You may have to Search all our reviewed books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
The 2008 Georgian-Russian war focused the world’s attention on the Caucasus. South Ossetia and Abkhazia had been de facto independent since the early 1990s. However, Russia’s granting of recognition on 26 August 2008 changed regional dynamics. The Caucasus is one of the most ethnically diverse areas on earth, and the conflicts examined here present their own complexities. This book sets the issues in their historical and political contexts and discusses potential future problems. This volume is distinguished from others devoted to the same themes by the extensive use the author (a Georgian specialist) makes of Georgian sources, inaccessible to most commentators. His translated citations thus cast a unique and revealing light on the interethnic relations that have fuelled these conflicts.
“Bir çoklu koro, bir zengin orkestra gibidir bu kitaptan taşanlar. Taşan bir kitap bu. Katlanan, kanatlanan, aşkın, delişmen, yoğun, parçalı, tekrarlı, şiddetli, pervasız, iştahlı bir kitap. Kışkırtıcı, denetimsiz, cesur, dobra, kalabalık, gürültücü, arzulu bir dil bu. Esinleyici, bulaşıcı, aşırı, riskli, ironik, kara bir söylem. Samimiyetin, cüretin, şefkatin, itirazın, isyanın kitabı bu. Bizden alıp bize veriyor büyüttüğünü de öldürdüğünü de, düşündüğünü ve düşlediğini de, âşık olup yenildiğini de, karşı çıktığını da, aldandığını ve aldattığını da. Bu dünyadan ben geçtim, ben bu dünyadan böyle geçtim demenin kitabı bu. Bir lades kemiği gibi kırılmanın, tüm iktidarlara kafa tutmanın kitabı bu. Sözcüklerin arzulu ve şiddetli ve kanlı bir dansa kalktığı bir kitap bu.” Gonca Özmen #burçlar #ikizler #balık #isyan #yeraltı #uyumsuzluk #acı #başkaldırı #anarşi #aşk #yoldançıkma
1920 yılında Ankara’daki bir bağ evinde, Atatürk’ün de katıldığı gizli bir toplantı gerçekleşti. Bu toplantının etkileri, 2000’li yıllarda bile görülüyor olacaktı. 1939 yılına, Avusturya’nın haritada yeri bile belli olmayan küçük bir köyüne kadar uzanıyordu olaylar zinciri. Nazilere ait gizemli bir cihazın gömülü olduğu köyle birlikte Hitler’in anneannesinin mezarı da Nazi subayları tarafından tümüyle yok edilecekti. II. Dünya Savaşı’nın seyri Almanya aleyhinde değişince, o küçük köydeki gömülü cihaz dört Gestapo ajanı tarafından Tarsus’a kaçırılacaktı. 2012 yılında Tarsus’ta bir polisin öldürülmesiyle medyanın gündemine düşen “hazineci cinayeti” yıllar önce cereyan eden bu tarihi olaylara dayanıyor. Tarsus’taki gecekondu mahallesinde yer alan evlerden biri, büyük bir sırrı saklıyor aynı zamanda. Aylar boyunca ülke gündemini meşgul eden ve gizemi hâlâ çözülememiş Tarsus kazısını konu alan KOD ADI PEGASUS adlı bu roman, gerçek olaylara ve belgelere dayanan, nefes kesici, gizem dolu bir kurgu...
