You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
In November of 2002, the Justice and Development Party swept to victory in the Turkish parliamentary elections. Because of the party's Islamic roots, its electoral triumph has sparked a host of questions both in Turkey and in the West: Does the party harbor a secret Islamist agenda? Will the new government seek to overturn nearly a century of secularization stemming from Kemal Atatürk's early-twentieth-century reforms? Most fundamentally, is Islam compatible with democracy? In this penetrating work, M. Hakan Yavuz seeks to answer these questions, and to provide a comprehensive analysis of Islamic political identity in Turkey. He begins in the early twentieth century, when Kemal Atatürk led...
This study aims to disclose the inner dynamics of the rich and diverse milieu within the Ottoman-Turkish society that created its unique hybrid forms through the scenic arts against an understanding of modernity in terms of a simple import or imitation of Western cultural forms. In the 19th century Armenians pioneered this process with melodramas, necessitating the presence of female performers on the stage; Armenian women thus went onstage with patriotic motives. Among the two leading figures of the Turkish Republic period are Nazim Hikmet, the most prolific but severely censured Turkish dramatist and Muhsin Ertugrul, who founded the subsidised theatres of Ankara and Istanbul. A later phase of modernisation arrives in the sixties with a social awakening towards the conditions of the rural society: Ankara becomes the seat of "popular" theatre after the founding of Ankara Art Theatre, in 1961. Mehmet Ulusoy's work in France in the 1970–1980s crowns the final synthesis.
Bireysel ve toplumsal sorunların tek tek insanların gücünü aştığı bir dünyada hayatımızı derinden etkileyen “çağdaş düzenleri ve kavramları” anlatmak, sanıldığının aksine güç bir iştir ve yoğun bir çaba ister. Yaklaşık beş yılda hazırlanan bu kitap böyle bir çabanın ürünüdür. Amaç, içinde yaşadığı kültürel ve sosyal çevreyi anlama ihtiyacını duyan genç kuşaklara ve çağını sorgulamak isteyen aydınlara modern dünyayı biçimlendiren sosyal ve ekonomik düzenlerle bunları besleyen kavramlara ilişkin doğru ve sağlıklı bilgiler vermek, eleştirme ve alternatifler arama yollarını göstermektir.
The articles contained in this volume collectively provide a critical overview of Turkish literature from its earliest phases in the sixth century well into the Republican period, including pieces detailing the literature of the Ottoman as well as those dealing with Europeanization. In so doing, the author illustrates the evolution of Turkish culture as reflected in the literary experience. Exploring specific genres and themes, several articles detail the development of drama from Karagoz and Orta oyunu to contemporary Western theatre, the propaganda functions of poetry, and the important place of folk literature. In addition, the volume focuses on some of the leading figures of Turkish literature, ranging from Mevlana Celaleddin Rumi, Yunus Emre, and Süleyman the Magnificent, to Sait Faik and modern poets such as Nazim Hikmet, Orhan Veli Kanik, and Melih Cevdet Anday. Whether read as a whole or as individual articles, the book gives Western readers a broad and long overdue entry into the rich landscape of traditional and contemporary Turkish literature and culture. For scholars, it is an invaluable resource for courses on Turkish literature and culture.
The invocation of fifth columns in the political arena -- whether contrived or based on real fears -- has recurred periodically throughout history and is experiencing an upsurge in our era of democratic erosion and geopolitical uncertainty. Fifth columns accusations can have baleful effects on governance and trust, as they call into question the loyalty and belonging of the targeted populations. They can cause human rights abuses, political repression, and even ethnic cleansing. Enemies Within is the first book to systematically investigate the roots and implications of the politics of fifth columns. In this volume, a multidisciplinary group of leading scholars address several related questi...
Namık Kemal Zeybek Aşk Yolu’nda “Pîr-i Türkistan” Hoca Ahmet Yesevî’nin hikmetlerinin nasıl tükenmez bir hazine olduğunu gösteriyor. Türkistan Pîri’nin; Türk kimliğinin teşekkülünde ve İslamiyet’in engin bir coğrafyada yayılışında sahip olduğu önemden ne kadar bahsedilse azdır. Namık Kemal Zeybek bulunduğu her ortamda, alpler önünde meşale, erenler gönlünde âşk, âlimler dilinde hakikat ve bütün bir milletin ruhunda maya olan Hoca Ahmet Yesevî’yi anlatmaktan bir an olsun durolmamıştır. Türkler nezdinde yalnızca İslamiyet’in değil aynı zamanda Türkçenin de bayraktarı olan “Pîr-i Türkistan” Hoca Ahmet Yesevî’den öğreneceğimiz daha çok hikmet var. [Ötüken Neşriyat]
Vah ne yazık geçti ömrüm gaflet ile Sen bağışla günahlarımı rahmet ile Kul Hace Ahmet sana döndü hasret ile Kendi ateşine kendisi yanıp yakılır imiş Hoca Ahmet Yesevi Anadolu’nun Müslümanlaşmasının en önemli yol başçısı şüphesiz Türkistan Piri Hoca Ahmet Yesevi’dir. Tarihi kaynaklara göre Anadolu’nun Türk ülkesi haline gelmesi Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alâeddin Keykubat döneminde başlar. Rivayetlere göre Selçuklu askerleri sınırda bulunan bir Rum kalesini fethetmek üzere yol üzerindeki bir köye uğrar. Burada, yıllar önce gelip yerleşmiş kadın Erenlerden biri yaşamaktadır. Yaşlı kadın Türk askerlerini sevinçle kar...
Saltanat veya demokrasi vesayetini aşmaya çalışan bu çalışma, mehcur bırakılan Kitab bütünlüğünün yeniden hayatlaştırılması ve ümmetin uygulamadaki yitiği olan 'şûrâ bilinci'nin yeniden ihyası amacıyla kaleme alınmıştır. Kitabın Birinci Kısmı'nda 'şûrâ'nın alanı ve sabite boyutu; teşviki ve bağlayıcılığı konusu; yüklediği sorumluluklar üzerinde durulmuştur. İkinci Kısım'da türevleriyle beraber 'şûrâ' ve 'ulu'l-emr' meselesi; ayrıca tarihî süreç içindeki şûrâ uygulamaları vahyi bildirimler çerçevesinde ele alınmış; bu konularda Siret-i Resul ve Müslümanların tarihi bağlamında değerlendirmeler yapılmıştır. Üçüncü Kısım'da ise karşılıklı olarak ulusal sistemlerdeki demokratik formlar ile vahiy temelli şûrâ değerleri müzakere edilmiştir.