You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Against the backdrop of building a new country, this study explores and evaluates the documentation culture in early republican Turkey. Having fought the Turkish War of Independence (1919–22) against the Allied Powers, the revolutionaries led by legendary leader Mustafa Kemal Atatürk (1881-1938) came to engage with the idea of the West and its cultural origin. With the proclamation of the Republic of Turkey in 1923, the constitution abolished the 600-year-old Ottoman Empire including the dynastic cultural, economic, educational, and governmental institutions. In the redemption of the nation within the modern history of civilizations, cultural Westernization and technical modernization bec...
1925 yılı bir yandan Cumhuriyet reformlarının tamamlanmasına yönelmiÅŸ çabalar, bir yandan bu çabaların doÄŸurduÄŸu tepkiler ve özellikle Cumhuriyet rejiminin gereÄŸi olan sınırlı özgürlüğün sebep olduÄŸu aşırılıklar, kuÅŸkular, tedirginlikler ve Cumhuriyeti korumak kıskançlığından ileri gelen baskılar ve huzursuzluklar ile girmiÅŸti. Cumhuriyet düzeninin getirdiÄŸi basın özgürlüğü bazılarınca sınırsız bir ÅŸekilde ve kötü etkiler yapacak, belki de özel amaçlar güdecek ÅŸekilde kullanıyordu. Tehlikeli bir gerici akıma sebep olabilecek yayınlardan ötürü Toksöz Gazetesi, yabancı uyruklu yazarlar elinde olduÄŸu halde Ä°stanbul'un bakımsızlÄ...
Özlenen barışa ve Cumhuriyete ulaşılmıştı, ancak Cumhuriyetin ve rejimin dayanağı olan kanunlar Osmanlı Devletinden kalma monar-şi rejiminin kanunlarıydı. Bu da devlet yöne-timiyle bir çelişki oluşturuyordu. Artık Cumhu-riyet rejiminin gerektirdiği reformlar 1924 yı-lından itibaren bir bir gerçekleşecek ve genç Cumhuriyet kendini her türlü tehlikelerden korumak için tedbirlerini alacaktır. Bazı re-formlar iki veya daha fazla aşama ile gerçek-leştirilecekti. Buna en güzel örnek Hafta So-nu Kanunudur. Müslümanların, Hıristiyanların ve Musevilerin farklı günlerde tatil yapmaları milli hakimiyet ve iktisadi hayatla bağdaşmı-yordu. Hangi dinden olursa...
23 Nisan 1920 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, milli egemenlik prensibini kendisine siyasi ve hukuki temel edinmiş, kuvvetler birliği esasına dayanan meclis hükümeti sistemini kabul etmiştir. Son derece kendisine has özellikleri olan Birinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Milletinden aldığı yetki ve egemenlik hakkını muhafaza etmek hususunda çok titiz davranmıştır. Bu durumu, Meclisin hemen hemen yaptığı bütün uygulamalarda ve aldığı kararlarda görmek mümkündür. Elbette ki böyle bir meclisin başkanlık makamının da başka parlamentolardaki başkanlık makamlarından farklı ve özel olması kaçınılmazdır. Aslında Meclis R...
Yirminci Yüzyılın başında, Türk Milleti maceracı devlet adamlarının ihtirası yüzünden, sonradan adına Birinci Dünya Savaşı denilen bir ölüm kalım mücadelesinin için girmiş ve dört yıl süren bu mücadeleden, ortak olduğu İttifak devletleri yenildiği için o da yenik sayılmıştır. Bu yenilgiden sonra, galip devletler Türk Milletini yeni bir mücadelenin içine çekmeye uğraştılar. Türk Milletinin o zamanki yöneticileri, Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkanı Wilson’un verdiği sözlere kanarak, Mondros’ta bir Ateşkes Anlaşması imzaladılar. Avrupa’nın amacı Anadolu’yu ve Trakya’yı paylaşmaktı. Bu amaca ulaşmak için önce savaş gem...
