You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Sosyal ve Beşeri Bilimler Modern Değerlendirmeler ve Araştırmalar
Bize kalsa böyle geçerdi akşamlar. Ama Filiz geldi. Filiz’in istekleri senin de isteklerin oldu (zaten her ilişkinde kendini değiştirmeye teşne oldun), sizin isteklerinize de ben uydum. Ankara’nın gri, ara sıra yağmurlu, ara sıra karlı ve yaz boyu sessiz ve terli sokaklarında dolaşan üç arkadaş… Hadi oturalım diye bir pastaneye girdiklerinde peynirli börek ve çay isteyen Zafer; Frenk üzümlü pasta ve cappucino sipariş eden Filiz; onların yanında, hiçbir şey istemediğini söyleyen Mahir… Niye hep beraber dolaşıyor ki bunlar? Zafer ile Filiz kol kola, Mahir’in elleri ceplerinde; Tunalı’da, Karanfil Sokak’ta, Opera’da, Sakarya’da geçen akşamlar; gidilen barlar, içilen içkiler; ardından böyle geçmeyen tek bir akşam… Başka ne var Zafer? Serhan Ergin’in aşkın ve arkadaşlığın kıyılarını, usul usul akıldan geçenleri anlattığı Bize Kalsa Böyle Geçerdi Akşamlar gündelik dilin akıcılığıyla, yalnızca “ben, sen ve o” özneleri kullanılarak yazılmış minimalist bir roman.
Also available as "World Biographical Index" Online and on CD-ROM
Curating Dramaturgies investigates the transformation of art and performance and its impact on dramaturgy and curatorship. Addressing contexts and processes of the performing arts as interconnecting with visual arts, this book features interviews with leading curators, dramaturgs and programmers who are at the forefront of working in, with, and negotiating the daily practice of interdisciplinary live arts. The book offers a view of praxis that combines perspectives on theory and practice and looks at the way that various arts institutions, practitioners and cultural agents have been working to change the way that art and performance have developed and experienced by spectators in the last decade. Curating Dramaturgies argues that cultural producers and scholars are becoming more cognizant of this overlapping and transforming field. The introductory essay by the editors explores the rise of interdisciplinary live arts and its ramifications in cultural and political terms. This is further elaborated in the interviews with 15 diversely placed arts professionals who are at the forefront of rethinking and consolidatingthe ever-evolving field of the visual arts and performance.
Bu kitap Türklerin dünyaya, insanlığa, kültüre, sanata, bilime, teknolojiye ve uygarlığa etki ve katkılarını içermektedir. Türklerin çok sayıda imparatorluk ve devlet içeren büyük bir tarihi olduğunu, kültür emperyalizmiyle aldatılmış bilinçsiz kişiler dışında herkes bilmektedir. Ancak nerdeyse her alanda bulduğu ve bulmasa da geliştirip dünyaya yaydığı bir çok şey yeterince bilinmemektedir. Artık, 'Türkler yoğurt dışında ne buldu? Devlet kurmaktan başka ne yaptı?' diyenlere bu kitabı gösterebilirsiniz. Yazar Kitabın yazarı mühendis ve tarihçi Zafer Teker, 2000'li yılların başlarından beri projeler geliştirmekte, eğitimler vermekte, yayınlar üretmektedir. Kültür, sanat, tarih, bilim ve teknoloji alanında içerik sunan Fibiler.com sitesinin kurucusudur.
Le " dialogue interculturel " est-il un concept vide de sens ? Imaginez un territoire continu, sans frontière de l'est à l'ouest de la Méditerranée. Un territoire pourtant constitué d'un nombre infini d'individus, de contextes toujours particuliers. Où ces caractéristiques qui différencient les uns des autres ne sont pas des obstacles, mais des tremplins pour penser, se penser. C'est ce que propose ce livre. De l'Algérie à la Turquie, en passant par la Suisse, la France, l'Egypte, le Liban ou l'Allemagne, des artistes, des écrivains ou des journalistes réfléchissent et se racontent en fonction de leur relation avec l'autre. Grâce au foisonnement de récits, d'essais, de correspondances ou d'images qu'offre cet ouvrage, le lecteur se rend compte de l'étonnante parenté des questionnements sur ce que signifie " vivre ensemble ", ainsi que de la proximité des inquiétudes de part et d'autre de la Méditerranée. Il assiste à une vraie rencontre, généreuse, nourrie d'une volonté lucide de se confronter à l'autre, teintée parfois de méfiance, toujours féconde.
Bozkırın uçsuz bucaksız kırsallarında yetişmiş, büyümüş olan Yusuf girdiği üniversite sınavını kazandıktan sonra metropol kent İstanbul`a doğru yola çıkar. Burada daha önce hiç görmediği sosyal, kültürel ve siyasi olaylarla karşılaşacak olan delikanlı; kendisine yol çizecek, hedeflerine ulaşmak isteyecek, yeni arkadaşlıklar edinecek ve bunların hepsi onun karakterinde, fikirlerinde çığır açacaktır. On beş yıllık bir süreci ele alan bu dönem romanı pek çok edebiyat çevresi tarafından övgüyle konuşuldu. Romanın içerisindeki farklı karakterler her okuyucunun kendi içerisini sorgulamasını sağlamakta, Türkçü-Turancı ideolojide olan yazarın aktarmak istediklerini sonuna kadar hissetmektedir.
A new understanding of the transformation of Anatolia to a Muslim society in the thirteenth-fourteenth centuries based on previously unpublished sources.