liyakatsiz insanl...
Muhterem Okuyucularımız; Tasavvufun gayesi, insanı, Allâh’ı seven ve Allâh’ın sevdiği kul kıvamına ulaştırmaktır. Allâh’ı seven kul; önce Allâh’a îman eder, O’nu tanımaya çalışır (mârifetullah), yaratılış maksadının O’na kulluk olduğunu bilir. Kalbiyle tasdik ettiği îman esaslarını dili ile ikrar eder, bütün organlarıyla o îmanın gereğini ihlasla, takvayla, Allâh’ı her an görüyormuşcasına (ihsan) severek ve hesap verme şuuruyla hayatına tatbik eder. O, birileri görsün diye yaşamaz. Her şeyi duyan ve her şeyi en ince teferruatına kadar bilen Allâh’ın, yaptıklarından haberdar olması kâfîdir. İbadetlerini birilerinin ...
Muhterem Okuyucularımız Cenâb-ı Hak, el-Mücâdele Sûresi’nin son âyetinde şöyle buyuruyor: “Allâh’a ve âhiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa- Allâh’a ve Rasûlü’ne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, îman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allâh’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allâh’ın tarafında olanlardır.” (el-Mücâdele, ...