Kusur bulanların yanında huzur bulamazsınız... Dört bir yanımız, dünyanın kendi etrafında döndüğüne inanan narsislerle çevrili... İşin garibi, bir narsise âşık olmak fazlasıyla kolay... Çünkü onlar üstün zekâları, manipülasyon kabiliyetleri ve karizmalarıyla yeryüzünün en çekici âşıkları... Ne yazık ki sevmek yerine, seviyor gibi yapabilme ustalıkları yadsınamayacak kadar güçlü... Hakan Mengüç’ün kaleme aldığı GİTMELİ MİYİM KALMALI MIYIM adlı bu kitap romancılığın ezberlerini bozarak yepyeni bir okuma disiplini vaat etmesinin yanı sıra, narsisizmin gölgesinde yaşanan huzursuz ve mutsuz ilişkilerin psikolojik dehlizlerine inerek günümüz ilişkilerine ayna tutuyor. Bu kitapta bir narsisin yarattığı alevlerle dolu sahte cennetten nasıl kaçabileceğinizin ve giderek yok edilmekte olan özgüveninizi nasıl geri kazanabileceğinizin ipuçlarıyla da karşılaşıyor olacaksınız. Çünkü bu sadece bir roman değil, aynı zamanda bir kurtuluş yolu... Aleyna ve Ertan’ın “aşk gibi” görünen savaşında kendinizden çok şey bulacaksınız.
“Her şey dönüp dolaşıp çocukluğumuza dayanıyor aslında. Mutlu ve kendimizi güvende hissettiğimiz bir çocukluk geçirebildiysek, olaylara bakışımız da, hatta karşı karşıya geldiğimiz olaylara müdahalemiz dahi başka türlü olacaktır.” Funda Özsoy Erdoğan, Ötüken Yayınlarından çıkan üçüncü kitabı “ Öğrenilmiş Çaresizlik” te, hikâye formunun sınırlarını genişletmiş; daldırma tekniğini ve bilinç akışını iç içe geçirerek, zaman sıçramaları yaparak, her gün karşılaştığımız, aynı otobüslerde yolculuk yaptığımız, sıradan bildiğimiz insanların zihinlerine sızmıştır. Kalemin merhameti, kâğıdın safiyetiyle buluştuğunda, aslında hiçbir insanın sıradan olamayacağını kanıtlamaya çalışmıştır yazar. Zira o insanları Ortaçeşme- Kadıköy hattında seyreden 15F otobüsünde birleştiren çocukluk, eteklerinde travmalar biriktirir yazık ki! İşte o travmalar, insanlara çaresizliği öğretirken yazara da “öğrenilmiş çaresizlik”i anlatan hikâyeler yazdırır. [Ötüken Neşriyat]
In today’s globalized world, traditions of a national Self and a national Other no longer hold. This timely volume considers the stakes in our changing definitions of national boundaries in light of the unmistakable transformation of German and Dutch societies. Examining how the literature of migration intervenes in public discourses on multiculturality and including detailed analysis of works by the Turkish-German writers Emine Sevgi Özdamer and Feridun Zaimoglu and the Moroccan-Dutch writers Abdelkader Benali and Hafid Bouazza, New Germans, New Dutch offers crucial insights into the ways in which literature negotiates both difference and the national context of its writing.
Doruk, bir kargo şirketinin müdürdür. İş arkadaşlarından Aslı’ya güzel duygular hissetmektedir. Ama onu çok seven Cemre’yi ve kendi duvarlarını ve aşabilecek midir? Bir yandan Doruk’un başarılı bir psikolog olan Ulaş ile karşılaşmasıyla bir olay açığa çıkar neyse ki her ikisinin de sıra dışı yetenekleri sayesinde bunun üstesinden gelirler. Fakat zaman geçtikçe konuyla ilgili yeni şeyler keşfederler. Cevher, illüzyonist olmadığı halde ünlü bir illüzyonist olma yolunda hızla ilerlemekteyken onun için dönüm noktası olacak sürpriz bir misafirle karşılaşır. Bu misafir ile Cevher’in yetenekleri birleşince güzel gösteriler ortaya çık...
İşte elinizdeki kitap, Ankara’nın çağdaşlaşma mücadelesine yeme-içme ve eğlence yaşamında katkıda bulunan bu kahramanları anlatmak için hazırlandı. Öte yandan, son dönemde Ankara ile ilgili hazırlanan çalışmalarda ve yayınlarda pek çok konu yer alırken yeme-içme, eğlence ve turizm boyutlarının yeterince işlenmediğine ilişkin gözlem de bu kitabın hazırlanma gerekçelerinden biridir.