You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Shâmaran: The Neolithic Eternal Mother, Love and the Kurds covers one of the earliest ancient figures of Mother Earth, Shâmaran, of the Zagros Mountains, which is at the crossroads of Iran, Anatolia, and Mesopotamia, and has historically been a melting pot of diverse groups, contributing to the formation of the Kurdish nation. This unique convergence has played a pivotal role in shaping the rich history, culture, language, and the very essence of their homeland, Kurdistan.Shâmaran is the significant religiocultural symbol, serving as a poignant embodiment of this heritage. The book meticulously documents, deconstructs and interprets Shâmaran's myth and her Neolithic image, recognizing their profound significance as manifestations of the Mother Earth Goddess.The study details the philosophy and symbolism of her faith, deciphers the content in the region within the existing pre-Islamic Kurdish religions namely Alevism, Yarsanism, and Êzidism and Kurdish culture as a whole.
Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca "Sisifos Söyleni" ve "Başkaldıran İnsan"la da alırdı belki. Ama Camus'yü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır. "Yabancı" (1942), "Veba" (1947) ve "Düşüş"se (1956) bu yapıtlar arasında üç büyük doruktur. Ancak, kimi yazınseverler bu üç başyapıt arasında daha çok "Düşüş"ü yeğlerler. Bu kitap, herhangi bir düşünce ya da savı özellikle öne çıkarmaya çalışmadan, yalın bir anlatım ve özgün bir kurgu içinde, zengin bir düşünce duygu yüküyle, çağdaş dünyayı ve insanlarını derinlemesine sorgulayıp yargılar, çirkinliklerini...
None
Çeviriler, kültürler arasında yaşanan siyasal, toplumsal, sanatsal, yazınsal, düşünsel ilişkilerin bir aynası niteliğindedirler. Çeviri etkinliği, özellikle, Osmanlı imparatorluğu ile Fransa krallığı gibi başlangıçta iki karşıt inanç, düşünce, yaşam olgusu sergileyen, iki kutup oluşturan toplumlar söz konusu olduğunda da, doğal olarak, bir tarihsel veri niteliği almaktadır. Çeviri kaynakçaları bu ilişkilerin başlangıç ve gelişim süreçleri ile zaman içindeki konumlarını tüm özellikleriyle sergileyen belgelerdir. Sansürlenme, duraklatılma, engellenme, yasaklanma süreçlerini, dolayısıyla çevirinin yapıldığı bağlamın tarihsel konumunu da satır aralarında vererek. Bu kitap, Fransızcadan Türkçeye (Cumhuriyete kadar Osmanlıcaya) değişik alanlarda yapılmış ve yayınlanmış çeviriler, sahnelenmiş çeviri oyunlar ile Türkçe olarak Fransız yazarlar, düşünürler, kuramcılar, sanatçılar, kurumlar… üzerine yazılmış ve yayınlanmış kitapları ve makaleleri yazar adı sırasına göre aktarmaktadır.
Son ilâhî vahiy olan Kur'ân'ın anlaşılmasında, onun indiği vasatla ilgili bilgiler önem arzetmektedir. Câhiliye ismi verilen bu vasat ve döneme dair farklı sahalarda çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar daha çok o dönemi dinî, ahlakî ve sosyal açıdan ele almaktadır. Ancak yönetimle ilgili müstakil çalışmalar yok denecek kadar azdır. Elinizdeki eser Câhiliye dönemindeki yönetim anlayışı ve bu anlayışın Kur'ân'la birlikte yaşadığı dönüşümü anlamaya dair atılmış mütevazı bir adımdır. Kur'ân'ın Cahiliye toplumunun dönüşüm sürecindeki yeri, merkezi ve kritiktir. Nüzûlüyle birlikte yaşanan toplumun anlayış ve uygulamalarına dönük başlayan muhasebe süreci, bazı alanlarda daha çok devrimsel bir nitelik taşırken bazı alanlarda ise ıslah vasfı öne çıkmaktadır. Hususen yönetim alanında bu sürecin daha çok ıslah niteliği taşıdığı görülmektedir. Câhiliye dönemindeki anlayış ve uygulamaları toptancı bir anlayışla reddetmek ve buna dayalı bir retorik geliştirmek de isabetli gözükmemektedir...
Bu kitap, II. Abdülhamid’in devr-i iktidarında tatbik edilen Kürt siyasasına yoğunlaşmış, birinci el kaynakların sunduğu ampirik verilerle sosyal bilimlerin sunduğu epistemolojik bilgileri bir araya getirerek yoğurmaya çalışmıştır. Osmanlı-Kürt ilişkilerinde yaşanan süreklilik ve kopuşlar geleneksel devlet/toplum ile modern devlet/toplum paradigmaları ışığında değerlendiren çalışma, analojiler ve karşılaştırmalar yaparak II. Abdülhamid’in Kürt Siyasası’nı hem bölge düzlemine hem de dünya düzlemine oturtmaya gayret göstermiştir. Kitap, II. Abdülhamid’in Kürt politikasını merkeze almakla birlikte, Osmanlı toplum yapısının tarihsel...
TAKDİM Bir Felsefe Geleneğimiz Var mı? Düşünme insana mahsus bir özellik olarak kabul edilir. İnsan düşünme yoluyla kendi dünyasını inşa eder. Doğal varlığını ve çevresini aşarak muntazam bir kültür üretir. İnsanı tanımlama girişimlerinde ilk kullanılan ölçülerden birisi insanın düşünme özelliği, ikincisi de kültür üretmesidir. Buna insanın Tanrı ile ilişki kurma tecrübesi de eklenebilir. Kutsal dinler bu tecrübenin yolunu gösterirler ve toplumsal yapıda kurumsallaşırlar. Burada insana mahsus başka pek çok ayrıcalık daha sayılabilir. Bu özellikler sadece insana mahsus görülmektedir. Düşünmenin en parlak ürünü bilgelik veya fels...
None
“Güzellik” duygusunun sınıfsal içeriğinden yola çıkan seksen altı yıllık dev çınar, altı yıllık çalışmasının ürünü olan bu eserine bir soruyla başlıyor. Daidalos –yontuculuğu bulan, Kekrops soyundan kral ailesinden gelen Atinalı mimar-, neyi arıyor ve neyi buluyor? Yanıtı yazar veriyor: “Nesnenin özünü ortaya çıkaran biçimi. Yani “güzel”i. Bizde, bu kavramın çekiciliğine kapılmadan, onu arayacağız. Çünkü, her güzellik, günaha çağrıdır. Bu günaha beni çağıran “güzel”i hangi dolambaçta bulacağımı bildiğimi sanıyorum. Hiçbir canavarı öldürme gereksinimi duymadan, “güzele” varacağız.” Kitabı okuduğunuzd...