You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
The monetary transmission mechanism in the euro area has been adversely affected by the recent crises. Using survey data on thousands of euro area firms, we study factors that affect the access to finance of SMEs. We find that changes in bank funding costs and borrower leverage matter for firms’ access to finance. Increases in bank funding costs and borrowers’ debt-to-asset ratios are significantly and negatively associated with firms’ access to finance. The use of subsidies significantly improve access to finance of SMEs. Finally, access to finance is found to be positively related to firm size and firm age.
We are becoming fact-minded people and most of us enjoy it because we hate uncertanity. Percentages, averages, majorities, minorities make us feel better. We are very excited to know what the avarage person would do in several situations. We enjoy to read, what the avarage person does when falling down from a huge building, what he does when he looses his parrot or how he can sing under the water. Knowing these data give us some idea and we prefer any silly idea instead of feeling uncertanity. Uncertanity makes us unsafe. That's why in our daily lives we label everything and everybody. She talks too much, he always asks for something, he is a lier, she makes gossip etc... We label them, we c...
This work is a combination of public relations and communication studies. Especially new trends in communication studies have drawn the main borders of this book. Different aspects of communication studies have been discussed, evaluated and explained in this study with theories and case studies. Consumption culture, main stream media, life styles, virtual life, branding via new media technologies, cross-cultural subjects, health and communicaTion relations have been analysed both practically and theoretically. The book can be considered as an examplary study to the interdisciplinary approach to communication studies.
Mısır’a ait bir papirüste “Başlangıçta gülme vardı!” diye yazmaktadır. Bu yazı, gülmenin hayatımızdaki önemini gözler önüne sermektedir. Gülme yüze yansıyan somut bir görüntü olsa da aslında içteki duygunun göstergesidir. Elbette ki toplumsal arenada gülmenin farklı farklı anlamları bulunmaktadır; kimi zaman mutluluk, kimi zaman kibir, kimi zaman alay, kimi zaman şefkat, kimi zaman ise küçümseme ve daha birçok anlamı vardır. Önemli olan bu anlamları doğru bir şekilde okumak ve mizahi kodlamaları doğru çözümlemektir. Bunun yolu ortak kültürü paylaşmaktan ya da konuya aşina olmaktan geçmektedir. Gülme denince çoğunlukla akla ilk gel...
This open access book discusses booming housing markets in cities around the globe, and the resulting challenges for policymakers and central banks. Cities are booming everywhere, leading to a growing demand for urban housing. In many cities this demand is out-pacing supply, which causes house prices to soar and increases the pressure on rental markets. These developments are posing major challenges for policymakers, central banks and other authorities responsible for ensuring financial stability, and economic well-being in general.This volume collects views from high-level policymakers and researchers, providing essential insights into these challenges, their impact on society, the economy and financial stability, and possible policy responses. The respective chapters address issues such as the popularity of cities, the question of a credit-fueled housing bubble, the role of housing supply frictions and potential policy solutions. Given its scope, the book offers a revealing read and valuable guide for everyone involved in practical policymaking for housing markets, mortgage credit and financial stability.
Mahremiyet kavramını bireylerin hangi koşullarda, ne ölçüde kendilerini, tutumlarını ve davranışlarını diğerlerine açık edebileceklerini özgür bir şekilde seçebilmeleri olarak tanımlıyoruz. Ancak iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte özgürce seçebilme ve ifade edebilme noktasında günümüz insanının karşılaştığı en temel sorun herhalde kişisel mahremiyet sınırlarını kendisinin belirleyememesi. Mahremiyet sınırlarının belirsizliği insanın yaşam alanlarını etkileyen bir problem alanını oluşturmakta. Evrensel açıdan yaklaştığımızda gizlilik olarak ele alınan mahremiyet bireyin kişisel bilgilerinin kontrol edilme yolu olarak ele alınabilir. Bizler mahremiyetimizi koruma çabası içerisinde aslında diğerlerinin bize karşı olan tutum ve yaklaşımlarından korunuruz. Böylece mahrem alanlarımız bizim güvenli alanlarımız halini alır. Elbette ki, kişisel bilgiler her birimizin hassasiyet derecelerine göre değişiklik göstermektedir. İnsanlık tarihi kadar eski olduğunu kabul ettiğimiz mahremiyet kavramı farklı disiplinlerde farklı şekillerde kavramsallaştırılmaktadır.
Komik Beyin, insan beyninin espri üretme ve espri algılama konusunda nasıl işlediğini, insan türünün komik olana nasıl ve neden ihtiyaç duyduğunu çok yönlü olarak anlatıyor. Bizler tür olarak espri yapan, espri yaparak eş seçen, ticaret yapan, hatta espri yoluyla karşımızdakini eleştirip yerin dibine batıran enteresan bir türüz. Bizim için mizah soyumuzu sürdürme aracı. Öylesine insana özgü bir şey ki yapay zeka'ya henüz espri yapma yeteneği kazandırılmış değil. Muhtemelen bunu yapmak için ellerinden geleni yapmaya çalışan bir bilim insanı ordusu var ama olmuyor işte bu yüzden hala bu yetenek bize aitken olabildiğince kıymetini bilmeliyiz. İçinde kadın erkeğin mizah farklılıklarından, ilişkilerde, iş hayatında kullanım şekillerine hatta tarihte nasıl olduğuna dair konular yer alıyor. Stand-up'çılardan, Maraş dondurmacısının komik hallerine kadar bir çok yönden komik olma halleri inceleniyor. Uykuya dalmayı kolaylaştırması, ağrıyı indirme gücü gibi sağlık açısından mucizevi etkileri de kitabın içinde yer alan hayat kurtarıcı bölümler.
In the context of rapid developments in Turkey and its broader geopolitical environment over the past decade, this book examines and conceptualises Turkey’s changing foreign policy towards a more assertive and revisionist paradigm. More specifically it details the rhetorical and practical-political content of what is termed ‘Lausanne Syndrome’; namely, Turkey’s efforts in recent years – under the AKP government – to revise the geopolitical status quo brought about by the Treaty of Lausanne (1923) in its broader neighbourhood. By employing a Neoclassical Realist theoretical framework and paying particular attention to ideational factors, the book argues that, contrary to the more ...
This book examines Turkey’s ethno-religious activism and power-related political strategies in the Balkans between 2002 and 2020, the period under the rule of the Justice and Development Party (AKP), to determine the scopes of its activities in the region.
Ahmet Erdi Öztürk illuminates an often-neglected aspect of Turkey’s relations with its Balkan neighbours that emerged as a result of the much discussed ‘authoritarian turn’ – a broader shift in Turkish domestic and foreign policy from a realist-secular to a Sunni Islamic orientation with ethno-nationalist policies.
Öztürk draws on personal testimonies given by both Turkish and non-Turkish, Muslim and non-Muslim interviewees in three country cases: Bulgaria, North Macedonia and Albania. The findings shed light on contemporary issues surrounding the continuous redefinition of Turkish secularism under the AKP rule and the emergence of a new Muslim elite in Turkey.