You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Mirza Meryemhan (Hânî), 1884 yılında Hokand yakınlarındaki Oyimçakakir köyünde, soyu seyyidlere dayanan entelektüel bir ailede doğmuştur. Babası Ubeydullahan, annesi Mesturebanu’dur. Ailenin kökeni, 19. asır başlarındaki Kokand Hanları Ömerhan ve Muhammed Alihan sarayında kazaskerlik ve hâfız-i kütüblük yapan şairler Mirza Kalender (Muşrif) ve Mirza Eyyüb (Behçet)’e dayanmaktadır. Tam adı kaynaklarda ve kan bağı olan aile efradının teyidiyle Mirza Meryemhan’dır. Mirza, ceddinin Hanlıklar döneminde sarayda icra ettiği mühim görevlerden; soyadının bir parçası olan “Han/Xon” ise peygamber ailesine olan akrabalığına hürmeten alınmış b...
10. yüzyıl başlarında Karahanlılar’ın başkenti olan Kaşgar, büyük gelişim göstermiş, bilim ve kültür açısından önemli bir merkez hâline gelmişti. Kaşgarlı Mahmud (1008-1102) ve Yusuf Has Hacib (1017-1077) gibi birçok büyük âlim ve filozof Türk edebiyatı için de özel bir konuma sahip olan Kaşgar’daki kültür muhitinin gelişmesinde etkili olmuştu. Kültür muhitine katkısı olan ve Mirza Muhammed Haydar Duğlat (1500-1551) adıyla bilinen Mirza Haydar Köregan, Kaşgar hâkimlerinden Duğlat Emir’in ailesine mensuptur. Babur Şah’ın kuzenidir. Rütbeli bir askerdir, Keşmir’in hâkimidir ve aynı zamanda tarihçidir. Duğlat’ın 1521-1546 yılla...
Türkçenin çok geniş coğrafyalarda yazı dili olarak güçlü biçimde yerleşebilmesini sağlayan etkenlerden en önemlisi Türklerin sahip olduğu zengin sözlü gelenektir. Yüzyıllar boyunca şifâhi olarak kulaktan kulağa aktarılan sözlü kültür ögelerinin zaman içerisinde yazıya geçirilmesiyle çeşitli konulardaki bu anlatıları içeren birçok yazılı eser meydana getirilmiştir. Bu eserlerin en önemlilerinden biri Oğuz Türklerinin menkıbevi tarihini konu edinen Oğuznâme metinleridir. Yüzyıllar içerisinde farklı müellifler tarafından değişik hacimlerde otuz kadar Oğuznâme metni kaleme alınmıştır. Oğuznâme müelliflerinden biri de 16. yüzyılda y...
Sanat ve edebiyatın değişmesi ancak insan ve toplumun değişmesi ile mümkündür. Bu açıdan baktığımızda, özünde devamlılık ilkesine sahip olan şiir sanatı üzerinden insan ve toplumun nasıl değiştiğini okuyabiliriz. Türk şiirinin dayandığı arketip alanı esas alarak; mısralar, kavramlar ve bunların taşıdığı semantik dünya üzerinden yola çıkıp 19. yüzyılda nasıl bir epistemolojik zihin dönüşümünün gerçekleştiğini okumaya çalışmak oldukça ilginçtir. Bu bağlamda toplum olarak yeni girdiğimiz bir medeniyet dairesi ile beraber bütün bir zihniyet değişimi değil, yalnız insan ve benliğine bakışın estetik içinde nasıl dönüştü...
Kelile ve Dimne yazıldığı yıldan günümüze birçok dünya diline çevrilmiş; üzerinde birçok akademik ve popüler yayın yapılmış olmasına rağmen hâlâ güncelliğini korumaktadır. Dilden dile tercüme edildikçe değişen, gelişen, zenginleşen, büyüyen Kelile ve Dimne günümüzde birçok dünya dilinde zevkle okunan bir eserdir. Eser aynı zamanda Dünya Fabl Edebiyatı’nın atası sayılır. Eserin özgün telifi Sanskritçe olup Vişnu Mezhebi’ndeki bir Brahman tarafından Miladi 300 yılına yakın Doğu Keşmir’de Budist bir öğreti olarak kaleme alınmıştır. Tercümeler yoluyla eser biçimle beraber tabiri caizse din de değiştirmiş; yeni kültür ve d...
