You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
None
Hz. Ömer’in (ra) halifeliği döneminde Arap Yarımadası’nın doğusunda yer alan Sâsânî İmparatorluğu’na yönelik fetih hareketleri yoğun bir şekilde sürdürülmekteydi. Bu süreç içerisinde fetih hareketleri gerçekleştiren askerlere destek amacıyla garnizon olarak kurulan Basra, Müslümanların kurduğu ilk şehirler arasında yer alması nedeniyle önem arz etmekteydi. Daha önce şehir kurmaya dair bir tecrübeden yoksun olan Müslümanlar, kuruluşu sırasında şehrin planlanması ve imarına dair ciddi adımlar atarak bu alanda maharetlerini ortaya koydular. Başlangıçta garnizon olarak kurulan ve basit bir yerleşim yerini andıran Basra, farklı kültür, ina...
None
Kur’ân Dersleri Suffa Meclisleri’nin dördüncü yılında konu, Aziz Kitabımız olan Kur’ân-ı Kerîm’di. 32 ders boyunca Kur’ân-ı Kerîm’i farklı yönleriyle tanımaya, onunla derin ve daha samimi bir şekilde tanışmaya, elbette meseleyi sadece bilgi boyu-tunda bırakmadan o hakikatleri hayatımıza taşımaya çalışacağız. Hazırladığımız bu müfredatın/kitabın, her dersi 13 bölümden oluşuyor. Ana Metin: Kur’ân-ı Kerîm’in muhtevası, değeri, ona iman edenlere yüklediği mükellefiyetleri, inkâr edenlerin karşılaşacakları durumlar ve daha birçok konuya metin kısmında temas edildi. Metinlerin büyük bir kısmı 2005 yılında kaleme aldığ...
İslâm dünyasına antik bilimlerin girişi yeterince ele alınmamıştır. Bunun temel nedeni çeviri faaliyetlerinin Abbâsîler özelinde incelenmesidir. Hâlbuki Abbâsîler dönemine kadar antik bilimlerden özellikle tıp, simya ve astronomi İslâm coğrafyasında merak konusudur. Bu merak ve birikimin Abbâsîler’e intikal serüveni ne yazık ki irdelenmemiştir. Elinizdeki bu eser bahse konu intikalin ortaya konulmasını hedeflemektedir. Fetihten Bilime antik bilimlerin İslâm dünyasına intikalini iki kısımda incelemektedir. Eser ilk olarak Arapların tarih boyunca farklı medeniyet havzalarıyla etkileşiminin bilimsel ve yazınsal anlamdaki yansımalarını özet bir şekilde ele almaktadır. Bu kısım ayrıca Hulefâ-yi Râşidîn döneminde İslâm topraklarına katılan bölgelerdeki gayrimüslim bilim insanları tarafından gerçekleştirilen çeviri ve bilimsel aktiviteleri hem de bu kişilerle Müslümanların ilişkilerini incelemektedir. İkinci olarak Emevîler döneminde başta halife ve valiler olmak üzere İslâm coğrafyasında yaşayan toplulukların antik ilimlerle münasebetlerini ortaya koymaktadır.
Kitap, kadına dair meseleleri ayet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere dayanan sahih bir bilgi zemininde konuşmayı teklif etmektedir. Söz konusu zemin ise kadını “insan” yani “yeryüzünün şerefli halifesi” olarak tanımlamak üzerine şekillenir. İslam’ın kadın algısını konuşurken, bunu insan algısından ayrı düşünmenin sonucunda ortaya çıkan ciddi yanılgıları hepimiz bilmekteyiz. Oysa kadın ve erkek, yaratılıştan getirdikleri farklılıklar sayesinde birbirlerini tamamlayarak yeni iyilikler üretebilen bir potansiyele ve eşdeğere sahiptir. Dolayısıyla yaşanabilir bir dünya ve kurtuluş umudu taşıyan bir ahiret için kadına yönelik her türlü fikir ve eylemin -tam da insanın hak ettiği biçimde- adalet, merhamet, hürmet ve muhabbet üzerine şekillenmesi şarttır.
Abbâsî Devleti, miladî X. yüzyılın ilk yarısında hayatî sorunlar yaşadı. Merkezî devlet zayıfladı, bölgesel yöneticiler özerk bölgeler ilan etmeye başladı. Merkezî devletin kontrolünde olan bölgelerde birtakım isyan hareketleri baş gösterdi. Olumsuz siyâsî gelişmeler yanında toplumsal ve ekonomik sorunlar da gün gittikçe arttı. Mezhebî ve ideolojik yapılanmalarda da pek çok ayrışma yaşandı. Ardı arkası kesilmeyen bu sosyo-politik sorunlar bir sarmal şeklinde devleti varlık kriziyle baş başa bıraktı. Sonuçta Şîî Büveyhî hanedanı Bağdat'ı eline geçirdi. Sünnîliği temsil eden Abbâsî Halifeliği 110 yıl boyunca Şîî bir yönetim a...
İslam tarihinin erken dönemlerinde Hz. Peygamber (sas)’in savaşlarını içeren rivayet malzemesine dayanan Meğazı kitapları ile başlayıp daha sonra Hz. Peygamber (sas)’in hayatına dair rivayetlerin derlendği klasik bir edebi tür haline gelen Siret-Siyer, İslam tarihi boyunca Hz. Peygamber (sas)’in biyografisine dair çalışmaların ana malzemesini oluşturmuştur. Günümüzde de yine ana kaynak bu rivayet malzemesidir.
Her şey Hira mağarasında ilk vahyin gelmesiyle başladı. Kur’an-ı Kerim daha sonraki yirmi üç yıl içinde muhataplarının hayatlarını adım adım değiştirip yeni bir dinî nesil oluşturdu. Vahyin indiği ortamdan ve nesilden uzaklaşıldığında, Kur’an’ın geldiği zamanda olanlar, diline ait özelikler, indiriliş süreci ve mushaf haline gelişi ve benzeri konular hakkındaki bilgiler, onu tanımak isteyen sonraki kuşaklar için gerekli oldu. Bu sebeple söz konusu bilgileri derli toplu olarak sunan eserler hazırlandı. Elinizdeki çalışma öncelikle Kur’an’ı tanıtan eserlerin birikimini de dikkate alarak, insanların önlerini aydınlatmaya devam edecek olan Kur’an’ı günümüz insanıyla buluşturmayı hedeflemektedir.
Siyer Dergisi, bilinip de doyuma ulaşılmışın değil; pek az bilinen, arananın/arzu edilenin izinde olmaktır. Siyer Dergisi, Siyer-i Mustafa’nın (sas), rahle-i tedrisinde yetişecek yeni neslin mekteb-i suffası’dır. Siyer Dergisi, 3 ayda bir yayınlanan toplumun her kesimine Hz. Peygamber’in (sas) kutlu hayatının güzelliklerini, mesajlarını, örnekliklerini sunmayı hedefleyen; aynı zamanda zengin içeriği, birbirlerinden kıymetli hocaların ve genç yazarların tespitlerinin; söyleşilerin, özgün araştırma ve çalışmaların yer alacağı oldukça münbit bir zemindir.