You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Doğu’nun ve Batı’nın iki ayrı dünya, uzlaştırılması kolay olmayan iki farklı kültür olduğundan kuşku duymayanlar vardır. Örneğin Rudyard Kipling, bir şiirinde “Doğu Doğu’dur; Batı da Batı; gerçi dünyanın iki ucundan gelen, iki kuvvetli adamın yüzleşmesi mümkün olsa da; o ikisi hiçbir zaman birleşmeyecektir.” demektedir. Kipling’in doğrusal bir okumaya dayanan bu sanısının ilk cümlesini Thomas’ın İbn Rüşd’le olan ilişkisindeki siyasî ve dinî kaygılarına; ikinci cümlesini ise, Kipling’in sanısının aksine doğuyla batı arasındaki ayrılığı kaldırmaya muktedir iki özne olarak İbn Rüşd’e ve Aziz Thomas’a hamletmek m...
None
TAKDİM Bir Felsefe Geleneğimiz Var mı? Düşünme insana mahsus bir özellik olarak kabul edilir. İnsan düşünme yoluyla kendi dünyasını inşa eder. Doğal varlığını ve çevresini aşarak muntazam bir kültür üretir. İnsanı tanımlama girişimlerinde ilk kullanılan ölçülerden birisi insanın düşünme özelliği, ikincisi de kültür üretmesidir. Buna insanın Tanrı ile ilişki kurma tecrübesi de eklenebilir. Kutsal dinler bu tecrübenin yolunu gösterirler ve toplumsal yapıda kurumsallaşırlar. Burada insana mahsus başka pek çok ayrıcalık daha sayılabilir. Bu özellikler sadece insana mahsus görülmektedir. Düşünmenin en parlak ürünü bilgelik veya fels...
The book presents the theory and practice of a new kind of designing, geared to the demands of rapidly changing technology, new patterns in the exchange and communication of information and the changing needs or society. Introductory essays examine the history and current practice of education in design, and five prominent Dutch authors analyse the final projects of ten Post-St. Joost designers, work which is also extensively illustrated.
Gerçek musikişinaslara ihtiyaç var. Zamanın içinde kalarak zamanı aşıracak bir müziğe. Siyasete, eğitime... Gerçeğe. Şimdiyi, insanca duyarak yaşamaya, dünü doğru bir şekilde kavramaya ve yarını olması gerektiği gibi inşa etmeye. İnşa ettiricilere. Eğitimcilere, felsefecilere, din ve siyaset adamlarına, sanatçılara…
Ahmet İnam, bir okyanus olan evrensel felsefeyi Anadolu ırmağıyla besleme niyetiyle yola çıkmış bir düşünürdür. Türk insanının düşünce iklimine kitapları, denemeleri, köşe yazıları, TV programlarıyla katkı sağlayan İnam, G.nül Felsefesi ile çetin bir yol hikâyesine imza atmaktadır. Bu yolu zorlu kılan onun alışılmış kalıplara başkaldıran, kimilerince akademik kabul edilmeyen felsefe yapma tarzıdır. Onun felsefesi türküden, şarkıdan, atasözünden olduğu kadar günlük hayatın sıradan nesnelerinden de beslenmektedir. Kendisine Yunus’tan Sokrates’e, Nietzsche’den Karacaoğlan’a ilk bakıldığında her biri başka alanlarda ilham kaynakları ve hocalar seçmiştir. İnam, bu farklılıklardan bir harmoni yaratarak kendine özgü bir tarz oluşturmayı başarmıştır. Onu diğer düşünürlerden ayıran ve geleceğe taşıyacak olanın da bu özgün tarzı olduğunu düşünüyorum.
None