EDEBİYATIN ÖLÜMSÜZ KONUSU ÖLÜM A. Ali Ural Hayatı anlatmak için ölümün kapısını çalıyor yazarlar. Hayatın en büyük meselesi o çünkü. Ölümü konumlandırmadan kendini konumlandıramıyor yeryüzünde insan. Gılgamış’ın ölümsüzlük arayışına çıkması bu yüzden. Bengisuyu bulamasa da sonsuzluk özlemiyle bilgeleşiyor insan. “Yeter ki gün eksilmesin penceremden,” derken Cahit Sıtkı, yaşama sevinci aşılıyor okuruna, dünya meşakkatlerine dayanma gücünü. Ziya Osman, “Ben artık korkmuyorum, her şeyde bir hikmet var / Gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar,” mısralarıyla ölümle hayatın aynı bütünün parçaları olduğunu sezdir...
YENİDEN VE YENİDEN ÖMER SEYFETTİN Ölümünden yüz yıl geçti ve Ömer Seyfettin’in mürekkebi hâlâ dalgalanıyor. Geçen bir devir yok; dünyanın onurlu insanlara her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Bu toprakların has çocuğu o. Pembe İncili Kaftan’ın Muhsin Çelebi’si gibi şair ama tek bir kaside yazmamış. Övgüden korkmuş çünkü. Yalnız Hakk’ı övülmeye layık bilmiş. Beklentisi yok insanlardan. Devletini canından çok seviyor ve çıkar gözetmeksizin çalışıyor onun için. “Devletten hep alınmaz ya… Biraz da verilir!” dedirtiyor kahramanına. Alnında kılıç yarası, başı dik, göğsü ileride, müdânasız Muhsin Çelebi’yi şu cüm...
Nasreddin Hoca’nın Gözü Üzerimizde Ali Ural Yeni bir şekilde söylemenin yollarından biridir ironi. İç içe geçmiş iki fotoğraftan görünenin değil görünmeyenin büyüsüyle tazeler hafızaları. Nasreddin Hoca’nın yüzlerce fotoğrafından eşeğe ters binme karesinin öne çıkması boşuna değildir. Herkesin yaptığının tersini yaparak soruları mıknatıs gibi üzerine çekecek sonra da söylemeyi düşündüğü lafı gediğine oturtacaktır. “Eğer düz binip önünüze geçseydim, siz arkada kalacaktınız. Siz öne geçseydiniz, bu defa ben arkada kalmış olacaktım. Böylece size arkamı dönmemiş oluyorum!” Nasrettin Hoca XIII. yüzyıldan bu yana hiç...
ÂKİF İSTİKLAL MARŞI VE KUDÜS Zulüm yeniden hortladı ve İsrail Kudüs’ü yerle bir ettiğini sandı. Kudüs gökle birdir halbuki. Gökten hilal silinmedikçe bu bütünlük değişmez. Ebedi bir mühürdür o her coğrafyanın üzerinde. Hilal dediğimiz zaman bayrak, bayrak dediğimiz zaman Mehmed Âkif, Mehmed Âkif dediğimiz zaman İstiklal Marşı, İstiklal Marşı dediğimiz zaman aklımıza Kudüs geliyor. Kudüs’le İstiklal Marşı’nın ne ilgisi var, diye sakın sormayın. İstiklal Marşı’nın yalnız Kudüs’le değil yeryüzünün bütün mazlum şehirleriyle ilgisi vardır. “Mehmed Âkif ve İstiklal Marşı” sayımız matbaaya gitmek üzereyken zulüm h...
Sözcüklerin yönetim kapasitesi ve potansiyelini ifade eden istem hakkında yabancı alanyazında ve Türk dili araştırmaları sahasında yapılan çalışmalar daha ziyade fiiller üzerinedir. Bu çalışma, yönetim kapasitesi fiillerden sonra en belirgin ve en güçlü olan, tıpkı fiiller gibi zorunlu istem boşlukları açan, edatların Eski Türkçedeki istem çerçevesini çizmektedir. Bu çalışmayla alanda önemli bir boşluk umarım bir nebze de olsa kapanacaktır.