8 Temmuz 1922 tarihinde İcra Vekillerinin Seçimine Dair Kanun kabul edilir edilmez, Üçüncü TBMM Hükümeti istifa edince derhal yeni Hükümetin kurulma çalışmalarına geçildi. Bu kanunla Meclis Başkalığı ile Hükümet Başkanlığı makamları birbirinden ayrılıyordu. Bu bir bakıma demokratik hükümetlerdeki kabine sistemine geçişin bir adımı sayılabilirdi. Hükümet Reisi Fevzi Paşa ve bakanlar temayül gereği istifa ettiler. Meclis Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Rauf Bey'in yeni Hükümeti kurmasını istedi. Bu öneriyi Meclis de olumlu buldu ve Dördüncü TBMM Hükümeti kuruldu. Rauf Bey Başbakan seçildikten dört gün sonra, Mustafa Kemal Paş...
Ankara Meclisi ve Hükümeti Milli Mücadelenin başından beri devam eden felaketler zincirine 1921 yılında da göğüs gererek direnmiş ve Sakarya Zaferi ile makus talihini yenmiştir. Viyana bozgunundan beri üç asırdır devam eden geri çekilme Sakarya'da durdurulmuştur. Yunanlar için geri dönmek haricinde başka bir seçenek kalmamıştı. Yunan Ordusu, Eskişehir'in doğusunda Afyonkarahisar'ın doğusunda ve güneyinde savunmaya elverişli mevziler seçerek yerleşti. Türk Ordusu ise yeni bir ciddi savaşa sebep olmayacak bir uzaklıkta Yunan Ordusunun karşısına yerleşti. 1922 yılına girerken cephenin iki tarafında da sessizlik hüküm sürüyordu. Yunan işgal bölges...
İkinci Meclis, muhalefetin büyük ölçüde tasfiye edilmiş olmasına rağmen, homojen bir yapıda değildi. Bir çırpıda gözden çıkarılamayacak denli güçlü ve saygın olan bazı komutanlar da tutucu görüşleri bilinmesine rağmen milletvekili listesine alınmışlardı ama pasif görevdelerdi. Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele gibi Kurtuluş Savaşı’nın ünlü komutanları ve Rauf Orbay, Dr Adnan Adıvar gibi siyaset adamları kenarda, köşede kalmışlık hisleri taşıyorlardı. Bağımsız bir muhalefet partisinin kuruluşuna yol açan en önemli gelişme Cumhuriyet’in ilanı olmuştur. Temelde Cumhuriyet’e karşı olmayan muhalifler, kendilerine dan...
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı tarihlerde Anadolu, iç ayaklanmaların etkisiyle olağanüstü büyük bir tehlike içinde kalmıştı. Asayişsizlik, eşkıya, sefalet Anadolu'yu sarsıyordu. Yunan Ordusunun ilerleyişi de moral çöküntü yaratmıştı. Asker kaçaklarının yarattığı tehlike büyük boyutlara ulaşmıştı. Silah altına çağrılanlar, Padişah'ın askerliği kaldırıldığını bildiren ve Ankara'daki Meclisi gayrı meşru ilan eden fermanının etkisi altında kalarak ya askere gelmiyorlar veya askerlik şubelerden ve kıtalarından kaçıyorlardı. Kaçarken kendilerine verilmiş olan silah ve cephaneleri de götürüyorlardı. Ayrıca casus, bozgu...
Ankara, işgalci Yunan Küçükasya Ordusunu mağlup edip zaferi kazanarak, Osmanlı Saltanatına son vererek ve Lozan'da barış ma-sasına oturarak 1923 yılına büyük başarılarla girdi. Meclisin önündeki en önemli sorun Lozan'da devam eden barış görüşmeleriydi. İtilaf devletlerinin temsilcileri görüşmelerin oldukça kolay geçeceği düşüncesiyle Lozan’a gelmişlerse de Türk Delege Heyeti Başkanı İsmet Paşa'nın daha ilk günkü konuşması sonunda bu düşüncelerinde yanıldıklarını anlamışlardı. İlk günden itibaren ta-rafların taban tabana zıt amaçlara ulaşmak için gelmiş olduklarının anlaşılması ve bunu her fırsatta dile getirmeleri, görü...